Salı, Temmuz 08, 2008

Huzursuz Bacak Sendromum

Yatak odamdaki televizyon bütün gece kısık sesiyle açık dururken uyuyabiliyordum. Bir müzik kanalı açık olmamalıydı çünkü çalan şarkıların melodisine veya ritmine sarabilme ihtimalim vardı. Hele de bildiğim bir şarkıysa. Bir şeye sardırınca uyuyamıyordum. En güzeli eski sit-com’ların art arda yayınlandığı kanallardı. Konuya da sardırmamalıydım. Amaç izlemek değil, bir ortam sesi yaratarak ninnimsi bir mırıltı yakalamaktı. O yüzden televizyonun sesi ne diyalogları anlayabileceğim kadar yüksek ne de kendi iç sesimi baskın kılacak kadar alçak olmalıydı. Televizyonun ses ayarının dördüncü çentiği bu kıvam için idealdi. İnce ayar kıvamı. Gün içinde beş mil tempolu koşmuş olmak, çok çalışmış olmak, gece uyumadan önce sıcak banyo yapıp bir bardak ılık süt içmiş olmak da fayda etmeyebiliyordu. Uyuyamıyordum. Huzursuzca ayaklarımı oynatıyor, oynattıkça ayıkıyor, bir süre sonra tekrar uykuya dalar gibi olduğumda yeniden ayaklarım oynuyor ve uyanıyordum. Uykum açıldıkça huzurum daha da kaçıyordu.

Bir gece işte saat siz diyin üç, ben diyeyim beş yine kıpırtıma uyandım. Tekrar dalamadım. Ayılmıştım iyice. Televizyondaki diziler bitmiş yerine haber-reklamlar (infomercial’lar) başlamıştı. Ayak uzatmalı koltuğa da dönüşebilen bir yatağın reklamı vardı ekranda. Teyzenin biri yatakta aynen de benim gibi, yani yan yattığı yerde bisiklet sürer gibi bacakları hareket ettiriyor, sonra da uf puf edip uyanıyordu. Bu yatak ‘restless leg syndrome’a (huzursuz bacak sendromu) iyi geliyordu. Teyze bu yataktan satın alıyor ve deliksiz uykulara kavuşuyordu. Anaaa, oldum. Hatta da evreka. Benim bacaklarım huzursuz ne demek yahu diyerekten biraz eğlendim de. Yani kendim öyleydim de bacaklar da işte fazla uzağa gidemediklerinden heralde huy kaptılar. Bir yandan da Amerikalıların her dıtın her bıtına bir isim takmalarıyla eğlendim sabahın köründe. Bu her-durum-için-bir-isim şeysini artık biliyordum ama içselleştiremediğimden olsa gerek hala garipsemeye devam ediyordum.

Sonrası benim gibi bir siberkondriyak (hastalık hastasının internette semptom taramalarıyla kendine teşhis koyması) için google aramalarıyla devam etti. Bu bacak neden huzursuz, huzursuzluğunu ne tetikler, ne dindirir, nasıl tedavi edilir falan diye öğrenegeldim. Bir sonraki aşamada Doktor Şükü’ye de sordum. O da bana birtakım numune haplar yolladı. Numune tabletlerin üzerinde de hatta 'huzursuz bacak sendromu tedavisi içindir' yazıyordu. Demek kendime teşhisini tesadüfen koyduğum ve de hem incir çekirdeği hem de acaip ender sandığım bu sendrom bir endüstriye dönüşmüştü bile. Bu hapları kullandığımda huzursuzluğum azalmıştı ama numuneler bitince zaten arada sırada yoklayan bu huzursuzluk için hergün ilaç almak istemediğimden devam da etmedim. (Vaktiyle Doktor Simit bu duruma ‘evlen geçer’ reçetesi yazmıştı. Altı aydır evliyim ama huzursuzluk hala zaman zaman bacaklarımı yokluyor) Numune hapların içeriğini okumadan da almadım elbet. Bana süper enteresan gelen bir sendromum varken hakkındaki herşeyi okumadan duramazdım. Haplar dopaminerjikti. Yani dopamin artırıcıydı. Yani dopaminim azdı.

Dopamin eksikliği tutku, empati ve haz eksikliğine; huzursuzluğa falan sebep oluyormuş. Bu ayak bacak oynatmaca da kokaini yani hazzı gelememiş bağımlının krizini andırıyordu.

Uzun lafın kısası, uyuzluğum fizyolojik olabilir mi, diye düşünüyorum bu aralar. Mayam bozuksa geçerli bir mazeretim olmuş olur. Herkes rahat eder.

2 yorum:

Duella dedi ki...

seni 3 gün başı boş bırakmam iyi olmuş. kendini sorgulamaya filan başlamışsın:)

parkinson hastalığında kullanılan pramipeksol iyi geliyor huzursuz bacak sendromuna. fizyolojikse hemen çözelim senin tutku sorununu, sonra da doruklarda tutkun tutkun dolanalım yavrucum:)

Ruty dedi ki...

Gecen gun Bill Maher'in showuna gittim, HBO'nun meshur politik komedyeni. Adam dedi ki, ilac sirketleri son yillarda ilac satmak icin bir suru hastalik uydurdular. Restless Leg Syndrome'i ornek olarak verdi. Dedigine gore once ilacini bulmuslar, sonra hastaligi uydurmuslar:) Heh he..

"No one had restless legs before pharmaceuticals found the cure for it"