Cuma, Ekim 10, 2008

Adana Dili ve Edebiyatı

İstanbul’a yeni geldiğim dönemlerde benle biraz vakit geçiren herkes Adanalı olduğumu anlardı. Kolejlerden çıkmış olmaklarla falan İstanbul Türkçesi kapabiliyorsunuz ama gelin görün ki ‘e’ harfini kapatmak işin daniskasıdır. ‘Cem’lere ‘cam’a benzer bir şey derdik o vakitler. Birkaç kişi bu durumla dalga geçince sonradan şemsiye, Gemlik, demlik, benzin, genç gibi ‘e’den sonra ‘n’ veya ‘m’ harflerinin geldiği hecelere her telaffuza geldiğimde ‘e’ kapatma çabasına girişip iyice batırdığımı bilirim. Zaman içinde ben de yontuldum işte. Tam bir Eliza Doolittle oldum. Duysanız leydi dersiniz, o derece.

Tatilde birçok durumda Şövalye’ye tercümanlık yapmam gerekti. Bu kadar çok memleketime has ifadeler olduğunu bilmezdim. Mesela, annemlerin evinin 80’li yılların son dönemini yansıtan kapılarının üst taraflarında vitray camlı arklar vardır. Kapının süsü olsun diye kapı alçalmış işte maalesef. Şövalye de uzun bir adam. Kapılardan sığmayacak derecede değilse bile normal kapı boyu da böyle kesilince adam birkaç kez kafayı gümledi. Hatta da kan oturdu tepesine. Üzüldüm de. Babam da kapıları ‘engin’ bulduğunu onayladı. Şövalye’ye açıkladım. Alçak demek istiyor dedim. Engin, alçak demek. İngin’den geliyor olsa gerek. O engin’in e’si de bir tuhaf çıkmakta tabii. O ayrı mevzu.

Şövalye annemden Adana kebap menüsü tarifini alırken etin cındırığından ayrıştırıldığından ve baharatla avcarlandığından bahsetti. Cındırık için etin sinirli, vıcık kısmına dendiğini, avcarlamanın ise terbiye etmek olduğunu açıkladım.

Baraja gittiğimizde babam eskiden ta ben iki yaşında falanken annemi ve beni motoruna katıp buralara geldiğimizi anlatıyordu. Babam kask takarmış ama annem takmazmış. Ne tehlikeli bir hareket olduğuna şimdi varıyorlar. Babam da kendi kaskını darbeden korunma amaçlı değil de gözlerine mucuk kaçmasın diye taktığını söylediğinde ‘mucuk’ için küme halinde uçan küçük sineklere dendiğini açıkladım.

Ben çok severim diye babam köyden yufka ekmek getirmiş. Şövalye de haliyle yufka ekmeğin kahvaltıda neden ve nasıl yeneceğini anlamadı. ‘Yufka ekmek’ten kastın açık ekmek olduğunu görünce anladı.

Annem tavuğun suyunu ‘araya gitmesin’ diye pilava koyduğunu söylediğinde bunun ‘boşa gitmesin’ demek olduğunu, helke’nin kova anlamına geldiğini, tuluk peynirinin tulum peyniri olduğunu, anarya’nın geri vites , asortik’in sosyetik, bicik’in meme, cardon’un büyük sıçan, cibiliyet’in soy sop, cücük’ün soğanın göbeği, daraba’nın kepenk, ecinni’nin yaramaz çocuk, fallik’in fingirdek, karsambaç’ın pekmezli kar, kukumav’ın baykuş, kunnama’nın doğurma, küncü’nün susam, pelit’in meşe, tosbağa’nın kaplumbağa, tutmaç’ın erişte, çul’un kilim olduğunu ve daha bir sürü şeyin anlamını tercüme ettim durdum.

Diyorum ki Adanaca da dil olsun, Adanaloji bölümleri falan kurulsun üniversitelerde. Çok malzeme olduğunu malzemeyi tuhafsayanlar sayesinde anlıyor insan.

17 yorum:

Duella dedi ki...

ben de konya'ya gittiğim zaman dumur olmuştum. memleketimin her köşesi kendi kelimelerini üretmiş.

yarı adanalı bir insan olarak yazdığın kelimelerin de ancak yarısını bildiğimi farkettim. 'araya gitme' meselesine şaşırdım ama. bunun bize mahsus olduğunu hiç farketmemiştim. sahi anlamadı mı şövalye?

Herbert dedi ki...

bu açık "e"ler en çok emrah, emel gibi insanlarla arkadaşlık ederken sorun yaratıyor. ayıp öyle adamın suratına karşı

Yesim Arpat dedi ki...

