Cuma, Mayıs 30, 2008

Çocuk Disiplini Yöntemleri

Bugünlerde ebeveynler –en azından etrafımdakiler- neden çocuklarını dövmez oldular? Neden bundan çekinir oldular ki? Çocukken her azdığımda annem bir güzel pataklardı beni. Sonradan bu durum hakkında konuşup analiz manaliz de yapmazdık tabii ki. Time-out cezam da yoktu. Time-out’un ne olduğunu da ancak kolejde öğrendim. Kendisi bir ceza çeşidi olur. İzole bir yerde bir süre tek başına, aktivitesiz, stimulansız kalma halidir. Sınıfta azınca öğretmenin yolladığı ufak, loş, boş bir odada dikilirdik işte birkaç saat. Bana hiç de tomastı. Sadece üç time-out bir gün uzaklaştırmaya mı sebep olurdu, öyle yani sarı kart gibi bir şeydi. Kırmızı karta giden yol olması icabıyla huzur bozardı. O zamanlar Adana’nın kebap şişi, döner bıçağı, meydan dayağı meşrebine pek uzak kaldığından anlaşılması güç olmuş olabilir tabii bu Amerikan icadının.

Şimdilerde kimin bebesi varsa evlerinde bir time-out köşesi var. A, etrafı mı pislettin, sütünü mü fırlattın, ablaya mı vurdun, koş bakiym köşene. Çocuk gider. Birkaç dakika sonra, ‘geçti’ diye bağırır. O köşede o kadar çok bekleşilmiştir ki köşenin duvarı kirlenmiştir.

Çocuk büyüyünce köşe cezası odaya kapanma cezasına dönüşüyor. En güzeli. Oh, gelsin dvd’ler gitsin wii’ler, ohh msn chatler. Harika fikir valla. Eliniz değmişken bir de psikologa götürün onları. Götürün ki size ne kadar kötü anne-baba olduğunuzu söylemek yerine dikkat eksikliği ya da hiperaktivite bozukluğu teşhisi falan koysun.

Çocuk dediğine azdı mı biraz acı çektirmek lazım. Böyle yapmazsanız kendi pisliğini toplamasını söylediğinizde size 'hayır’ der çıkar işin içinden. Kaldı ki, bu o kadar da kötü bir şey değildir. Yetişkin hayatını bir küpte veya ışıksız bir ofiste patronlarını zengin etmek için bilgisayar ekranı karşısında rapor yetiştirmek ve sunum hazırlamakla geçireceği için onu geleceğine hazırlamış da olursunuz. Hadi diyelim küçük yaramazın hayatı sizin kontrolünüzde. Onu laboratuar ortamında, harikalar diyarında yetiştirdiniz. Dış dünyaya kontrolünüz yetmediğinden gerçek hayata karıştığında ayarı alacak, o zaman başınız iki misli ağrıyacak. Ama nedir, mesela Finlandiya’da yaşıyorsanız gerçek hayat da steril olduğundan bunu yapabilirsiniz. Yani sözüm gerçek sosyal demokrat ülkelerden dışarı. En kötüsü bizimki gibi müslüman mahallelerde gavur yöntemleridir. 0-10 yaş arası Beyaz Türk çocukları neslinin bu memlekette ilerde neler yapabileceklerini görmeyi heyecanla bekliyorum şahsen.

Bugünün çocukları kendilerini adam sanmaktadırlar. Siz de burada devreye girip gerçekten kuralları kimin koyduğunu onlara göstermelisiniz. Çocuğunu pataklamayı bilmeyen ebeveynler için birkaç tekniği paylaşmak istiyorum:

1- Osmanlı Tokadı: 'Ön uyarı’ manasına gelen bu tokat azıntı devam ederse sağlam köteğin geldiğinin habercisidir. Parmaklarla yanağa değil de elin ayasıyla şakak kemiklerine vurularak icra edilir. El ve kolun omuz hizasında açısız hareket etmesi şarttır. Sarsıntılı bir tokat olması yüzünden çok tesirlidir. Ancak sonu gelmeyecek olduğunu tahmin ettiğiniz ciddi arızalar için kullanınız.

2- Seri tokat: Mesela markettesiniz ve sizinki onu isterim, bunu isterim diye tutturdu. Önce küçük, sıradan bir tokat atın. Beş saniye kadar bekleyin ki ağlamaya başlasın. Ağlamaya başlayınca biraz daha şiddetli vurun. Ağlama devam ederse tokadın şiddeti artarak devam etmeli. Tokat-viyak-tokat-viyak-tokat...şeklinde. Burada amacımız ağladıkça daha çok dayak yediğini ve yiyeceğini çocuğa anlatmak.

3- Oklava: Annemin favorisi olan oklavalar hala çalışan anne mutfaklarında bulunur mu bilemedim. Bulunmuyorsa da bulundurun fakat en iyisi bile 3-4 seansta kırılır. Önden toplu almakta fayda var. Sırt ve bacak kötekleri için idealdir.

4- Terlik: Tüm zamanların favorisi. En ideali ağır plastikten yapılma olanlardır. Eskiden her yaz mutlaka alınan poliüretan tabanlı Esem terlikler bu iş için idealdir. 38 numara kırmızılarının mazisi bende derindir.

5- Çimdik: Tek elle, iki parmakla yapıldığından kalabalıkta çaktırmadan da yapılabilir. Etraftakiler çocuğunuza işkence ettiğinizi anlamaz. Pratiktir. Arabayı kullanırken dahi tek elinizle arka koltuğa uzanıp bacakları sıkıştırıp yolunuza devam edebilirsiniz.

6- Kafaya tokmak hareketi: Çocuğunuz öğrenme güçlüğü çekerse bu hareketi deneyin. Her okuyamadığı harfte veya anlamadığı cümlede kafası kapıymış da siz de kapıyı çalıyormuş gibi yapabilirsiniz.

7- Baston: Eğer düşünüp taşınıp ancak bin yaşına geldiğinizde çocuk sahibi olursanız bastonunuzu da disiplin aracı olarak kullanabilirsiniz. Çocuk koşarken bastonla çelme takabilir, kalkmaya çalışırken arbedede üç beş kez ittirebilirsiniz de.

11 yorum:

Adsız dedi ki...

8. yöntem omuzlardan tutarak sarsmak, silkelemek, böylece çocuğu üzerinde tozbirikmeyecek ölçüde takp ettiğinizi göstermek. Benim terbiyemde yeri büyüktür; bu yüzden, "boş bırakmayacaksın bunları" deyip iki sallama temayülüm vardır.

Sawyer dedi ki...

ben de mazisi olanlar soba demiri ve pantolon kemeridir!

Ruty dedi ki...

guzelim ele cetvelle vurma, kulak cekme ve spanking (benim yegenin tabiriyle "popoya sap-sap)'i unutmussun.. Gerci pek etkili yontemler degil bunlar. Bizim yegen mesela simdi her hiyarlik yaptiginda kicini donup "hadi, popoya saplak, hadi, yey!!" filan yapiyor.. Herifin resmen hosuna gidiyor. Can acitmayan bu yontemler pek etkisiz senin anlayacagin. Time-out cok basarili yalniz. Yegenimi banyoya kilitliyorlar azdiginda, toplam 3 dakika suruyor ozur dilemesi (gerci ayni azginligi yapmasi da 2 dk. suruyor).

Allahtan benim oyle demir oklava falan anilarim yok ama cok tokat yedigimi, bir de "su koltuga oturacaksin, ayaklarin yere degmeyecek" diye koltuk time-out'una carptirildigimi hatirliyorum. Hic de anlamazdim neden oldugunu. Hala cocuklugumdan kalan bir gizemdir yani:)

Ruty dedi ki...

Bu arada ben yedigim tokatlari affettigimi itiraf etmek istiyorum. Zavalli annemin halini dusunuyorum: 3 cocuk; 0,2 ve 4 yaslarinda. Yardim eden kimse yok. Camasir, bulasik makinesi, en kotusu diaper yok. Ev mi temizleyeceksin, boklu camasir mi yikayacaksin, yemek mi yapacaksin yoksa vizildayan cocuklari sabirli sabirli, hic vurmadan, nazik nazik terbiye mi edeceksin.. secim ortada yani.. Bir de babam soyle bir sey soyleyip, bir nevi cok sefkatli baba olamadigi icin bizden ozur dilemisti yakinlarda. "Bizim zamanimizda cocuguna cok sevgi gostermek bile ayip sayilirdi. Azarlamazsan, sert davranmazsan, kucagina oturtup simartirsan sende bir acayiplik oldugu dusunulurdu. Simdi ogrendik bunu ayip olmadigini, o da torunlara nasip oldu".... Boyle iste.. Kulturumuzun cocuga dayak atmayi mecbur kildigi hic aklima gelmemisti benim.. Gerci belki tum TR'ye degil de belli bolgelere ozgu bir seydir bu, o kadarini bilemeyecegim.

Duella dedi ki...

bu konulara hic girmeyelim derim. cesitli yontemlerle disipline edilmeye calisilsak da sonuclari ortada:)

benim cocuk disiplini konusunda ilginc bir yontemim var. taktik degildi aslinda basta, baktim is yapiyor, siklikla uygular oldum.

bi velet sinirimi bozdugunda, onu kenara cekiyorum, aynen benim dengimmis gibi hic anlamayacagi kelimelerle basbayagi azarliyorum, kizginligimi da rasyonelleriyle anlatiyorum. kac cocuk boyle kuzu oldu valla, en azindan benim oldugum ortamlarda!:)

Ruty dedi ki...

Duella hakli, kucuklere buyuk insan muamelesi yapmak bazen ise yarayabiliyor. Bende yigene bazen tango, bazen de advanced yoga yaptiriyorum. Tree pose, downward facing dog, headstand derken bizimkisi adeta bir kuzuya donuyor. Sonra her azdiginda da bir daha onunla yoga yapmamakla tehdit ediyorum, ise yariyor:). Gerci sonra "namaste, namasteee!!!" diye evin icinde bagirip sicriyor surekli ama o kadar olur.

Bu gittigimde toga yaptiririm artik.

CLTK dedi ki...

Bence dayak atmak düpedüz hıyarlıktır, bunun herhangi bir açıklaması yoktur (Kültür, toplum göreneği vs.)

Ama dayak yemiş ile yememişi ayırt etmek de bana zor gelmez pek. Mesela şu ortamda en fazla dayak yemiş insan hafiye ve okay kesmecidir zannımca. Hiç dayak yememiş intibasını ise hep Yoncada alırım. Tabii bunlar genellemedir. Dayak konusunda tahminimi ise tanıdıklarım arasında büyükten küçüğe şöyle yapabilirim:

1.Okay Kesmeci
2.Hafiye
3.Ben
4.Pansionella
5.Ruşen
6.Yonca

Adsız dedi ki...

Kizim sen benim hedefe kitlenememi ne diye sopa yemememe bagliyorsun. Ay Amerikali bir arkadasim var. O da tutturdu, sen dayak yememissin, ondan boyle olmussun diye; ama benim dedem-ninem bile dayak yememis. Dedem, babama kizinca, mektup yazar, sitem edermis. Gerci, hic hirsli insan yoktur bizde. Herkes, kolay tatmin olur. Ama onun suclusu babaannem olabilir. Cocuklar uzulmesin diye, zayif alanlara, zayif basina para verirdi. Babama da, yazin tatil yapsin diye para gonderirimis, universitede, dersleri birakinca, uzulmustur diye. Neyse, benim anlatacak cocukluk travmam yok, ama basari hikayem de yok. Bilmiyorum, hangisini secmeli.

Bu arada, saka degil mi, bu yazilar tamamen? Yani popoya vurmaca, kulak cekmece falan yapmayacaksiniz di mi minicik yavrulara! Dak

Benim Hayatim dedi ki...

Çok eğlendim okurken ya :)) Hala gülüyorum. Ablam şimdiden kullanmaya başladı yok valla işlerine gelmedi mi anlamıyorlar :)

Büyüyünce unutur biz yemedik mi diyor ee haklı :)

Adsız dedi ki...

Hafiye dovemez cocugu olursa. Hele Sovalye bence hic dovdurmez.

Zaten vurmayin ufacik cocuklara. O koskoca kafalarinizi biraz da bunun icin calistirip "acaba cocugumu hem pataklamadan hem de begenmedigim simarik beyaz turk modeline mahkum kalmadan yetistirmenin bir yolu var midir??" diye dusunun. "Yoktur" deyip gecmek en kolay secenek.
Onur

Adsız dedi ki...

babam bunlar görmeyip ve uygulamamalı yoksa delirir