Cuma, Şubat 08, 2008

Hastayız Biz

“15’er dakika sürecek”, dedi hemşire iki şişe serumu getirirken. Biri antibiyotik diğeri ateş düşürücüymüş. “Siz şöyle uzanın”
Kolumu sıyırdım. Avucumu sıktım. Hemşire dirseğimin içinde iğneyi batıracak damar ararken Şövalye’nin suratı kireç oldu ve fena oluyorum diyerek kaçtı gitti.
Florence Nightingale’deki acil serviste yüksek ateşle pişerken kolumdaki serumla tek başıma yatakaldım.
Sabahtan beri Şövalye’nin işten çıkıp beni doktora götürmesini de burada tek başıma kalayım diye mi beklemiştim? Yanımda geldi getirdi ya buraya kadar. Koca mı, koca işte. Buna da şükür.

İlk serum 15 dakika sürmedi. Şapşi hemşire damarıma inen borunun birine sekiz çizdirmiş. Sıkışan borudan sıvı geçemeyip sıkışıyordu. Yattığım yerden kalkıp durumu düzeltememek de sinirlerimi bozdu.
Ya neden herkesin her işinin sadece arızalı tarafını görüyor bu gözler? Hay allahım.
Vakit de geçmez böyle. Damlayamayan bir serum. Öksürüklü ciğerler. Ağır grip. Yüksek ateş. Kayıp koca.
Ha gayret telefonuma uzanıp Düella'yı aradım.
O da pek kocakafa bu aralar. İşyerinde sabahlıyor. Son durumumu anlattım ona.
Tek başına acilden ben arıyorum onu. O beni aramıyor.
Gönlünü gün edeni sevmez sevda ister hep onu üzeni.
Ben onu merak ediyorum. O beni etmiyor.
Şövalye’yi çekiştirdim ona. Klasik.
Dedim yarın bir gün doğurursam sen gel benle doğum odasına. Bizimki bir iğneye fena oluyorsa doğum görse kendisi hastanelik olur kesin.
Doğumu bırakır onunla ilgileniriz artık.
Tamam, dedi o da. Sever öyle kan görsün, acı görsün.

Sonra Şövalye geldi. Biraz hava almış, kendine gelmiş.
Çikolata da almış. Doktora çaktırmadan bana yedirme tribinde. Yasak falan değil de sanki yasak bir iş yapıyormuşuz gibi çaktırmıyoruz. Bu da bizim eğlencemiz işte. Evcilik oynar gibi.
Zaten hastayken kilo alan tek insan olarak tarihe geçicem.
Moralim düzelsin diye adam dayadı muzlu rulo, dayadı börek çörek.
Ben diyorum sebze çorbası, o diyor boşver.

Eve geldik. Ben düzeldim. Şövalye hastalandı.
Bu hafta evde nöbetleşe işe gidemeyip nöbet tuttuk.
Yalnız Şövalye hastayken çok isyankar çıktı. Su içmiyor, terleyince üzerini değiştirmiyor.
Ateşi de çok çıktı. Damarını delecekler diye korkusundan doktora da gitmedi.
Siberkondriyakım ya, internetten baktım. Ateş düşürmek için soğuk kompres yapmak işe yararmış. Kafasına, ensesine buzlu torbalar tuttum.
Bağırdı, çağırdı. Her seferinde annesini aramakla tehdit ettim. Sustu.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ikinize de gecmis olsun. Aman iyi bakin birbirinize, dedim! :) Dun IM'de iyi idin, gecti demek ki hastaliklar...

Neyse canim, yazilarini bekliyoruz. Besitos,

-Cozie Ozzie