Perşembe, Ocak 27, 2005

Gecmis Videokliplerden Bir Fal Tuttum Kendime

Haftanin son toplantisindan cikisim maymunlar cehenneminden kacis gibiydi. Bu dumanli ortama ve ayni hezeyanli suratlara, her zamanki kavusmus kollariyla "kustum, oynamiyorum" diyen Fransiz iskencesine simdilik veda ettigimi sanarken Philippe'in kafeteryada bir yemek yiyelim onerisine gene de kulak verdim. Kacmazdi. Kafeteryasinda sarapli, ordekli, peynirli, kurutulmus meyveli yemekleri olan bir sirket burasi. Yarim saat daha katlanirim, n'olcak. Hele de bizim dorduncu kata ayip olmasin diye konmus, ekmek arasi peynir, salata ve salamdan ibaret menusu bufeden bile hallice olmayan kafeteryadan sonra bir goz-gonul acilmasi soz konusuyken.

Bastille'e akacaktim ama nasil? Trenler grevdeydi gene her zamanki gibi. SNCF grevde degilmis, RATP grevdeymis. Kimi hatlar kapali, kimisi degil yani. Tamamen servisi kapatmamislar da indirmisler. Olsun, beklerim. SNCF nereye tasir, RATP nereye goturur, bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ya allah, atayim da kendimi bir disari, gerisi kolay. Asiri plandan iman gevretmek Fransiz isi. Allah ne verdiyse Turk isi.

Tren beklerken Hintli oldugunu sandigim bir kardesin dikkatini cektim. Hintli degil de o civardan bir adali oldugunu soyledi, ismini unuttum. Muhtemelen Fransiz somurgelerinden biri. O da havayolu calisaniymis, bizim sektorden insanlar uzun anlasir birbiriyle. Trenler de rotarli zaten. Konus allah konus. Muhabbeti duyan eklendi. Sanki kavga var seyirlik. Millet sikilmis tren beklemekten zannimca. Bu memlekette Turkiye neresi demiyorlar. Geldigimden beri carsaf carsaf Chirac'a bela okuyor gazeteler Turkleri AB'ye kayiriyor diye. Sarkozy ayari ince de degil. Halkin nabzini da tuttum. Cik. Istenmiyoruz, anacim. TR'nin AB'ye uyeligi geyikleri de devrilince mutlaka musluman olup olmadigim soruluyor burada. Cevabim da moduma gore degisiyor. Bir muslumanim, bir ateistim, bir agnostikim, bir kagit ustundeyim, bir kayitdisiyim. Muhabbetin nabzina gore. Sanki ben biliyormusum gibi.

Sefer sayisi azaltilmamis sadece, sefer esnasi da uzun uzun uzatilmis. Tikidi tikidi gidiyor hizli tren. Yorgunum zaten. Basimi yasliyorum cama. Derken aklima Teoman'in "O" sarkisi geliyor, 98'den kalma. Sarkinin klibi Paris metrosunda cekilmisti. Nesildaslarim, aloo, hatirlamadiniz mi? Bu cope atilasi detaylari gene bir tek ben mi hatirliyorum yoksa? (Hatirlatma: Onun her ani heyecan dolu/Beni uzdugu zamanlarda bile yoklugunu hissetmek beni korkuturdu diye giden soft bir sarki) Teocum da kafasini tren camina yaslayip bu aksiyonu bol ve muhtemelen onu, onun onu sevdigi kadar sevmeyen bencil kiza huzunlu bir delikanli olarak sesleniyordu. Biraz da bu sarkinin bana yazilmis olabilecegi hissiyatiyla gunduz dusleri kurdum. Cok heyecanli hayatima bir turlu dahil edemedigim janti cocuk bana sarkilar yazarmis, uzulurmus, burulurmus, aahh, ah. Istanbul'dan aldigim son Teoman albumunde sex, drugs and rock'n roll'a cark etmis adam nerde, bu kalbi kirik Teo nerde? Kizlar tamir edecek kirik adam arar, Teocum. Zafer hissi icabi. Yanlis yoldasin imaj acisindan. Geceyim..

Bastille'de bir akis bir akis. Adanali kankayla kafede, restoranda oturup iliskiler, celiskiler uzerine uzun geyikler atis atis. Aksamimiz budur diyordum ki motorsiklet fantezilerine yatay gectik. Binmiycem diyordum, grevler yuzunden mecbur kalaraktan bindim. Iyi de etmisim. Gece vakti aksamkinden daha sert bir klibi daha yasattik icimizde. "Yasandi bitti saygisizca/aldatmanin tadina varinca/dogru soylesen kimin umurunda/gozume inanirim, haydi zipla" tribi yaptik kendi capimizda. Gene bizim nesilden gene cheesy hatirlatmalarla. Paris sokaklarinda cok okumusundan Adanali iki genc, trenler grevdeyken, istasyonlar bosken, sokaklar doluyken, eski asklarina "haydi zipla" diyerekten tor tor torr torrr yol alirlar.

The End.

Hiç yorum yok: