Perşembe, Eylül 29, 2011

Behzat Başka, House Başka

Behzat Ç, en sevdiğim yerli dizidir. Geçen sene yeni ekrana geldiği dönem lohusalığıma denk gelmişti de izleyememiştim. Fragmanlarında kara kılıklı öcü gibi hırpani adamlar küfredip durmaktalardı. Bu yüzden diziyi Kurtlar Vadisimtrak bir şey sanmış, ıyy olmuştum. Postpartum depresyonumla ve saat başı yirmişer dakika ağlayan gazlı bir bebekle cebelleşirken Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de ağlayıp durmak bana daha iyi gelmişti.

Zaman içinde Behzat’ı o kadar çok dinledim ki etraftan -ve hatta Kurtlar Vadisi'ni hiç sevmeyen insanlardan- bu işte bir iş olmalı diyip bir süre önce Behzat’ı internetten izlemeye başladım. Bu günlerde uzay mekiğinde (eliptik kondüsyon aleti) spor yaparken karşıma internet ekranını koyup izliyorum Behzat'ı. Yerli dizi yersiz uzun olduğundan 45’er dakikadan iki sporda 90 dakikalık bir bölümü izleye izleye 16 bölüm bitirdim. Dizinin sezon finaline gelmeme daha 22 bölüm var ama içimdeki Behzat aşkı böyle büyümeye devam ederse sezon sonunda holiganı falan olabilirim dizinin.

Geçenlerde kardeşim Behzat’ın House’a benzediğini, diziyi o yüzden sevdiğimi söyledi. Bu benzetmeyi de gazetelerde okumuş. Bir baktım gugıla, Behzat’ın Ekim sonunda vizyona çıkacak sinema filminin afişinin House’un yeni sezon afişine benzemesinin etkisiyle iki dizinin benzerliğiyle ilgili milyon şey yazılmış. Herkes bir ağızdan House’a benzetmiş Behzat’ı. Yok efendim her ikisi de bir olayı aydınlatıyormuş, ikisi de aykırı tiplermiş, aşk hayatları benziyormuş falan. Bir yazı işi o kadar ilerletmişti ki House’un takıntılı eksiği bacak kasıymış, Behzat’ın da ölen kızıymış diye yazmıştı. Ona bakarsan House’un da Behzat’ın da saçları var. Gözleri var. İkisi de insan falan diyebilirlerdi. Dememişler, eksik kalmışlar. Benzerlikleri bence ancak da o kadardır. House da zaten Sherlock Holmes uyarlaması olduğundan o da Behzat Ç gibi bir polisiye sayılabilir.

Bütün polisiyelerde kurgu zaten aşağı yukarı aynıdır:

* Kurban, seyircinin bilmediği bir ortamda bir şeyler yaparken görülür.
* Kurban öldürülür.
* Polisler cinayet hakkında bilgi toplar
* Polisler faili aramaya başlar
* Polisler, görgü tanıkları ya da kurbanın yakınlarıyla konuşmaya başlar, ipuçları toplar
* Polisler muhakkak yanlış bir ipucuyla bir ara ters bir yöne sapar
* Sonra doğru ipucu ve fail bulunur
* Fail hapse girer
* Bazen failin yanlış olduğu anlaşılırsa soruşturma başa döner.
* Bazen de yetersiz delil yüzünden aslında gerçek suçlu serbest kalır

Bütün polisiyelerde polislik mesleğinin içyüzünü görürüz. Bir dünya kural ve yönetmelik vardır. Sadece polisi değil, departmanının işleyişine de tanık oluruz. Ne kadar büyük angaryaları olduğunu görürüz.

Polisiyelerde polisin (dedektifin) zorlandığı alanlar mesleğiyle alakalı değildir. Cinayetleri çözmek ona vız gelir tırıs gider. Zorluklar psikolojiktir. Bazı dedektifler dahidir ama sosyal ilişkileri zayıftır, kişilik problemleri vardır. Zeki ama tembel ve sorunludur yani. Bazı dedektifler ise dahi değildir ama çok çalışkandır. O kadar işkoliktirlerdir ki işten ailelerine vakit ayıramadıklarından aile hayatları kötü gider. Mesela Law & Order SVU polisiyesindeki Elliot ve Olivia isimli dedektif karakterleri çalışkan ama aile hayatları aksayan tiplerdir. Criminal Intent’teki Dedektif Goren ise zeki ama sorunludur. Behzat da, House da, Goren gibi ‘zeki ve sorunlu’ grubuna girer. Herhangi bir polisiyede arızası olmayan herhangi bir dedektif bulmanıza imkan yoktur. Hatta televizyon literatüründe bu arızalı kahramanlara ‘defektif dedektif’ denmektedir.

Yani ne Behzat ne House ne de diğer polisiyelerin kurgusu birbirinden çok da farklı değildir. Onları farklı kılan şeyler karakterlerin ve diyalogların derinliği, gerçekliği, samimiyeti gibi şeylerdir.

Polisiyelere bayılırım. Adım üstümde. Hafiye'yim ben. Lakabım bile ipuçları toplayıp soruyu çözme oryantasyonum üzerine takılmıştır. Polisiyeler arasından Behzat Ç’yi ayrıca sevmemin sebebi dizinin karakterlerinin, ortamının, diyaloglarının gerçekçiliği, oyunculukların sağlamlığıdır. Türklerin de polisiye tarzında doğru kurguyu, gerçekçi karakter ve durumları ilk kez bu denli iyi yakalamış olmasının Behzat’ın fenomenleşmesine sebep olduğunu sanıyorum. Hikayeler lokal. Anadolu’dan hem de. Alt-orta ekonomik segment grubu insanların gerçek hayatından izler taşıyor. Gecekonduda yaşamalarına rağmen manken fiziğine ve duruşuna haiz, havalı kılıklarda dolaşan sahte karakterler yok. Neredeyse herkes bakımsız. Herkes hırpani. Herkes gerçek. Bu sebeple de aslında maalesef sadece olması gerektiği gibi olan dizi, diğerleri olmaması gerektiği gibi olduğundan 'farklı'.

Behzat’la House ise yazılanların aksine, birbirlerinden oldukça farklı karakterlerdir. House sırf uyuzluğuna birileriyle uğraşabilir. Sempatisi de empatisi de yoktur. Derinlerde bir yerde varsa bile biz bunu bilemeyiz. Behzat ise tamamen vicdan adamıdır. Hak edenle didişir. Durduk yere hır çıkarmaz. 

House, fahişelerle takılır. Beraberliklerle dalga geçer. Sevgilileri birbirine düşürmeye bayılır. Cuddy’i sever ama onunla birlikte olmayı beceremez. Behzat ise sever ama gönül işlerini beceremez. Evlenmeye bile kalkışmıştı hatta da reddedildi adamcağız. Behzat ve House'un benzerliğine dair çıkan yorumlarda Cuddy ile Savcı Esra da birbirine benzetilmiştir. Olabilir. Koca kafa, çata çata konuşan otorite kadınlar anlamında benzerler ama yani bu da aykırı adamlara mürebbiye hatunların yazıldığı tipik bir zıt karakterli çiftler kurgusudur.

Behzat’ın ekibi derinlikleri olan karakterlerden oluşur. Hayatlarını daha yakından tanırız. House’un ekibinin hayatlarını ise üstünkörü biliriz. Sadece hırslı doktorlukları ve gönül işlerinde başarısızlıkları vardır bilinen. House'un ekibi aslında çok çalışkan ve fakat özel hayatları aksamış tiplerdir. Behzat’ın ekibini ise işkoliklikleri ya da zekaları üzerinden tanımlamak zordur. Zeka anlamında pek bir pırıltı göremediğimiz ekip elemanlarının kendilerine has ilginç yetenekleri vardır. Akbaba ölüleri koklayarak bulur. Cesede bakar bakmaz nasıl ve ne zaman öldürüldüğünü anlar. Hayalet’in ise kayıp bulmakta üstüne yoktur. Benim dizide en sevdiğim karakterler de bu ikisidir. Hele Akbaba’nın tipi ve tavırları rolüne on numara oturmuştur.

İnsanların bu iki diziyi birbirine benzetmelerini afiş benzerliği talihsizliğine bağlamak istiyorum. Belki de yeterince polisiye izlememiştik de bu çok tutmuş iki diziyi görür görmez birbirlerine yakıştırıverdik. Yine de her iki dizinin de ayrı ayrı hastası olmama rağmen Behzat’ın House gibi anlaşılmasına kızıyorum. Her ikisi de o kadar farklılar ve seyirciyi o kadar farklı yerlerden yakalıyorlar ki birbirlerine benzeterek sanki her ikisini de yanlış anlıyorlar gibi geliyor bana. Buna da o kadar kızıyorum ki ‘siz gidin sadece soap opera seyredin’, diyesim geliyor.

1 yorum:

viya dedi ki...

Acayip bir diziydi. Internetten izledim hepsini, kaçırdığım için. Geçen hafta bitirdim. Hastası oldum. Tespihle izledim bir ksımını. Her bölümde değişen onca insanın nasıl olup da bu kadar iyi oynatıldığı kısmına takıldım. Bir de inanılmaz bir içki tüketimi vardı ki sigara yasağına mı tepkidir bilemedim.

Yazınızdaki her şeye katılıyorum. Komplo teorisyenliğinin bir yan ürünü olsa gerek bu benzerlik kurucu kahramanların lafları. "Saçma sapan konuşma la" kulaklarında hiç çınlamadı mı acaba :)