Perşembe, Ekim 19, 2023

İş Nasıl Bulunur?

Ojun tüm iş bilmezliğine rağmen bir asker edasıyla ofisi yönetmeye başladığında zaten her şeyin boku çıkmıştı. Kalkıp gitmem gerekiyordu. Neden gitmedim?

İki şeyden ötürü.

Birincisi Serkan diyordu ki sallamayın bunları. Mandıra filozofuna bağlayın. Bakın ben öyle yaptım. N'aparlarsa yapsınlar. Bize ne. Geliyorum gidiyorum, maaşımı alıyorum. Hayatımın şu aşamasında iş ara bul, uğraş, hiç takatim yok, dedi. 


Ulan doğru söylüyor galiba, oluyordum. Aklımı karıştırıyordu. Yani emekliliğini eyt'den de olsa almış, okeye dönen bir insan olarak evime yakın işe gidip geliyordum işte. Mesaisi yoktu. Saçma bir yerdi ama neresi saçma değildi ki?


Bir de Ojun çok abarttığında ona hötlüyordum. Ben hötleyince geri basıyordu. 


İkinci sebep de işe başladıktan kısa süre sonra headhunterlar tarafından çılgınca aranmam sorulmam idi.


Haftada en az birkaç kez headhunterlar tarafından aranan Şövalye'nin ünlü sözü 'iş işte bulunur'dur. Headhunterlar bir iş yerinde on yıldır duran insanı aramazlarmış. Birkaç senedir işsiz insanı da aramazlarmış. Ha bire iş değiştirip duran insanı ararlamış - ki doldurmaya çalıştıkları pozisyona kişinin nazlanmadan hoppadanak zıplaması kolay olsun. Aynı yerde çok uzun çalışan da uzundur çalışmayan da paslanmış olabilirmiş. Ben de şimdi on beş sene durduğum yerden çıkmış, birkaç senelik işsizlik dönemini de atlattığım için headhunterları peşime düşürebilirmişim yani. İlla ki aralarından birini beğenir, oraya atlarmışım diye K0relileri biraz daha idare etme kafasına girmiştim. 


Ama bu iki sebep de aradan zaman geçince çöp oldu.



Cuma, Ekim 06, 2023

Korelilerle Çalışmak 2

Ojun ofisin başkanı olduktan sonra eski yönetim ne yaptıysa tersini yapmaya başlayarak her şeyi değiştirdi. Takip edilen projeleri değiştirdi önce. Sadece belli projelere fokuslanma gibi bir dahiyane fikirle her projeyi eledik. 


İyi de .. fokuslandığımız projeler pek dandik. O ülkelerdeki projeler öyle bugün yarın çıkacak demekle çıkmıyor. Ha bire ertelenir, revize edilir. Bir projenin hayata geçmesi on seneyi bulabilir. O yüzden çok fazla projeyle aynı anda ilgilenmek lazımdır bizim işlerde. 


Bunu Ojun bilmiyor, yurtdışında pek iş almamış olan Kore merkez de muhtemelen bilmiyordu ne yazık ki. Ben tabii ki söyledim ama ben kim oluyordum ki. Ne Ojun ne diğer Koreliler kendi kararlarını almıyordu. Müdürleri ne derse oydu. Altlarındaki, yanlarındaki ne derse desinler, hiçbir şey fark etmiyordu. Herkes bir üstünün lafından bir santim çıkmadığı gibi, 'acaba şöyle yapsak nasıl olur' gibi lafı geliştirmeyi, yönetimle fikir tartıştırmayı, farklı açıdan da bakmayı ve baktırmayı düşünmüyordu bile. 


Kore merkezde kim var, ne yaparlar, nasıl bir yapılanmaları var, onu da bilmiyordum. Kimse de anlatmadı. Sadece Korece konuştukları toplantılara yabancıların girmesi yasaktı. Onların düzeninin bir uzantısı olarak Ojun ne derse harfiyen yerine getirmem gerekiyordu. Ojun'un ne kadar iş bilmez olduğunun veya konuyla alakası olmamasının bir önemi yoktu. Ne dersen de, Ojun günün sonunda kendi dediklerini tutturuyordu.


Biz de Serkan'la ben başbaşa kalmış, birbirimizi teselli ediyorduk 


Bütün bunları background olsun diye hızlıca yazıyorum. Olayların kendisi çok daha heyecanlı..



Perşembe, Ekim 05, 2023

Korelilerle Çalışmak 1

Size Korelilerle çalışmaya başladığımı söylememişlerdir. Öyle oldu. Ama siz sakın dizilerindeki filmlerindeki tatlışlıklara aldanıp Korelilerle çalışmayın.

Bir süredir Korelilerle çalışıyorum. Yirmi sene günde üçer saatten direksiyon sallamaktan bitap düşmüş bir bünyeye işe yürüyerek gidip gelme gibi bir avantajı vardı bu firmanın. Uzun zamandır kurumsal hayata ara vermiştim. Evde sıkılıyordum. Biraz insana karışmak fena olmazdı. Geri dönmek için bu yaşta fazla da bir seçeneğim yoktu.

Bir kere işe alım sürecinden başladı tuhaflıklar. Tam dört ay sürdü mülakatlar. 13 mülakat yapmışım toplam. En elemanından en kodamanına kadar görüşmediğim kimse kalmadı şirkette. Bu mülakatları da art arda yapmadım elbette. Dedim ya, dört ay sürdü. 

Bu kadar görüşmeye, bu kadar karşı tarafın 'düşünmesine' ben sandım ki beni globale başkan falan yapacaklar. 

Yok ama hepi topu minik lokal ofislerinde bir müdür olacaktım. 


İşe başlamam da tuhaftı. Yarısı Koreli, 20 kişi kadardık ofiste. Ofise başladığım hafta biri ameliyat oldu, gitti. Türk grup benle merhabalaşmadı bile. Biri istifa etti, gitti. Türk grubun yönetimle dertleri olduğunu anladım. Kimseyle mecbur olmadıkça konuşmuyorlardı. 

Ortamdaki tek kadın bendim. Kimseler de benle konuşmuyordu. Zamanla birbirimize alışınca açılırız dedim, dayandım. Biri Koreli (Ojun) diğeri Türk (Serkan) iki elemanım vardı ekipte. Serkan da sağır dilsiz gibi bir oğlandı. Ofiste çıt çıkmıyordu. 

Aradan bir ay geçti, geçmedi; Kore'deki genel merkezden bir kodaman, Munhi, geldi. Ben ve iki ekip elemanım dışındaki herkesi işten kovdu, benim Koreli elemanım Ojun'u ofisin başkanı ilan etti, gitti. 

Özetle kimsenin kimseyle konuşmadığı ofisten işe başladığım ay herkes kovulmuş, elemanım da müdürüm olmuştu. 

Nefis bir başlangıç yapmıştık.