Aman, Şövalye'yi bilmez misin? Belki de bilmiyormuş gibi yapıyordur. Ben de anlamadım ama 'araya gitmek'in genel geçer bir bilinirliği olmadığını sanıyorum. Daha önce birisi bana o ne demek demişti diye hatırlıyorum.

Sawyer dedi ki...

bildigin "barnak"la oynanan "bilye"lere Izmir'de "mese", Bursa'da "cincibir" derler. Adana'da ve Konya'da ne derler merak ettim simdi...

Yesim Arpat dedi ki...

Sawyer, iyi hatırlattın. Adana'da o dediklerine 'gulle' derler. Gülle gibi ama ü'nün noktaları çıkınca küçümenlik katıyor anlamına diye düşünürdüm ben kendi kendime :)
Ankara'da misket oluyor galiba.

sarapci dedi ki...

Gemlik açık e değil mi yahu?

Bu araya gitmek'in anlaşılmadığını ben de çok geç öğrendim.

Bir başka sorun yaşadığım kelime ise parşümen. Enid Blyton'un kitaplarında parşömen diyorlar galiba. İstanbul'da ise nedense "dosya kağıdı".

Yesim Arpat dedi ki...

Evet, vurgu ilk hecede olduğundan Gemlik'teki 'e' sorunu demlik'tekine benzemiyor pek ama yine de o 'e' az biraz kapalı.
Bir arkadaşımın Gemlik'e gittiğini söylememle dalgam geçilmişti hiç unutmam. Terlik'e benzer bir telaffuzdu benimki. Olmuyordu yani.

Yahu bence Türkçe'deki harf sayısı az zaten. Bir tane 'e', bir tane 'a' var, her birinin beşer tane telaffuzları var. Biz bu kadar çatlatıyoruz, dili sonradan öğrenmeye çalışan yabancının vay haline diyorum.

Parşümen derdik evet, ama doğrusu parşömen. Fransızca parchement'ın okunuşu gibi. Hatta da ismin kökeni Pergamon'muş. Papirüsü ilk kullanıldığı yermişmiş. Ben yine de parşümen demeyi daha çok seviyorum.

Dönem ödevleri parşümene yazılırdı ya. En havalı kağıdıydı ortamın. Teksirlere karalamalar yapılır, parşümene ödevler. İngilizcesi için de ortaokul/lisede Amerikalı Amerikalı hocalara da parchment paper der dururduk. Ne tuhaf. Sonradan başka hiçbir zaman ana dili İngilizce olan bir insandan parchment lafını duymadım.

Enid Blyton'ı da duymayalı bin yıl olmuştu. Kızlar Yaramaz Kızlar serisini erkekler de Afacan Beşler'i okurduk hep. Bir Gwendoline vardı Yaramaz Kızlar'da. Şımarık, sarışın bir kızdı. Her akşam yatmadan önce saçlarını 100 kez fırçalardı. Bunun iyi bir şey olduğunu sanıp ben de yapmıştım bir ara. Hey gidi.

Nostalji bloguna döndü yalnız burası.

Duella dedi ki...

aha! ilkokulda jules verne'den sonraki en favori yazarimdi enid blyton. her sabah evden bisikletle kacar ve binbir maceranin basima gelmesini umardim. yaramaz kizlar'i da afacan besler'i de ayni zevkle okudum valla. kemalettin tugcu'da da bol bol agladim:) hey gidi hey!

Ali CLTK dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
CLTK dedi ki...

http://www.ntvmsnbc.com/news/462170.asp

Adsız dedi ki...

"Nöörüyon guzum" denilince doğru cevabı verebiliyor musunuz, esas onu söyleyin :)

Adsız dedi ki...

Hehe. Evet, ben de Istanbul'a gittigimde "el", "benzin" ve "kita"yi yanlis telafuz ediyordum.

Isin komik tarafi, sadece bu ucu. Yani demlik, vs.de sorun yoktu. Ama el ve benzin'i duzeltmem icap etti. Lisede Angarali yakin dostum, duzelt su ikisini diye kizip dururdu, ben de umursamazdim. Istanbul'a gidince, el mecbur duzelttik. Ozellikle "el" de cok zorlanmistim. Yani mantiksal olarak kabullenemedim, dar e oldugunu. Neden sadece bu ikisini acik soyledigimi bilmiyorum. Bir de kitaaaa, derdim. O da babamin sacmaligi iste, ondan ogrenmisim.

Mucuk'u bilmezler tabii, Istanbul'da mucuk yok ki. Ayrica, ben israrla "araya gitti" diyorum; cogu insan anliyor, bilmeseler de.

Ha bir de Hipo var, cimmek, gada var. Bici var. Ve en sevdigim "GIllik", tercume et, edebilirsen. Fallik'in Adanaca oldugundan emin miyiz, ya? Yoksa cincik da mi Adanaca?

