Cuma, Temmuz 28, 2006

Spora da Başladım

Depresyona da iyi gelir diye yeniden parkurlara kondu naçizane uçan adımlarım. Yanıma bir de geyik buldum hem de bu sefer. Mutlu! İlk gün hiç abartmadık. Ortaköy’den Hisar’a kadar koştuk sahil boyunca. Sonra da geri döndük. 9 km kadar bir mesafeydi. Şimdi koşuyoruz ya. Çıplak tene bi fanila bi don. Bi de pabuçlar. Maksat bünyeye spor yaptırmak. Paraya pula rağbet etmemişiz. Hacılar gibi turluyoruz. Ama yolda çok şey var dikkat dağıtan. Midye tavacı, mısırcı, dondurmacı, helvacı...Ohoo, her gördüğünden can çekiyor. Mutlu yanına 1.5 yetele para almış sağolsun. Su alırız, diye düşünmüş. Mantıklı. O koskoca bi profesör. Durduk midye tavacının önünde. Bulduğu her paraya atlayıp bakkala koşan çocuklar gibiyiz. Terlemiş avuçlarımı açıp bir buçukluğu gösteriyorum tavacıya.

-Birader, buna ne olur?
Bir çokoprens bir de sakız olur. Demedi tabii.
-5 tane midye olur.

Para bitti orada beş midye onbeş saniyede. Su mu içemedik. Kuruduk. Dal dal eve döndük. Akşama vatka kralı, sosyete dulu, butik işletmecileriyle bir balık bir boğaz yaptık. Amsterdam’a gidiyorlar koşmaya. Dedim yurtdışına tövbe ben. Karadeniz olsun, Marmara olsun ya. Mutlu gidiyor ama. O bir profesör. Gider. Tatili bol.

Neyse. Hergün koşamam. Bir gün ara verdim. Öbür gün işten önce işe başladıysam da akşamına koşcaz diye Mutlu’yu kıstırdım. Yine don paça çıktık. Pek bir azimliyiz. Bebek’e inicez. Oradan sol tarafa kaptırıcaz işte. İndik de. Koştuk da. Hisar’dayız. Dayanamadım. “Ya ben acıktım”,dedim. Tost yiyelim,dedi. Paramız yok ki, dedim. Varmış.

Mutlu öngörüsü yanına bu sefer tam 35 YTL almış. Oturduk Kale’ye. “Mutfak senin. İstedigini ye” dedi. Bir koca ayran da içtik mi yanına. Şiştik tabii. Koşamadık. Yürüdük biz de madem. Olsun, o da spor.

Bebek’e geldik. Aa, Mini Dondurma! Ya iki toptan bişi olmaz. Olmaz. Üzerine fıstık. Banalım topları çikolataya da, tamamdır.

Yokuştan yukarı çıktık. Marketten su alıcaz. Sular soğuk değil diye attık buzluğa. Bekliyoruz soğusun ama dayanamayıp bir kola açtım, çşloss. Lık lık.Hıçkırık. Gözlerimi açınca karşımda şişe şişe acılı şalgamlar gördüm. A, dedim alcaz. Alcaz. Kola şekerli geldi. Tuzlu içeyim. Ver şalgam. A, bu şalgam susattı. Uzat suyu.

Eve varıncaya kadar paracıklar da bitti. Davuldan farksız dalağımı, acıyan karnımı, nerede dinlendirsem bilemedim. Duş biraz rahatlattı ya. Hemen bozmak lazım. Gecenin köründe Yeniköyler’de çay eşlikli kaşarlı simitlerle cila da yapıldı.

Yarın yine koşucaz. Bu sefer yeminle yanımıza para almak yok. Taam mı, hemşerim hocam? Amerikan disipliniyle yoğrulmuştuk, hani? Hemen Adana özüne bağlandık. Çukurovalılık dominant genler olmalı illa ki de bu kadar saman alevli olduğuma inanmak istemiyorum. Bari bi süre..cik.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Iyi guzel de, bazi ayrintilari atlamaniz zaten taban fiyatlarindan beli bukulmus olan findik ureticilerini uzmus Hafiyanim.

-Mutlu

Adsız dedi ki...

cok guldum okurken, hakkaten cok guzel yazmissin. Yani bir spor olayinin suyu bu kadar cikarilabilinir. Helal olsun.

Yesim Arpat dedi ki...

Ozie- Tabii ki bende kalacaksın. Ben seni karşılarım alandan. Biraz laflar, sonra çıkarız istersen.

Mutlu-Ne gibi ayrıntıları atlamışım acaba? Önemsiz görmüşümdür. Ben satır satır yazmıyorum ki. Süzüp yazıyorum. Aa.