Çarşamba, Temmuz 16, 2008

Laf Attılar

Sıradan bir iş günü sabahıydı. İşe giderken kat ettiğim uzun ve vahşi E-5’te zaten yükselmeye çok müsait kaygı düzeyimle her an bir trafik kazasına kurban gidebileceğimi düşündüm. Bu durumda acaba Şövalye kaç günde ya da ayda toparlanırdı. Bi kere dağılır mıydı ki. Herbert soktu ya bu fikri dün gece , ‘kıskançlık testine göre beni sevmiyordu ki’ şeklinde zuhur eden dramalarım oldu. Bunlardan zaman zaman Serdar Ortaç güfteleriyle sıyrıldım. Sağolsun Amanda oğlak arkadaşım toparlamış yollamış. Ben de CD yaptım. Dinliyorum. Hadi gelin üstüme, korkmuyorum. Ben Serdar’a bayılıyorum.

Fakat otoparkın kapısına geldiğimde üyelik kartımı okutmak için pencereyi indirirken kendimi müziğin sesini kapatırken buluyordum. Acaba aynı saatlerde otoparka giren iş arkadaşlarıma Serdar dinliyor olmamdan dolayı rezil olacağımdan mı endişeleniyordum? Otoparktan ofise yürürken hala bu konuyu düşünüyordum. Aşağılık kompleksim mi var yoksa Beyaz Türk özentiliğim mi diye çözmeye çabalarken bir şey oldu. O cadde hep kalabalıktır zaten ama birisi laf attı bana.

Offf anam, bee. Endama bak be. Ne yürünür buna be.

İçsel yolculuğum dış dünyamın gerçeğine çarptı sanırsam. Şok şokella oldum. En son bana laf atılalı on yıl olmuştur rahat. Bu süreçte cazibemi yitirdiğimden değil elbet. ‘Bu hatuna laf atarsam o da beni paralar, en iyisi mi uzak durayım’ ışığı yaydığımdandır. Küçükken ve ezikken olur bu tacizler en çok. Kaşara bulaşmazlar. Sanıyordum. Belki de kompleks miyim, özenti mi, yoksa kocam beni sevmiyor mu falan diye dramalanırken ışığım, auram ezilmiştir. Ne biliym. Aaa.

Dönüp baktım, hop n’oluyoz, diye. Üç tane oğlan. Ben diyeyim 17, siz diyin 20 yaşındalar. Ben dönünce bir susup önlerine döndüler de. Hangisi dedi, niye dedi. Üstüne gitsem zaten kaçacaklar. Muhit benim zaten. Binanın güvenlikçilerine bir ıslıkla işleri biter de hiç halim yok uğraşacak. Bakışlarımla dövdüm. Yürüdüm gittim. Kendilerince erkeklik yaptılar. Biri bağırdı, diğerlerine şov mu oldu, ne olduysa artık.

Amacı olmayan şeylerle geçiyor vakitler böyle.

5 yorum:

Herbert dedi ki...

yani hoş değil tabi ama yine de gurur okşayıcı herhalde? 3 tane genç kız bana laf atsa fena olmazdı sanırım

Adsız dedi ki...

Bu post bence Şövalye efendiye bir aksiyon atraksiyon çağrısıdır, kendisinden Hafiye hanım istikametinde bir "höt" sesi çıkartması, arıza yapması beklenmektedir. Bu ses çıktığında Hafiye hanım kendisine gene ayar verecektir, lakin sesin çıkmış olması yetecektir. Hepsi sevgi böcüğü olmak için bir bahanedir.

Böyle bir bilinçaltı çözümlemesi yaptım.

Yesim Arpat dedi ki...

Bu bilinçaltı çözümlemecisi arkadaş Şövalye'yi tanımıyor galiba. Onun tepkisi "Aman da laf mı atmışlar buna? Hihoha" şeklinde gelişti. Ben de daha fazla bir şey beklemiyordum zaten.

Şövalye kendi ajandası dışındaki şeylere aksiyon almaz. Bu aksiyonsuzluğu cool'luk olarak algılanabilir fakat ben de zaten A istiyorsam böyle yaratıcı oyunlarla onu A'ya getiremem. Keşke yapabilsem. Gerçek kadınlar bunu yapabilenlerdir.
Ben ise geçer karşısına 'ben A istiyorum. Senin de A'ya yönelik şu şu şu stepleri almanı istiyorum' derim. Mesela 'Bana ilgi göstermeni istiyorum. Bunun için lütfen on dakika saçlarımı okşa ve bana sevgi sözcükleri söyle' falan bile dediğim oluyor. Bu bana hiç tuhaf gelmiyor nedense. Şövalye de ittir kaktır da olsa yapıyor bir şeyler.

Ah beni anlamıyor, kimseler anlamıyor.

CLTK dedi ki...

Bu blogda okudugum en zayif yaziydi, hic yakistiramadim.

Yesim Arpat dedi ki...

Blog yaz tatilinde Kılçıkçım. Layt olucak bi süre.
Ben de çok istemiyorum yazmak bu aralar. O da yansıyordur sağa sola.
Başka şeylere sardırdım. Astrolog olmaya karar verdim mesela. Nası? Yakıştırdın mı?