Perşembe, Kasım 23, 2006

November Rain

Pek bir hevesli buluştuk akşam. Çok ama çok mutlu programlar yaptık. Sonra ne oldu? Şapti Şövalye bütün gün işyerinde internette dolaşıp goygoy yaptığından işlerini bitirememiş. Azıcık çalışması gerekiyormuştu. Azıcık oldu sana bütün akşam. Bu adam ki- bana kocakafa, hırs küpü muamalesi yapıyordu, bütün derdi Andlar'da entel bir Hans olmaktı, belgesellerde kendini ifadelemekti. Şuna bakın hele! Aydın Doğan solcusu gibi bir şey çıktı yani.

Söylenmez miyim? Ama kesinlikle tezatlarına parmak basmak bağlamında söyleniyorum. Sen bana kocakafa diyorsun, sen kendine bak, demek istiyorum. Bu şapti hatun kaprisi sandı. Belki de öyleydi. Öyleyse ne var? İlk kez mi oluyor dünyada? Yiyorsa hatun kaprisini dindirsin. Asıl marifet bu. Nenem de bilir sıfır kapris, sıfır sıkıntı, güzel olduğu kadar akıllı (!) da olan mülayim hatunla beraber olmayı. Alla allaaa. Gece saat bin olmuş, kih kih gülerekten sokuldu. Benimle ilgilenmiyormuş diye mızık mı yapıyormuşum, diye bir de soruyor utanmadan.

Niyeeeaaaah! Diye bağırılır.
Çaaaaaaat! Diye küçük odanın kapısı kapanır. Kilitlenir. (Hani şu Düello'nun kalorifer peteğine uykuya dalmadan önce cikletlerini yapıştırdığı oda)
Seni görmek istemiyorumm! Diye kovuşturulur.


Sonrası? Sessizlik.
Bir minik tıkırtı mı duydum? Emin değilim.
Kapıyı açtım.
Gitmiş!

2 yorum:

OzlemPansiyon dedi ki...

silkin ve kendine gel. ben sovalyeden yanayim. pardon yani.

Adsız dedi ki...

Konuyla ilgili deyim ve atasozlerine bakalim:

- Rahatin kicina batmasi
- Halt yemek

Yapilacak isler:

- Aklini basina almak
- Tukurdugunu yalamak

Aksi halde:

- Fazla nazin asik usandirmasi
- Kendi dusenin aglama hakki olmamasi

Hadi gulum. Git gonul al. Bizi de uzme. Dak