Pazar, Temmuz 05, 2009

Montreal'de Babalar Günü

Sokaktan gümbür gümbür müzik seslerini fışkırdığı bir şehir çıktı burası. Şurda üç beş gün güneş yüzü görüyor sabiler, o üç beş günde de sokaklarını partiye çevirmeye kasmışlar. Festivallerin birkaçı bir arada çıkıyor. Rock festivalinden moda festivaline, Mini Cooper'ların 50. yılı partisinden Budweiser partisine adım başı bir kutlama bir coşku. O adımların hepsi de aynı cadde üzerinde. Yürü yürü oradan da bay geldi. 

Caddeyi kesen bir sokağa bir podyum döşemişler. Birtakım modacıların defileleri oluyordu. Manken oğlanlar zenci dansçı erkek donları üzerine giydikler gömleklerle havalı ve seksi yürüyorlardı podyumda. Yanımdaki üç beş 15'lik kızın manken oğlanlardan özellikle bir tanesi geçerken çılgınca bağırmasından o abinin en popüler olduğuna kanaat getirdim. 

Benim patron yurtdışında bizi suşiye boğar. Yine yeniden suşi yiyorduk son akşam. Telefonuma bir mesaj geldi. Numara belli değil. Uzun soluklu yabancı bir numara. "Babamızı kaybettik". 

Telefon biraz elimde durur gibi yaptı. Sonra kolumla beraber yere düştü. 
Işık hızıyla parçaları birleştiriyordum: 

Kardeşim Lüksemburg'da artık. Ha bire değişen telefon numaraları var. Lüksemburg'dan Kanada'daki Türk telefonuma böyle tuhaf bir numara düşüyor olmalı. Neden mesaj atsın ki? Neden aramıyor ki? Babamın bir şeyi yoktu. Kalp krizi geçirmiş olmalı. Bu gece gidebilir miyim ki? Atlantik ötesine uçulmaz bu saatte. 

Bi dakka yahu, bu mesaj +44'le başlıyor. İngiltere numarası. Alex beni aradığında da Kanada numarası olmasına rağmen +44 diye çıkmıştı. Hatırlıyor musun? Evet, evet. Ama onun babası neden kaybolsun ki? Tamam, kanserdi ama erken teşhisti ve daha çok yeniydi. Sonu kaçınılmasa bile birkaç yılı var dememiş miydik? Hem daha iki gün önce güle oynaya Alex'le konuşmamış mıydı telefonda? Yatmıyordu. İleri safha falan değildi. 

Titreyerek geri aradım numarayı. Alex bir doğumgünü partisinin orta yerinde kitlenmişti. Abisinin mesajını bana forwardlamıştı. Ne yapacağını, ne diyeceğini, neden olduğunu, hiçbir şeyi bilmiyordu. Babalardan binlerce mil uzakta bir babalar günüydü. Ben de söylenecek kelimeleri bilmiyordum. 

Hiç yorum yok: