Perşembe, Kasım 19, 2009

Uzun Mesafe Yolculuk

Kapıdan kapıya toplam 26 saat süren bir uçak yolculuğunun ardından yazmaktayım. Normalde 10 saat kadar daha kısa sürmesi gerekirken Heathrow'da aktarma yapmak ve British Airways ile uçmak gafletinde bulunduğumdan adrenalini ve sürüncemesi bol bir seyahat oldu.

Heathrow'a çok gelip gittim ve her seferinde lanet okudum ama ilk kez buradan aktarma yaptım ve her türlü işkence listesinde Heathrow aktarmasının açık ara lider olabileceğine kanaat getirdim. British'in kendi gecikmesi yüzünden kaçırdığım aktarmamın yeni rotasına uygun olarak değiştirilebilmesi ve bavulumun bulunabilmesi için bir terminalden diğerine yollandım. Terminaller arası otobüsle ulaşım 20 dakika sürüyor ve her terminalde illa ki yeni baştan güvenlikten geçiriliyordum. Her geçen dakikayla da makul bir rotayla seyahatimi tamamlama şansımı da kaybediyordum.

Bilet kesici olsun, rota belirleyici, bavul arayıcı olsun konusunun ehli kimseyle karşılaşmadım. Sanki dünyanın en kalabalık limanlarından birinde aktarmasını kaçıran ilk yolcu bendim. 45 dakika kuyrukta bekledikten sonra karşılaştığım müşteri temsilcisine 'Uçağım İstanbul'dan geç indi. Aktarmamı kaçırdım. Yeni rezervasyon yapabilir misiniz?' kadar basit bir soru sordum. Kafasını kaşıdı, çenesini sıvazladı. Beş dakika kadar çıkı çıkı klavyede bir şeyler yaptı. "Bu çok zor", dedi. "Ne yapacağımı bilemiyorum". Neler yapılması gerektiğini bilen ve tarifeleri de ezbere bilen biri olarak şu şu saatte bilmem nereye uçak var. Ona koyun, oradan da şuraya bağlayın, dedim. Sakin ol, dedi bana. Panik yapma. "Ta cehennemin dibindeki terminalden bir sonraki uçağın kalkmasına 40 dakika kaldı. Hadi be adam", dedim. "Hadiii". "Tamam", dedi. Bir şeyler print etti. Üzerine imzasını attı. Bununla gidebilirsin, dedi. Onunla gidemeyeceğimi biliyordum. Köylü kurnazlığı kafası bu. Boarding pass yerine hamili kart yakinimdir, gibi bir şey verdi bana. Ama adamın kırık İngilizcesiyle ve Aladağlar kadar serin duruşuyla başa çıkamadım. Dağarcığı yüz kelime olan adama rezervasyon tekniklerini anlatamazdım. Çaresiz torpilli kartımı denemek üzere d,ğer terminale gittim ve nitekim uçağa alınmadım. Otuz dakika sonra aynı terminale geri dönmüş ve 45 dakikalık kuyruğa tekrar girmiştim.

Bir terminalde güvenlikten resmen fanilamla ve yalın ayak geçtim. Güvenlik belasını bildiğimden zaten seyahat ederken üzerime metalli bir şey giymem. Pabucum da lastik olur. Geçtiğim kapı da ötmedi zaten. Tahmin ediyorum ki acelemden hiperventile olduğumdan kenara çekip mıncık mıncık üzerimi aradılar. "Ötmedi ki alarm", dedim. "Neden üzerim aranıyor?" Öyle işte kıvamı bir şey dedi kız. Kırık İngilizce'yi duyunca yine cevap vermekten vazgeçtim.

Uçağa almayanın da İngilizcesi yüz kelimeydi. Sıramı kıran adamınki de. Londra'da değil Polonyo'da, Endonezya'da, İspanya'daydım sanki. İngiltere'de İngiliz kalmamış. O, bu ve şu da oldu; çeşitli rende ve silindirlerden geçerek en nihayetinde Vancouver'a geldim. Burada da durum aynıydı. Muhtemelen sorunlu bir seyahatim olduğu için çok kişiyle muhatap olduğumdan batıda batılı kalmamışlığı ilk kez bu kadar gözüme çarptı. Sınırlar açılsın, göçler serbest kalsın dalgasının güya daha başındayız. Ben bu işin sonunu çok merak ediyorum. Varyete kaosunu da getiriyor. Bu potada politik ya da ekonomik olarak çoğunluk belki yukarda ama operasyon ve iş kültürü anlamında aşağıda bir yerde eriyor. Ya da göçler ucuz işçilik getirdi. Bu sayede seyahat etmek ucuzladı da ben de böylece zırp pırt dünyanın öbür ucuna gidebiliyorum.


Onu bunu bilmem. Adrenalinim dinmediğinden duruma saydırma kısmındayım ben hala.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

hihihi sonra da çinlileri sev sen daha, bir de onlara insan de...yok ama biz de cok ileri bir ulkeyiz, herhalde ona alistin sen..
oh, sonunda vardigina sevindim, orası icin super diyorlar :)

Adsız dedi ki...

bu yorumu yazan benmişim gibi olmuş, çinli filan, noluyoruz:)
hafize bana ne getircenn?

dü.

Yesim Arpat dedi ki...

Ayol ilk 'Adsız' sen değil miydin zaten, Düella???
Sen değildiysen de tıpkı sen olmuş.

gezicini dedi ki...

vancouver güzelmiş diyorlar. kardeşim oraya yakın da ordan biliyorum. güzel de parkları varmış..
sevgiler
gorki

OzlemPansiyon dedi ki...

su alaska olayini bir arastirir misin oraya gitmisken? seattle mi, vancouver mi, yoksa anchorage mi en dogru nokta baslangic icin? nereden daha ekonomik tur bulunur? last minute opsiyonlara guvenmeli mi? cruise mu, kara yolculugu mu, yoksa nasil ortaya karisik yapariz? gibi gibi.
biliyorsun iste sen benim fantazileri:)
sor sorustur, bak bakistir iste!

Ruty dedi ki...

Alaska'yi ben de isterem.

Pansiyon, gecerken beni de al, beraber gidelim.