Pazar, Temmuz 01, 2007

Uykusuz Her Gece

Cumartesi geceyarısı gibi Çıtır pansiyondan giderken ona sözler verdim ertesi gün beraber koşarız diye. Düella hiç hoşlanmadı bu konuşmalardan. Çıtır gittikten sonra da oturduk Bodrum’daki ünlülerin selülitlerini seyrettik. Bülent Ersoy’un çıtır yarışmacı Armağan’la nişanlandıklarının ispatı gizli kamera görüntülerini ‘az sonra’, ‘az sonra’ anonslarıyla bir saat kadar bekledik. Zaten ‘az sonra’ derken gösterdikleri kısacık anlar kadardı haberin aslı da. Biliyorduk özetiyle esasının aynı olduğunu ama olsun, gene de bekledik. Daha doğrusu ben beklemişim. Düella uyuyakalmış. Ben farketmemişim. Magazin programı bitip de başka bir program başlayınca televizyonun sesi aniden yükseldi. Kısayım diye Düella'nın elindeki kumandayı çekerken uyandı. Yataklarımıza yollandık.

Abla taşınmış yeni renove evine. Ben de Abla’nın eski, yani aslında benim eski, daha doğrusu Yonca’nın eski yatağına gidip yattım. (Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?) Tam dalmak üzereydim ki ‘kalk dediiiim’ diye bir ses. Aniden gözüme giren lamba ışığı. Hmmmppff. Pufff. N’oluyooo? Gözümü bir açtım. Shakira kemeri takmış. Beline de 1800’lerde kovboyların kullandığı cinsten pompalı bir oyuncak silah. Bizimki şakır şakır şukur şukur göbek atıyor. Televizyon karşısında uyurken uyandırılırsa sabaha kadar uykusu kaçıyor bunun. Biliyordum ama kumandaya uzanmam şarttı. Pişmanım.

Oturduk. Kiraz yedik. ‘Parmak İzi’ diye bir sabaha karşı programını seyrettik. Gerçek törkiş cinayetlerin canlandırmalı hikayeleri. Cinayetleri işleyenler de, rastgele değilse kurbanlar da süper şaptiler. Yani. Kızın biri manitasına kendi evlerini soydurup annesini öldürtüp altınlarını çalıp manitayla beraber İstanbul’a kaçmayı planlıyor. Yahu bu durumda ilk şüpheli kim olur? Anne ölmüş. Altınlar yok. Kız manitayla kayıp. Hayır, kaybolup yurtdışına falan kaçıyor da değiller. İstanbul’a gidiyorlar. Hiç polisin aklına gelir mi kızdan şüphelenmek? Yok canııııım. Hani gönül isterdi ki bir Law & Order, bir CSI kompleksitisinde ilerlesin de bir haz versin. Şapti gibi de yakalanıyorlar anında. Özlem’le sabaha kadar oturup izlediğimiz bu ilkel cinayetlerin kurgularını geliştirerek ‘perfect murder’ haline getirdik, rahatladık.


Şövalye köşeyi döner dönmez özüme döndüğümü söyledi. Özüm, pansiyonda bir koltuğa konuşlanıp sabaha kadar oturup birbirinden alakasız muhabbetler üretmek yani. Konuştukça azalır acılar.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Shakira kemerini anladik (gobek atmak icin, tamam) da pompali silahin fonksiyonu ne cozemedim ben.

Bekleyin anacim. Ben gelince de uyumak yok. Ben de jetlag jetlag gobek atar uyandiririm geceleri..

P.S. Bugun itibariyle sertifikali dalgic oldum. Ne alaka bilmiyorum ama, cok mutluyum, o yuzden anons etmek istedim!!

Adsız dedi ki...

aaa... aferin rushenim. bodrum'da dalarsin nartik.

pompali silahin bi fonskiyonu yok; bunlar cesitli tematik toplantilarda calisanlari eglendirip motive edelim trip aletleri.

asil bomba bir muhabbet var ki evler basina.

hafiyecan sen asil onu yaz. 13 nisan 1976 diyorum, baska da bisey demiyorum. annarsin ya:)


özlem

Adsız dedi ki...

Pek guzel ayol... Uykusuz her gece durumlari. Klasik tum Pazar uyumussunuzdur artik. :) Wallahi Sovalye hakli. Is Pansiyon-Hafiye becoming the power couple of the year? Scandalous!

Biz de Banu'ya Cuma aksami farewell dinner yaptik. Of anam of farewell yapmaktan daral geldi. Once Sheila gitti, simdi de Banu. Neyse ki Alex geldi 2 ayligina, benim TR yolculuguna kadar summer kanka, iyi olacak...

Cok optum, iyi haftalar,

-Moguz Yangin