Cuma, Mart 31, 2006

Zaviye, Haviye ve Hafiye

Ne zaman duzenli spor yapsam kilo aliyorum. Maratonlar kastigim donemle kimildamadan yasadigim donem arasinda gobek cevresinde bir tekerlek fark var alenen. Gectigimiz kis duygusal, kariyersel, kimliksel dalgalanmalara biraktiydim kendimi. Ruhum hareketlendikce vucudum uyustu. Hissiyat kabardikca gobek kuculdu. Ne yemek pisirdim ne yedim ne de disardan paketledim. Protein barlarla yasadim koca kis. Pelinat sirf bu yuzden iyi astronot olacagimi dusundu. Uzay istasyonunda caanim pizzalarin pastalarin eksikligine cok da aldirmadan, yemek tabletleriyle mutlu mesut seneler gecirebilitem yuzunden. Beni biraksalar yemeden, icmeden, hareket de etmeden yasayabilirim galiba. Fotosentez falan mi yapiyorum, anlamiyorum. Ben bir bitki, kuruldugum yer bir saksi. Lafi cok uzatmiyim. Bahar geldi. Buna bir son vereyim, istedim. Kostukca istahimin acilacagini biliyorum. Bu acik istahin beni 'ne yesem' dertlerine surukleyecegini; tembelligim yuzunden de gofrete biskuviye sardiracagimi bile bile yeniden duzenli kosmaya basladim.

Bugun oglen, hava guzel, ben azimli, kolumda mp3-calarim, kulagimda muzigim, basladim rappidi rappidi. Yanimsira ucaklar kalkar, ben kosarim. Aramizda bir tel orgu, o kadar. Jet benzini soluyarak pek saglikli yasam kosumun temposunu tutturdum tam diyordum ki aa, yanimda bir araba durdu. Xavier. (Zaviye) Yaninda da Javier (Haviye), ben de Hafiye. Olduk mu bir acaip uclu. Zaviye, bizim sirkette expat bir Fransiz. Javier de Meksikali ekurisi.

Zaviye: Manyak misin, kizim? Atla Oz'a (pizzaci) gidiyoz.
Hafiye: Yok, ben gelmiyim.
Zaviye: You ağğ tu ameğiken. Boyle oldugunu bilmezdim
Hafiye: Abi faydali ne yapsak, 'cok amerikeen' diyip duruyosun, ya. Git ya. Tempomu dusuruyorsun.

Zaviye ve Haviye birer sigara yakip keh keh guluyorlar bana. Bir yandan da arabayi benim kosu hizimda bana paralel surmeye devam ediyorlar. Araba????

Hafiye: AAA. Renault 5! Inanmiyorum sana. Memleketten araba mi getirdin?

Araba aslinda Clio ama arabanin gecmisiyle dalga gecmek adina '5' dedim. Fransa'da Fransizlarin boyle geyiklerine sahitligim var da, ondan yaptim, bildigimden degil.

Zaviye: Tabii ki de.
Hafiye: Abi, araba mi yok burda? Hem de daha kaliteliler. Bir de minnacik bu. He he. Sen de minnaciksin. Yakismissiniz birbirinize.


Hatta yarma Fransizcamla bir de "Petit homme, petite voiture" (Kucuk adam, kucuk araba) dedim mi ustune? Dedim.

Zaviye: (Aglamakli bir sesle) Kirdin beni cok.
Hafiye: Ozur dilerim, sey, bak ben...pardon, oyle demek istemedim


Allem kallem Zaviye beni affetmez. Biliyorum ki bu affetmeme de trip. Alindigindan degil. Oyun oynamayi seviyor. Ben de bazen "tu ameriken" ortamdan sıkıldıgımda iki kelime geyik yapabildigim nadir insanlardan oldugundan izin veriyorum oyununa. Ancak tel orgulere tirmanip ucaklara el sallayip 'Zaviye, muthis bir insaaan' diye cigirirsam affedermis. Yaptik artik mecburen.

Bir havaalani guvenlikcisi panikle bana dogru kosmaya basladi. Ben panikle kendimi asagi attim. Zaviye zevkten dort kose uzaklasti. Haviye butun bu olan bitene sadece guldu. Kosumun geri kalaninin da bana ancak psikolojik faydasi oldu.

Hiç yorum yok: