Perşembe, Kasım 26, 2009

Türk Dilinin Vedası

Türkiye’de bayram, Amerika’da bayram. Süper denk geldi. Şükran Günü’nde gravy soslu hindimi, tatlı patatesimi, cevizli turtamı, kızılcık sosumu, çeşitli ekmek topçuklarını yiyeceğim diye nasıl sevindim, anlatamam. Önden iki kilo verdim de gittim. Bünyede yer açaraktan.

DC’de gay adamların evinde Şükran Günü bir başka güzel geçmekte. Sofranın düzeni, sunumu yıkılır bir kere. Hepsi birer mutfak perisidirler. Mutfakların hepsi son modeldir. Evlerin hepsi de stil sahibidir. Bayramlardaki mecbur aile kavuşmalarındaki dramalar yoktur burada. Yerine müzik, dans ve muhabbet vardır. Bir çoğu ailesinden fiziksel ya da duygusal olarak uzak olduğundan arkadaşlar aile olmuştur. Bizi de kattılar aralarına sağ olsunlar. Dag’ın evine misafir olduk.

Yemeğin bir yerinde fırından taze çıkmış ekmeği ağzına atan Amanda bana ekmek çok iyi yaa, dedi. Yanımda oturan Cerom gülmeye başladı. Ne olduğunu anlamadım. Gülmekten boğazına takılan yemeği çıkarmak için sırtına iki kez helal diye vurdum. Kendine gelince söyledi.

"Türkçe nasıl bir dil yahu? Bebek konuşması gibi", dedi.
Aek-mac-chok-eee-yaa diyerek Amanda’nın ‘ekmek çok iyi yaa’sını tekrar etti.
Bizi de gülme tuttu bu sefer.

Alex de atladı. "Evet, evet. Turkish sounds like baby talk", dedi.
"Huh-dee-by-by var bir de", dedi
Hadi, bay bay yani.
Buna koptuk.

Dan, "Hadi bay bay, ne demek?" diye sordu.
Good-bye demek, dedik.
"Peki goo-lay-goo-lay ne demek, o zaman?" dedi.
Güle güle. O da good-bye dedik.


Bir dilde kaç tane good-bye olabilir yahu, diye sordular.
Vay canına diyip saymaya başladık.
Hoşçakal, allahaısmarladık, güle güle, bay bay, ...

Alex, "Yeterin", dedi. "Sonsuza kadar hoşçakal diye bir kelime yok mu? Bir seferde bu vedalaşma işkencesi bitsin diye".
Bir sessizlik oldu.
Ruş, ‘elveda’ dedi.
Gülmekten artık geberdik.


Alex, "Bu çok dramatik oldu", dedi. "Bu, dramatik bir kelime midir?"
Sonsuza dek vedalaşmanın fonetiği de yoğun tabii.
Ruş özellikle hissiyatlı söylemedi ama kelime ağızdan öyle çıkıyor hakkaten. Dram yüklü.
Bu da İngilizce karşılığı olmayan bir kelime.
Dramaların topu birden bizim dilde. Somut, net, katı, gerçek pek bir şey yok Allah için.

O günden beri etrafımı dinler oldum. Amma çok ‘hadi baybay’ diyoruz, farkında mısınız?

Her duyduğumda da Alex’in oyuncaklı Amerikan aksanlı huh-dee-by-by’ı geliyor aklıma.

Gülüyorum.

Hadi bay bay.

3 yorum:

gezicini dedi ki...

yedikleriniz pek güzelmiş. biz burada kurban etine talim ettik. eh buna da şükür.
not. gizli bir hayranınız :-)
sevgiler
gorki

huysuz dedi ki...

ne güzeldir o stil sahibi gay arkadaş olayı.
ben de istiyorum.

R.I.D. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.