Salı, Nisan 28, 2009

Çıkışa Yakın

Dr. ArkadaşKocası’na gitmeden önceki doktorsuz geçen ev istirahati günümde plasenta probleminin Subkoryonik Hematoma olduğundan şüphelenmiştim. Gugıl doktoruyum ya ben. Başka bir ihtimal de yoktu ki. Bebeğin kalp atışı vardı ve kuvvetliydi. Her doktora gittiğimizde de gestasyonel (gebelik) yaşına uygun olarak büyüyordu. Bebekte –en azından henüz- bir problem yoktu.

Gebze’deki dev hastane çok Amerikan, çok düzenliydi. Arkadaşım da görüşme fırsatımızdan istifade oradaydı. Kocasının ameliyatını beklerken onla lafladık. Senelerdir görmediğim çocuğu 8,5 yaşına gelmiş. İkinciyi doğurmuş. O da 2,5 yaşındaymış. Vay canına. Yıllar ne çabuk geçiyor dedik ve muayeneye alındık.

Kerevit, nostaljik siyah-beyaz ve karlı bir televizyondan çıkma görüntüsüyle ekranda belirdi. Kameranın doğru görüntüyü arama çabası tam da çatıdaki anteni bir sağa bir sola kıvıran babaya seslenip 'olmadııı, olmadıı, euee, biraz daha iyi şimdi, hah şimdi olduuu' diye bağırmaya benzer cinsten.

Kerevit kıpırtılı. Ohhh, yırttık.

Bir kalbi var minicik. Kıpır kıpır gözüküyor. Saydık da atışını. Normal.
Kafasından poposuna kadar da ölçtük. Buna Crown – Rump Length (CRL) veya Baş-Kaide Mesafesi deniyor. Kaide kalça da demekmiş aynı zamanda. Kadının kaidelisi. Neyse ki bu mesafe de normal çıktı. Bu mesafenin yaşına göre artış hızı matematiği var. Ona uygun büyümesi kalp atışından sonra işlerin yolunda olduğuna ikinci işaret.

Gebeliğin ilk üç ayında gestasyonel yaşı işte bu baş-popo mesafesi belirliyor. Embryolar oturur pozisyonda gibi durduğundan bacak mesafesini ölçmek hassas sonuçlara vardırmıyormuş. Bu yüzden ayaklar yerine popo ölçümüne başvurulunmuş.

Dr. ArkadaşKocası hematomu mühim bulmadı. Aşağıda, dedi Kerevit için. "Bak, rahim ağzına yakın tutunmuş". Son dakikada gitmekten vazgeçmiş ama iyi bir noktada değil. Yukarı çıkmazsa o dar yerde büyüme zorluğu yaşarmış. Kanamalara ve ani erken doğumlara sebep olabilirmiş.

”E, amuda kalksam sık sık? Olmaz mı?” diye ağzımdan çıkagelen ama üç saniye geçmeden saçmasalak duran bir soruyu da sormadan edemedim. Kerevit’in baba tarafı içerde dursun diye amuda kalkmıştım. Kendisi için de amuda kalkarız icabında. Yerçekimini sevmiyor Kerevitler.

Dr. ArkadaşKocası aldı eline bir kadın üreme organları maketini. "Bak", dedi rahim boşluğunu gösterip. "Bu maket diye ortası boş. Buna bakıp aldanma. Bu orta normalde süngersi kaslı bir dokuyla kaplı. Üstelik de yapışık. Gebelik ilerledikçe büyür. Kerevit bir boşlukta durmuyor yani. Sen zıpladıkça o da bunun içinde sağa sola savrulmuyor".

Bu durumda egzersizin Kerevit’e bir zararı olmamalı. Yapışık, tutunuk ve sarmalanmış yani. Egzersizin midenize zarar vermesi gibi bir şey olurdu yoksa.

Neticede yine 'yat' dendi. Yine bekleyelim görelim, haftaya bir daha bakalım dendi mi? Dendi.

Eve giderken kanama sebebimi Kerevit’in dar yeri sanıyordum. Oracıkta büyürken etrafını yoruyordu kerata. Laptop’ıma kavuşur kavuşmaz tabii ki Dr. ArkadaşKocası’nın anlattıklarını gugılladım.

Bahsettiği şey plasenta previa’ymış. Halk arasında ’eşin önde olması’ denirmiş. Bu durum da bayağı saykoya bağlatıcı. Her an plasenta keseden kopabilirmiş. Şakır şakır kanayarak bebeğinizi 6 aylıkken doğurup kaybettiğiniz yetmiyormuş gibi üstüne de kan kaybından da ölebilirsiniz durumu. Bu gibi gebelerin de kesinlikle bir hastaneye taş atımı mesafede yatması ve kaçınılmaz sonun mümkün olduğunca gecikmesini ummaları gerekiyor.

Tamam arıza marıza da gugıl der ki bu dert ikinci üç aylık dönemde ortaya çıkarmış. Öyle 7.5 haftalıkken falan bilinmezmiş. Daha benim plasentam (eş'im) bile yokmuş ki keseden ayrılsın. 12/13. haftalarda oluşurmuş plasenta. Haaa, ama şöyleymiş. Subkoryonik hematomu olanlarda -yani bende- plasentanın keseye yapışma sorunu olabilirmiş. De, yine de bu sanki gelecek ayın derdinin bizi şimdiden germesi durumuydu.

Bu bilgiler ışığında tabii ki ArkadaşKocası’nı sms manyağı yaptım. O da rahim ağzına yakınlığımın kanamamla ilgisi olmadığını, hematomumun (kanamaya sebep olan yer / kan birikintisi) mühim olmadığını, endişelenmememi söyledi.

Kafamda soruların bini bir para yatmaya devam ettim. Bütün kemiklerim kırılmış da alçı bulamamışcasına kıpırdamadan yattım.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Allah size ve doktorunuza kolaylık versin.Google sizi, siz de doktorunuzu bayağı yıpratacak gibisiniz. Biliyorum yapması çok zor ama bu kadar araştırmasanız keşke. Bence annenin endişeli düşünceleri bebeği de anneyi de herşeyden daha çok etkiliyor. Bunun bilimsel bir yanı yok aman gugillamayın.

Adsız dedi ki...

Kutlarim...:)

Melih

Adsız dedi ki...

aynı problem bende de vardı.okuyanlar için moral bozmak istemem ama ilk bebeğimi 17. haftada 2. yi 20. haftada kaybettim.o şakır şakır kanamalar 8. haftamda oldu.ama tutunmuştu yine bebeklerim. ama başaramadık biz mutlu son u.

hafiye dedi ki...

Kolay değil ama kafanıza takmamanızı önereceğim. Düşüğümden 7 ay sonra tekrar hamile kaldım. Bu seferki tutundu. Yeni yazılarımdan da görürsünüz. Darısı başınıza olsun.