Pazar, Kasım 22, 2009

Vancouver'ın Yağmuru, Yaşı

Herkesin güzelliğini öve öve bitiremediği Vancouver’dan ben bir şey anlamadım. Orada geçirdiğim beş full gün içinde yağmurun yağmadığı bir on dakika olamadı. Öyle çisil çisil şeyler de değil üstelik, bildiğin ıslatan yağmur üzerimizden eksik olmadı. Taksi şoförleri, çeşitli esnaf ve otel yetkilileri son üç haftadır yağmursuz gün geçirmediklerini söyleyince artık bir kısa öğleden sonra molasında yağmura yaşa rağmen kendimi meşhur Stanley Park’a attım. Beş sene evvel Vancouver’la aynı iklimli Seattle’a gittiğimde hava günlük güneşlikti. Bana her şey normal gelmişti. İnsanları biraz tuhaf bulmuştum ama. Sokaktan geçerken beni durdurup ‘hava ne muhteşem değil mi?’ diye illa ki söylemek ihtiyacındalardı. Güney insanı bütün olan bitene bu güne kadar anlam verememişti. Şimdi çaktı.

Turistik kartpostallarda Stanley Park’tan şehrin güzel görüntüleri yakalanmıştı fakat bana sudan çıkmış yamaca yerleşmiş şehir manzaraları yerine gri bulutlar ardında hayaletlerden ibaret şehrimsi figürlerle yetinmece kaldı. Üstelik makinem de ıslandı. Yahu, dedim. Senenin iki ayı pitoresk (picturesque’nun Türkçesi buymuş) diye burada on ay çile çekilmez. Allah sakinlerine bağışlasın diyip Vancouver’ı nemiyle baş başa bırakıp kendimi kankaların kollarına, Washington DC’ye attım. Bu atılış için de yedi saat uçak yolculuğu gerekti. Gelmişken dediğiniz yerle uğrayayım dediğiniz yer arasında direk uçuşu olmayan 4000 km’lik bir mesafe vardı ama sanki Amerika kıtasına ayak basınca bana her yer komşu kapısıydı. Vaktiyle kimi teyzeler bana ‘Chicago’da yeğenim var, Mehmet. Tanır mısın?’ diye sorduğunda boşuna dumurlanmışım. Ben de onlardanmışım.

Daha gelmeden Düella’ya benim havayla işim olmaz demiştim. Yani işte kış geldi diye, çok karanlık oldu diye Düella da dahil tüm etrafım depresif olur, yok sıcak memleketlere yerleşme hayali kurar. Ben bunları çok anlayan bir tip değildim. Şimdi düzeltme ihtiyacı içindeyim. Soğuğa, karanlığa dayanırım ama kuru olmak kaydıyla. Kadın çantası bile çok gelirken bir de şemsiye tutuşturamayacağım elime. Yük ayol.

1 yorum:

gezicini dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.