Çarşamba, Mart 16, 2011

Hafiye Hanım'ın Kaybolan Gündüz Düşleri

Blogumu takip edip de beni seyrek görenler beni gördüklerinde şaşırıyorlar. “A çok iyisiiin. İyi gördüm seni” duyduğum en fiks yorumlar. E iyiyim, tabi. Niye bu kadar şaşırdınız?

Hani yazıyormuşum ya böyle ‘Genç Werther’in acıları’ model. Beni mahfolmuş, bitmiş sanıyorlar. Hatta beni dışarda bile gördüklerine şaşırıyorlar. Tamam, eskisinden daha az dışardayım ama ölmedim yahu. Yazdım öyle şeyler, evet. Daha da yazarım hatta. Ben retrospektif olarak sinirleniyorum, geriye dönük acıklanıyorum. Geçmişe sünger çekerim çekmesine. Sildim mi bir kalemde. Fakat üzerine düşünmekten beni kimse alıkoyamaz. Taş yerinde ağırdı. Yaşadıklarım o zaman zordu. Şimdi ya işler kolayladı ya uykumu alır oldum da bir kendime geldim ya da kısacası alıştım.

Hala alışamadığım şeyler var. Mesela eskiden bazen kendimi dağ başında bir kulübeye kapatmış kitaplar okur, yazılar yazdığıma dair gündüz düşleri kurardım. Geçin müzik kulağını, enstrüman çalıp şarkı söylemeyi, müzik bile dinlemememe rağmen belki bir rock star olacaktım. Turnelere çıkıp konserler verecektim. Orta yaşa gelip bunlara hiç yeltenmemiş olabilirim. Geç kalmış da. Ama öyle düşlerdim ve bunlar hoşuma giderdi. Zaten kıt ve gerçekçi hayallerimle yeterince sıkıcıydım. Üç dakikalık afyonlarımı da yitirdim. Artık bir iki kare resim bile gelemiyor gözümün önüne. Annesin sen, diyorum. Bunları unut artık. İnziva da olamaz turne de. Yerine rüyalarımda çocuğumu elimden düşürmüş, denizde boğulmuş, trafik kazasında ölmüş falan görüyorum. En iyi ihtimalle şizofren olmuş, uyuşturucu kullanmış, serseri olmuş görüyorum.

Bunlar da geçerse daha da iyi görünebilirim belki.

Hiç yorum yok: