Salı, Şubat 06, 2007

Umrumda Değil

Hala üç beş kankamın, onların da üç, hadi bilemediniz beş kankasının dışında bir okuyucum olmadığına inandığımdan bloguma yorum bırakan Murat isimli kişinin gerçekliğine inanasım gelmiyor. Eğer bu abi tanıdığımız biri olmasına rağmen sadece ortalığı karıştırmak adına bir mahlasla ortaya çıktıysa bu hareketini çok zekice buluyorum. Özellikle de Ruş'a, ‘bey’ demesini. Bizim seksi dansözümüzü erkek sanmasını sandırmamız gerçekten çok başarılı. Tebrik ediyorum. Yok, gerçekten Murat ise o zaman 20 Ekim 2006 tarihli Hafiye’nin Karakterleri yazımı okuyup Ruş'a dair fikir edinmesini rica ediyorum.

Gündüz toplantılar, akşam yemekler şeklinde ilerliyorum. Az önce haftalar önceden rezervasyonumuzun alındığı koko bir Fransız restoranına gittik. Menüyü anlayana aşkolsun. Hadi benim eski Parizyenliğim sayesinde çözdük. Masadaki bir iki kişiye yardımım da dokundu. Lakin ortamda sigara içilmeyişi çoğunu bozdu. Beni de üç saatten önce çıkamayacağımız. Kalkalım isterseniz, köşedeki bağrış çağrış sesleri takip edelim. Pubdaki gençlerin eğlencesine akalımı önerdim. Aa! Anında kabul gördü. Ama garsonumuz, pardon, le serveur’ümüz, Fransız aksanıyla rezervasyon iptali paramızı isteriz diye tutturunca oturduk yerimize.

Bir saat geçti. Sadece suyumuz ve şarabımız vardı masada. Su da sparkling su. Soda. Normal su getirin yahu. Bin kez söyledim. ‘Regular water’, diyorum. Servör yüzünü ekşitiyor. ‘Still water’ diyorum. Geliyor. Su bardağımda köpüklü sudan var. Hemen yanında boş bir şarap kadehi. Köpüksüz olanı ona koyuyordum ki servör koşaraktan gelip bana kızdı. Birileri de gelmişti kodaman kodaman. Şarap kadehine su koyamazmışım. Kardeşim sana ne. Yanımdakilere dönüp ‘amma lordlarmış bunlar da’, dedim.

Yanımdakilere hürmet sonsuz yalnız. Şaraptan mı, artık rezil olduk bir kere daha kötü ne olabilir hissinden mi bilemedim. Bir rahatlık var üstümde. Birine, ‘Ne iş yapıyordunuz?’, diye sordum. Masada bir sessizlik oldu. Adam meğerse önemli bir üst düzey bürokratmış. Ne bileyim ben?

‘Ben’ dedim. ‘Hiç bilmem Türkiye’deki önemli insanları. Kusuruma bakmayın’
‘Önemli değil,’ dedi. Kusur bir yana, yüzüme de bakmadı.
Çok da umrumdaydı. Gibi bir şey.
Yani...
Benim umrumda değil ama masadakilerin umruydu galiba. Bu bağlamda dolaylı olarak umrumda olsa iyi olur gibi gelmesi gerekirken yine de olamamasından yana bir sıkıntı oldu bende.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben Amerika'da yasiyorum. Blogunuzu da blogger da yaptigim bir arama sonucu tesadufen bulmustum, bu yuzden arada bir takip ediyordum. Ozellikle siz Amerika'dayken. Simdide arada bir geliyorum. Yorum yapmiyordum, keskede hic yapmasaymisim. Sadece, benim gibi Amerika'da yasayan bir turkun yazdiklarini okumak hosuma gidiyordu. itiraf edecegim. Atlanta'ya yolum dusmustu ve sizinle tanismak, gorusmek icin yazmayi bile aklimdan gecirmistim. Iyiki yazmamisim, boyle bir tavirla karsilasacagimi dusunmemistim. Sapik oldum, neler oldum. Ben Rusen deyince, arkadasinizi erkek olarak dusunmustum, ozellikle yazi tarzi bence bu gorunumu destekliyordu. Bir kadin, ustelik hos bir bayan olacagi (yazinizi tavisyeniz ustune okudum) aklima gelmemisti. Anladigim kadariyla oda Amerika'da, kendimi ona affettirmek isterim bu kabaligim nedeniyle. Okumayacagim, yazmayacagim diyorum ama; yorumlar geldikce dayanamiyorum. Hatta son bir iki gundur takintili bir bicimde sitenize gelmeye basladim. Kendimi sizin grubunuzun sanal bir uyesi olarak gormeye basladim. Ne haddine demeyin lutfen. Tatli tatli atismalarla baslayan bir uyelik diyelim buna. Ben Chicago'da yasiyorum. Eger yolu dusen olursa, her zaman kapim acik. Yanliz yine yanlis anlasilmaktan korkuyorum. Siz fotograf vermek istemiyorsunuz ama isteyenlere ben fotograf yollayabilirim. Yakisikli oldugum iddiasinda degilim, yalnis anlamayin. Ben sadece internet yoluyla su ana kadar pek cok guzel insanla tanistim. Pek cok guzel dostluklar yasadim. Buna kapali olmayin, ne siz ne Rusen Hanim :). Sizki sovelyeyi otobanda tanismamismiydiniz? Yani sevgi, dostluk insanin her an karsisina degisik yerlerde ve sekillerde cikabilir. Sevgiler. Murat

Adsız dedi ki...

Murat arkadasim;

Allah iyiligini versin. Gunume nese sactin, umarim senin de yuzun guler.. Affedecek bir sey yok ya, ayibettin. "Free press". Herkes diledigini yazar. Hem ben hic alinmadim, aksine cok guldum..

Son zamanda basima gelen en nefis sey bu. Bana hem Rusen Bey, hem terbiyesiz demis, hem de Hafiye'ye gizli ask beslemekle, ustelikle de onu manitadan ayirmak icin conspiracy kurmakla suclamissin.. Valla okudum, derin dusuncelere daldim; "acaba???" diye.. Hos hatun Hafiye, neden olmasin.

Valla saka yapmistim ben "posetli dergi" yorumumla. Bilemedim bu kadar derin yara acacagimi.

Neyse... Simdi ben kendimi affettirmek icin sana confidential bilgi verecegim: Hafiye guzeldir. Sen onu guzel hayal etmeye devam et. Ama ben daha guzelim.. Istersen sana ikimizin birlikte oldugu bi resim gonderip ispatlayabilirim.(Oh olsun Hafiye, okuyucuya yaranmak icin bana camur atar misin?)..

sevgiler..