Bu arada yazdigin kelimelerden bazilari, sadece eski kelimeler (orn. cibilliyet: huy, yaradilis, karakter), Adanaca degil. Sovalyeler utansin, bilmiyorlarsa.

Parsumen ve anarya bildigim kadariyla memleketimizin Fransiz isgalinden kalma. Dosya kagidi lafina hala kilim, kilim. Parsumen iste.

Bir de bizde Hossik demezler. Hossikci derler. Yani anlamadim, belki Adana'nin yorelerine gore degisiyordur.

Gulle de superdir tabii :)

Bu arada babamin bayildigi hikayeyi anlatayim, fikra mi, gercek mi unuttum:

Manav ciragi: Usta "Gavun" nasil yaziliyor? (Yani, G ile mi, K ile mi diye soruyor)

Manavin cevabi: Garpuz nasil yaziliyorsa oyle oglum, Allah Allah.

DAK

Adsız dedi ki...

Bir dakika simdi. Adana'da asiret masiret yoktur. Onlar Urfali asiretler, yeni goc etmisler.

Adimiz cikmis dokuza, inmez sekize ya. Her sey basimiza kaliyor. Istanbul'da bir kiz tutturdu, Adana'da kizkardesim yasiyor, insanlar sokakta Kalasnikof'la dolasip, rastgele ates aciyormus, en merkezi yerinde diye.

Biz Istanbul'u piyasamizla doveriz be!

YUH! YUH! DAK

Yesim Arpat dedi ki...

'Kıta' olayı bende de aynıydı, Dak. iyi hatırlattın. Hatta da 'yarın' ve 'kenarı' kelimelerindeki a'lar da bende uzun çıkardı.

Hipo efsanesi tamamen yok olamadı bende. Bilmeyenler için söyliyim, 'hipo' aslında güney illerinde pazar lideri bir çamasır suyu markasıdır. Çamasır suyu yerine 'hipo' denir işte kısa kısa, ne güzel. Kağıt mendil yerinde selpak dendiği gibi. 'Hypo' diye yazılır aslen. Beyaz plastik ambalajında bir kuğu resmi vardır. Tipi de şuna benzer: http://www.e-vizyonoffice.com/index.php?page=resultlist&event=get_details&pagedes=resultlistpage&manprodref=FD044&manref=HYP

Adsız dedi ki...

Hahaha, benim en cok zorlandigim en kelimesindeki e'ydi. Mesela heyecanla bir sey anlatiyorsun "en buyuk ... " vs diye bir bakiyorsun herkes yerlerde, kopmus gitmis...

Enid Blyton'in bir de Gizli Yediler'i vardi ben o seriyi de cok severdim. Daha gecen gun Afacan Besler ve Gizli Yediler'den Boran'a bahsettim. Boran ikisini de hic duymamis. Bir ara Kemalettin Tugcu ilkokullarda yasaklanmisti. Bir de Omer Seyfettin vardi.

bahadır dedi ki...

arkadaşlar hepimiz 'kındırmak' sözünü unutuyoruz..istanbul'a ilk gittiğimde bu söz yüzünden çok muzdarip olmuştum...Bir de şey vardı 'örtmek' pencereyi ört...deki gibi...sanırım üşenmek kelimesi de zor anlaşılıyor...ayrıca alçak anlamındaki engin sözcüğü kesinlikle bilinmiyor...Adana bir doğu ili olarak kabul görüyor, arkadaşlarıma güneyli olduğumuzu kabul ettirene kadar çok zorlandım...

Ruty dedi ki...

Ah! Turkcemiz bir harika gercekten. Ben de burda sevgilime ogretirken cok zorlaniyorum (daha Adanaca'ya baslamadik bile). Bu mesela gidene de "Gule gule" diyor, kendisi giderken de. "Allahaismarladik"'in cok anlamsiz ve zor oldugunu savunuyor. Bir de "Iyi geceler" yerine "Iyi gece" der. "Good nights" demenin ne anlami varmis, niye cogullastiriyormusuz tekil baglaminda kullanilan "gece" kelimesini. Sonra "tesekkurler" cok super uzun bir kelimeymis. "Thanks" karsiti olarak "Tes", "love ya" yerine "seni seviyorum'un kisasi olarak "seni!" dememiz yeterli olmaliymis:) Bir de "oglan" ve "erkek" kelimeleri var. Mesela eger girlfriend=kiz arkadas ise, boyfriend=oglan arkadas olmali imis. Eger boyfriend=erkek arkadas ise, girlfriend=kadin arkadas olmaliymis! Cocuk hakli aslinda, ben de ne diyecegimi bilemiyorum bazen:)