Çarşamba, Nisan 19, 2006

Hırtlar Vadisi - Atlanta

Kivrim kivrim konusmaktan yoruldum. Vietnam isi zannimca bugun suya dusuyor. Hala bir sonuc alinabilmis degil cabalarimizdan. Ulkede komunistlerin kongresi varmis haftaya. O yuzden iki hafta vize vermiyorlarmis. Hayir, kendi vatandaslari disinda herkesten vize isteyen bir ulke orasi. Bu durumda iki hafta sinirlarini kapatiyorlar gibi bir sey. Sirrina vakif olama, di mi bir seyin de? Yok, tuttu Hafiye Vietnam'in tarihini okudu butun gece. Niye boyle arizalanmislar ogrendi. Hocimen, mocimen.

Bir dugum sıkı sıkı atilirken baska dugumler cozuldu dun. Evim satildi. Sabah emaillerimde cok istedigim Istanbul'daki isin koordinatorunden aylar sonra merhaba aldim. Gelebilir, gorusebilir miymisim. Simdi Vietnam isi olmazsa ve emlakcidan ariza cikmazsa da hede hodo denmez kadina. Ay, ne diycem? Ben size Cuma gunu bildiririm ne zaman gelecegimi desem? Ne o oyle, artist artist? Cuma ararim, yola cikarim, hatta muhtemelen yoldan ararim. Pazartesi gorusuruz desem. Kadin bir gunde ayarlayabilir mi ki beni gorusturmek istedigi iki yoneticiyi? Boyle hirt hirt cavaplar yazamadim. Kitlendim.

Ortamim ya bir sirk ya huzurevi. Arasi olamadi gitti.
Ya her sabah degisik bir sorunla cebellesmek uzere cengaver cengaver kalkiyorum ya da tavana bakip bunaliyorum yapacak bir sey yokluktan.
Ya hic isim yok ofiste butun gun Hafiyelik yapiyorum ya da bir gunde 15 yeni rota aciyorum.
Ya ayni anda herkesin aklina dusuyorum, 15 kisilik misafir ekiplerini agirliyorum ya 15 gun birakin kapimi, telefonum dahi calmiyor.

Ya cok seviyorum ya cok nefret ediyorum.
Ya cok seviliyorum ya cok nefret ediliyorum.

Hiç yorum yok: