Perşembe, Nisan 20, 2006

Hafiye Brown

Az once John aradi. Isten cikarilmis. Bu şirketimdeki ilk direktorumdu. Seker bir adamdi. Akilliydi, hizliydi. Bizim sirketin 105. re-organizasyonunda isten cikarilmisti. Hani ben kendi cinnetimle kavruldugum icin ortamlarda pek de ortalikta neler oluyor bakinmiyordum. Bu isin ucu bana da dokunabilir. Yedi aydir yuvarlaniyorum sirkette. Bir is yaptigim yok. Yanginda son kurtarilacak malzemeyim acikcasi. Atilsam da tazminat alsam isterim ama bunlarin tazminat dedikleri iki haftalik maasin. Oyle binleeerce dolar seyler degil. Amerikan kapitalizmi. Ise almak da kolay, isten atmak da.

John'a seker meker dedim ama ona da arizalanmistim vaktiyle. Bir sirket piknigine uc cocugunu kapip getirmisti. Uc adet sari kafa bucur bicir ortalikta kosar oynarken ben de en ufaklari 4'luk Patrick'le bir diyalog cabasina girismistim. Cocuklarla arasi cok iyidir Hafiye'nin.

Hafiye: Tatilden yeni mi dondunuz? Nereye gittiniz?
Patrick: Sunrise Beach'e gittik.
Hafiye: Ucakla mi gittiniz?
Patrick: Ben senle konusmicam
Hafiye: Neden?
Patrick: Sen kahverengi derili misin?
Hafiye: Kahverengi denemez ama ben zeytin tenliyim ('bugday'in amerikancasi 'zeytin')
Patrick: O zaman senle konusamam

Kacti gitti. Hafiye donakaldi.

Etrafima bakindim. Bu departman piknigi denen seyde, 30 adet sari kafalinin ve onlarin sari kafa cocuklarinin, masmavi gozlerinin arasinda bir tek ben vardim butun zeytinligimle. Ilk kez o an dank etmistir bu fark bana.
John'a gidip Patrick'i sikayet ettim. 4 yasindaki bir oglanla duello edecek degilim. Ben ona irkci demedim ki. Bunu birinden duymus olabilecegine dair uyardim. Kucuk cocuklar kendi kendilerine bu tarz yargilara ulasamazlar. Daha resmi ortamlarda cocuktan al haberi seklinde dokulurse rezalet cikmasin diye. Gene bir derdimi anlatamama durumuna caprtim. Adam benim alindigimi sandi. Toparlasin diye anlamsiz bir cumle kurdu: "O demek istemistir ki, agac yesil, gokyuzu mavi, sen de kahverengisin"

Evet de bu yuzden benle konusulmamalidir kismina ne oldu?

Hiç yorum yok: