Cuma, Temmuz 06, 2012

Ne Cesaret

Hamileliğimi duyanların genelde aşağıdaki şekillerde tepkileri oluyor:

Ne cesaret valla: Bu gruptakilerin çoğu ilk çocuktan sonra hayatlarının geçirdiği evrimden gözü korkmuş olanlar. Bir kısmı ise çocuk sahibi bile değil ama çocuğu maddi ve manevi anlamda büyük yük olarak görürler ve bu yüke bile bile ikinci kez girmeyi anlayamazlar.

Bizim gibilerin üremesi lazım: Bunlar ulusalcı beyaz Türkler – ki etrafımda çoklar. Herşeyi ‘bizler ve ötekiler’ olarak değerlendirdikleri için çocuk olayına da nefer sayısı gözüyle bakabiliyorlar. İşin komiği, bu grup benim hala bir liboş olduğumu anlayamadı gitti. Sizce ben çocuğumu ötekilere karşı bizler bilinciyle yetiştirecek miyim? Yani çocuk yaşadığı çevrelerden etkilenip icabı bizci-onlarcı olabilir, n’apiym ama ben her fırsatta kulağına liboşluğu üflerim. Tutar, tutmaz, o ayrı.

Hem ben Tayyip’in sevgili kulu (!) olmalıyım. Çatır çatır doğurmaya kalkıyorum. Şövalye beşinciyi bile istediğinden belki biraz hedef küçültüp üçüncüyü bile yapabiliriz. Sonra normal doğum da yaptım ya, cinayet işlemedim. Ötekilerin bütün rozetler bana takılmalı o yüzden.

Ne iyi yaptın: Beş yıllık yorgunlukta tek çocuk yerine iki çocuk ortaya çıkabileceği hesabını yapan verimlilik yanlıları. Yaş farkları az iki çocukla ‘rahata alışmadan’ yorulmaya devam etme potansiyelini yüksek görüyorlar. Bir tanesi, “Boğazına kadar mokun içindeydin zaten. Bu dipten çıkmadan ikincinin gelmesi en ideali” diye yorumlamıştı durumumu. Çocuk üç yaşına gelince rahata varılıyor ve ikinci kez aynı hengameye girmeye tırsılıyormuş.

Bir de gizli tepkiler var ki onları ben duymuyor ama seziyorum. Bu tepkilerin başını doğurmakta ne var, bakmak zor çekiyor. Kendin bakmadıktan sonra on çocuk gene yapılır, ne var. Doğurması kolay, bakması zor. Zaten benimkilere bakıcısı bakıyor olacak, ben bakmadıktan sonra niye doğururmuşum ki?

Benim hamileliğime verdiğim tepki en çok 'ne cesaret' kategorisine uyuyor. Önce şaşırdım, sonra korktum. Ben hayatta hiçbir şeyi planlamadan yapmadım. Bu bebeği de istedim ama planlamadım. O yüzden birkaç aydır deli gibi iki çocuklu hayat hakkında sorular soruyorum, okuyorum. Anladım ki ne ideal çocuk sayısı ne ideal yaş aralığı diye bir şey var. Her durumun artısı da eksisi de var. Her şey de duruma göre iyi ya da kötü. O durumları da kestiremeyeceğime göre, olmuşu da olmamışa çeviremeyeceğime göre koyverdim gitti şimdilik. Okuyup dinleyip değil, yaşayıp göreceğiz artık.

Planters bir kız bebek. Kız olduğunu duyunca inanılmaz sevindim. Cinsiyeti fark etmez diyordum hakkaten ama kız olduğunu duyunca niye bu kadar sevindiğimi ben de hala anlamıyorum. Değişiklik olmasından daha fazla bir şeyden kaynaklanmalı bu sevinç. Ben değişiklik seven bir tip değilim ki.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle tebrikler. Benim 2.5 yaşında bir kızım var, bebeğinizin kız olması harika. Kim ne derse desin, kızlar daha keyifli. Ben de ne cesaret diyenlerdenim:) İkinci bir çocuğu hayal bile edemiyorum. Üstelik benimkisi çok sakin, çok kolay bir çocuk. Evde ikinci bir bebek, herşeye en baştan başlamak, bütün o lohusalık sıkıntıları, üstelik bir numara ful ilgi beklerken. İmkansız. Belki 2-3 sene içinde o travmalar biraz unutulunca. O da düşük ihtimal. Yine de cesaret edebilenlere respect:) Tekrar tebrikler:)

dü. dedi ki...

hayatın boyunca hangi erkeğe kafanı taktın, en komplike erkeği çözmen kaç saatini aldı, hangi erkekle yıllarca konuştun da yine de sıkılmadın, kaç erkek içindeki anaç/şefkatli tavuğu hortlatmayı başardı, çevrende kaç erkek gördün yaşlı ebeveynine senin istediğin tatta sahip çıkan? yanıtı kendinde gizli bi sayfa soru daha sıralayabilirim sana.

sen hafiyesin, hafizanımsın, hafinazsın, aslan terbiyecisisin, baş öğretmensin, analiz felçlisin. hayatına damardan giren 2 erkeğe rağmen (totomun şövalyesi:P ile kuduruk jelibon) yamacımı terk etmeyensin. seni ancak akıllı bi kız çocuğu keser:)