Cuma, Eylül 26, 2008

Bak, Kaç Kişi Kaldık Şimdi?

Bir dörtleme yapma niyetim yoktu. Baktım olabilir, hadi olsun dedim ama üçüncüde sıkıldım. Yazı yazasım da yok. Ben zaten sevmem öyle gezi görü yazıları yazmayı da okumayı da. Gezip gördüğün senin olsun. Ben empresyonist bir insanım. Aksiyon sevmem. Etkisini severim. Kocamınkileri bile okumadım ful. Sadece taradım. O da hangi hatun hayranının ne gibi flörtöz yorumlar yazmışlığını yakalama ve bunun hakkında senelerce konuşarak bizimkinin kafasına kakma niyetiyle oldu.

Neyse işte. Özetle, o zamanlar da çok’tuk. Hala çok’uz. Kimse eksilmedi gruptan. Bi kere nadiren evlenildi. Nadir kocalar da zaten layt erkeklerdi, karışmadılar öyle kendi başımıza kendi kankalarımızla tatillere çıkılmasına. Öyle yani. Eskisinden yok bir farkımız. İçlenilesi bir durum mevzu bahis değil.

Tatilin bir haylaytı vardır ki son saatlerine denk gelir. Onu bir anlatayım da bu iş burada bitsin:

Son gün de daha önceki günlerde olduğu üzere bütüüüün gün okaliptüs ağacının gölgesinde minderlerde gazete, kitap, blackberry okudum. Yanımdaki masaya yaşlı bir amca oturmuştu. Bir de köpeği vardı yanılmıyorsam. Amca da bir silüetti köpeği de. Benim translarım çok meşhurdur. Bilenler bilir. Bir şeye dalmışsam çıkaramazsınız. Öyle dalmışım okumaya. Sonra Yonc’la incik boncuk bakmaya gittik. Sonra ben döndüm. Baktım bu sefer Düella ağacın altında. Gel yandaki kafeye gidip kahve içelim, dedim. O da şimdi kahve söyledim ama, dedi. Demesiyle yandaki amca muhabbetimize dalıp ’gençler ben size bir çay ısmarlayayım’ dedi. Çok iyi bir ışığımız mı varmış, elektriğimiz mi neyse işte adamcağız etkilenmiş bizden. Ben niyetini tam da kestiremediğim için öyle duruyordum ki benim ne kadar iyi bir insan olduğumu söyledi. Saatlerce ben gazete okurken o ağlamış da ben de adamcağız rahatsız olmasın diye gazeteyi iyice yukarı yukarı kaldırmışım. Adama bakmayım da rahat rahat ağlasın diye.

Yok öyle bir şey. Ben ne adamı fark ettim ne ağladığını. Bildiğiniz trans yani. Bunu adama da dedim zaten. Gereksiz yere düşünceli bir insan sanmasın beni.

Amca çok dertli olduğunu, 45 gün önce karısını kaybettiğini, içinin yandığını söylediğinde dut gibi sarhoş olduğuna artık iyice emin olduğum halde yelkenlerim hafif indi tabii. Zavallı yaşlı adam. Hayat arkadaşı ölmüş. Efkar basmış. Kendi de teyit etti zurna olduğunu. Bir arkadaşını bekliyormuş taziyeye. Ayıp olmasın diye rakılar gitmiş çaylar gelmiş. Bizim çayların da nasibi oradanmış.

New York’ta yaşarmış. Eski gazeteci. Eski kurt. Karısı yahudi bir Perulu’ymuş. Bir çeşit komadaymış. Ani olmuş. 30 yıldır evlilermiş ama sonradan arkadaşı da gelip muhabbete oturduğunda Körfez Savaşı sırasında evlendikleri konusu da geçti. Aslında bir konu yoktu. Amca daldan dala atlarken hayatına dair üç beş şey söylüyordu. Biz bir araya getirip bir resim çıkarmaya çalışıyorduk ama çok zorlanıyorduk. Derken yanımızdan iki taş Rus hatun geçti. Yaşlı adama el salladılar. Bizimki de onlara haaay maaay yaptı. Taziye Arkadaşı daha karısının kırkı çıkmadan çapkınlığa başladıysa Amca’ya kızacağını deklare ediyordu ki kızlar ağacın etrafını dolaşıp gelip Amca’nın masasına oturdular. Amca, sağ tarafa oturan kızı arkadaşına sipariş vermiş meğersem. Soldaki de onunmuş. Düella’yla bu durumun abukluğuna saatlerce güldük ve hatta haftalardır gülmeye de devam etmekteyiz. Amca’yla Düella birbirlerine ‘çak’ yaptılar. Taziye Arkadaşı iyice utandı sıkıldı. Bizden özür üstüne özür diledi.

Amca bizi de gece gırla devam edecek olan Rus telekızlı alemine ısrarla çağırdı ama biz gitmedik. Gamzelerimin birinden rakı, diğerinden su içmesi karşılığında bana bin dolar teklif etti, kabul etmedim. Aslında uçağımız olmasa giderdik, dedi Düella. Giderdi de o. Tek sorunu bu tip abuk durumların neden ısrarla onu bulduğu. Ben saatlerce Amca’nın yanı başında gazetelerle durmuşken adam bir kelam etmedi de Düella varken hop diye muhabbete atladı. Bana değil, ona döküldü. Daha önce milyon kereler benzer hallerde olduğu gibi.

Diyorum ki bazen gözlerinden deliler doluşmuş, bakıyor birer birer. Delilerden o anlar ve konuşur da onlarla.
Delinin deliyi tanıması durumu. Binbir tuhaf hikayeyle.

3 yorum:

Gozde dedi ki...

Ben de gelmek istiyorum artik sizinle tatillere! :-)

Neyse, o deliler beni de bulur her gittigim yerde, etrafa siritma durumu anacim o. Millet kanka yapiyo 2 dakikada. Amcaya da "dirty old man" diyorum :)

Amanda dedi ki...

Ay demek adamin hikayesi buymus. Ben olayin sonuna gelmistim de adam cok sarhos diye yanasmamistim demek. Aaa demek adam esini kaybetmis. NYC tel numarasi var bende. Arasam mi gidince acep?

I miss our reunion and vacations. Cok optum cancan! Mwah,

- Aman da Aman Amanda HOYYYT Samantha!

farawaysoclose dedi ki...

annelerin bir ömür boyu çocuklarına birşeyler yedirmekle, aç olup olmaları ile ilgilenmelerine inanamıyorum. bizde de devamlı bir "yemeğin var mı, yemek yedin mi, gel yemek ye de öyle git" konuşmaları. red edince üzülüyorlar, dediğin gibi her hazırladıklarını yedikçe insanın düzeni şaşıyor...