Perşembe, Şubat 16, 2006

Sobe

Aklim bir karis havada gunlerdir. Hani bir yone egildim mi digerini unutmak boyle birsey olsa gerek. Asik olunca insanin gozunun baska birsey gormemesi gibi. Gozumu memlekete diktigimden beri buraya ait ne varsa bir yok sayma bilincli bilincsizligi. Soyle ki:

Bu sabah yine zor uyandim ve haftasonu aldigim cart turuncu pantolonumu giydim. Aylin, ise boyle gidilmez, dedi. Salla, dedim. Ustune bir de gec geldim. Ta taaaam. Megersem Bahamalar'in Turizm Mustesari gelmis sabah toplantimiz varmis. Abiler giymisler lacileri. Gec kalmisligim bir yana. O salona bu turuncuyu saklayarak nasil girerim ki diye dusundum. Altina da dili sarkmis, bagi cozulmus, ayagima uc numara buyuk dagci botlari giymisim hic germeden. Yan yan, koltuklarin arkasina saklana saklana bir girisim vardi ki iceri, performans Oscarlik. Chris, ellerini kocaman acarak beni tanitti, ben mumkun oldugunca alt tarafimi saklayaraktan gulumsedim. Mustesar pek bir ilgilendi benle. Protokol kibarligi geregince midir her neyse, gelme ustume iste, gelmeeee.

-Ismin nedir?
-(Bol Türkçe karakterli ismimi söyledim)
-Efendim?
-(Tekrar)
-Kodlar misin?
-hedele hudele


Ufff. Utancimdan ates basti. Asla kiyisindan kosesinden gecemeyecek miyim ben su incelikli hallerin? Hep spotlar uzerime. Hem de hazirlik sifirken. En sahane hallerim en kimsenin bilmedigi. Bu durumda kesinlikle bir Big Brother kamerasina ihtiyacim var. Her animi bilsin ki 'normalde boyle degil' savunmasi havada kalmasin. Mumkunse yanima kimseyi vermesinler ama. Yanimda biri varken isler sarpa sariyor. Fokus problemi yaratiyor, fokus. Banu Alkan gibi beni de eski bir manitayla bir eve kapatip gozlediklerine dair cinni gunduz dusleri kurdum simdi. Hic geregi yokken hem de.

Hiç yorum yok: