Perşembe, Ağustos 02, 2007

Meet the Parents

Hepiniz Adana'da olan bitenleri merak ediyor, biliyorum. Şimdi şöyle:
Şövalye tembellikten ne saçlarını kestirdi ne de Bebek'e inip yarım kilo badem ezmesi yaptırdı. Yerine Levent Çarşı'daki Hacı Bozan Oğulları'ndan bir kutu madlen çikolata aldı böyle janjan bir kutu ki rengini ancak 45 dakikada seçebildi. Bebek'e inse daha kısa sürerdi. Bebek'e inemediği bir yana, hediyesinde bir 'İstanbul dokunuşu' yaratamamış olmanın verdiği eziklikten de geçememiş. Hesabı öderken adama 'Sizin Adana'da şubeniz var mı?' diye sordu. Adamdan 'yok' yanıtını alınca pek sevindi Hacı Bozan Oğulları armalı kağıt torbayı teslim alırken. Ama sonunda ne oldu??? Cuma akşamı apar topar uçağa giderken zaten Bozan Oğulları'nı arabada unuttuk. Şövalye Adana'ya eli boş ve saç traşı çoktaaan gelmiş olarak geldi yani.


Şimdi farkediyorum ki evveliyatını anlatmadan 'meet the parents' kısmını yazması zor. Bundan aylaaar evvel Şövalye'nin annaanesiyle tanıştığımda annaane babamın ne işle meşgul olduğunu sormuştu. Ben de çiftçi, demiştim. Şövalye öksürerek araya girmişti. Yok, yani annaane, babası öğretmenmiş, emekli olmuş, demişti. Adana'da çiftçi olmak daha havalıdır oysa ki öğretmen olmaktan. Yani bu 'toprak sahibi', yani 'ağa' familyasından olduğunuza işarettir ve de iyi bir şeydir oysa. Neyse işte, Şövalye bizimkileri 'köylü' sanıyor olmalı -ki öyleler- ama buradaki köylülükten ayrı bir sınıf kastediliyor. Neyse işte o. Anladınız siz onu. (Eminim şu anda Şövalye bu yazdıklarıma kıl oluyor zira bu tezimi devamlı reddetmekte) Ben de Şövalye'ye verdim gazı devamlı. Yok bana düğünde ağırlığımca altın takmalısınız, yok ilk yamuğunda aşiret salarım peşinize Conolar vurur sizi topuktan falan da filan.

Neyse işte, babam karşıladı havaalanında bizi kamyonetiyle karşıladı. Doğru yazlığa gittik. Sanıyordum ki orası serin olur. Hep serin olurdu dağ-deniz arası rüzgarlardan ama haftasonu tam bir fırın havası hakimdi. Devamlı piştik. Babam gider gitmez kamyonetin arkasındaki meyve kasalarını Şövalye'ye taşıttı eve kadar. İçli köfteler ve dolmalardan sonra babam terastaki koltukta uyuyakaldı. Ne sordu ne de merak etti. Bize iki ayrı tek kişil yatağın olduğu aynı odayı hazırlamış annem. Rahatlardı. Biraz fazla rahatlardı hatta. Birkaç saatliğine bir evsahibi resmiyeti yaptılar yapmadılar derken babam evde donla, annem gecelikle dolaşmaya başladı.
Akşamüstü Narlıkuyu'ya gidip Şövalye'ye Cennet- Cehennem'i gösterdik. Rakı-balık yaptık. Babam iki kadeh içince konuştu da konuştu. Çukurova dünyanın en güzel yeri, dünyanın ilk ticaret odası burada kuruldu, dünyanın en lezzetli inciri, üzümü, karpuzu, kavunu, zırtı pırtı burda yetişir. Bu topraklar çok kahraman yetiştirmiştir. Bu topraklaaaar'la başlayan övünç nidaları. Bir memleket fanatizmi, sormayın gitsin.


Ertesi sabah nihayet babam sordu biraz işte. Ne düşünüyorsunuz, ne zaman evleniceksiniz gibisinden. O sormasa bizimkinden çıt çıkmazdı. İyi oldu fakat Şövalye yine müthiş çalımlarıyla top çevirdi. Önce bir Şövalyegiller Eylül-Ekim gibi yazlıktan dönsün de Hafiyegiller'i ziyarete gelsinler de o zaman konuşulsun da falan da filan. Biz istiyorduk ki gidelim yurtdışında evlenelim. Düğün dernek olmasın. Ben mutlu düğün görmedim hiç. Uğraşamam öyle davetiyedir, listedir, gelin başıdır, 8:30'da nikah, 9-11 arası da davetlileri öpmedir, falanca teyzeyi öpmeyi atladın diye alınılmadır. Şövalye zaten oralı diil. İyi bir ortak fikir gibi durmasına rağmen yine çalımlar geldi. Annaanesi mürüvvet görmek için yaşıyormuş da düğün olurmuş belki de. Hem belki bizimkiler de istermiş. Sorsan evet, isterler ama bir cinnetin üstüne bir hafta küsmeyle onlar yola gelir. Şimdiye kadar Hafiyegiller'in karar alma mekanizması hep böyle işledi. Bu muğlak Şövalye tam bir Terazi burcu insanı. Beş gezegeni birden Terazi'de hem de. Double, triple, quadruple diil, pentuple Terazi. Tam bir kararsızlık ve top çevirme ustası. Millet de sorup durmakta hala 'ne zaman evleniyorsunuz?' diye. Ben olacağı söyliyim. Gidip takviminde bir günü işaretliycem. Şövalye'ye de diycem ki, ben gelinliği aldım, gidiyorum. Sen ister geeeel, ister gelme.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Kivrak Sovalye bu isi de kivirdi yani. Yuh be Sovalye benden dansoz ciktin. Neyse, en azindan bir Tarsus gordun.
Yedin mi sikma-ayran?

Adsız dedi ki...

onur'du tabii ki

Adsız dedi ki...

Iyi de yapmissin reminder yollayarak. Bizim yoldan cikan ne isler karistiriyormus meger:) Allah tamamina erdirsin diyorum...

Ama benim bildigim nisan filan oldu mu es dost toplanir bir yerde, yedirilir icirilir...Hatta badem ezmesi bile sunulurdu galiba:)

Adsız dedi ki...

Anacim, cok komik yahu... Annem gecelik, babam don olayinda KOPTUM! Babanin Cukurova sozleri de super. Ah ah, dolmalar, icli kofteler. Gelmeme az kaldi, ben de yiyecegim dedim. :) Sevgiler, selamlar,

-Moguz Yangin

Adsız dedi ki...

Israrla buyutucen sen bizim bizdik'i :) Kahvaltida ciger istiycek sonra, sehirde de bulamiycan.
Ya ben de Adana'da dugun istiyorum. Bak simdiden soyluyorum, Adana'da olursa 50g, sehirde olursa tam, Prag'da olursa badem ezmesi, 200g.

Adsız dedi ki...

cok tuhaf, durup dururken su sovalye denen adami kiskandim.

Adsız dedi ki...

Ben diyorum dugun DC'de olsun, soyle Monument ve Beyaz Saray manzarali.. Ben de hostess olayim. Bizim apartmanin Club Room'unda parti verelim.