Perşembe, Nisan 07, 2011

Bir Çocuk Hiç Çocuk

Parkta tanıştığım yaşlı teyze Jelibon’u sevdi, oksadı. Sonra döndü bana ‘bir çocuk hiç çocuktur, evladım’ dedi. Bu cümleyi duymayalı çok olmuştu. Çok evvel bu önermeyi duyduğumda küçüktüm. Kardeşim benden 9 yaş küçük olduğundan uzun süre ailenin tek çocuğuydum. Bizimkilerin çocuğu olmuyordu. Annem tedaviler oluyordu, çok istiyordu ikinci bebeğini ama o zaman fertilite tedavileri şimdikinden çok geriydi. Tedaviler de limitliydi. Sağda solda anneme hep ‘bir çocuk hiç çocuk’ dendiğini duyardım. Allah’ın bana uzun ömür vermesi dileğiyle annemin cevabı takip ederdi bu lafları. Ama o zamanlar kafa yormamışım demek ki. Şimdi bir ‘hiç’ uğruna yaşanmamalıydı bunca anksiyetem, angstım ve evdeki kaosum.

Teyzenin kast ettiği şey kendi üç çocuğunu doğurduğu 50’li yıllarda Türkiye nüfusunun hızlı artışına gaz veren propaganda cümlesi de olabilirdi. Zamanın yüksek bebek/çocuk ölümleriyle de.

Bir çocuk hiç çocuk. İki çocuk az çocuk. Üç çocuk karar. Dört çocuk zarar. Şeklinde de devam eden bir tekerleme olmuş.

1960 yılında Türkiye’de doğan her dört çocuktan biri 5 yaşına gelmeden ölüyormuş. ‘Beş Yaş Altı Ölüm Hızı -Under 5 Mortality Rate (U5MR)’ denilen bir nüfus istatistiği 5 yaş altı ölüm oranlarını veriyor. Bu istatistik, aynı zamanda bir gelişmişlik de göstergesi. Daha eski günlere dair güvenilir bir istatistiğe ulaşamadım. Ulaşsaydım daha yüksek bir rakam çıkardı muhtemelen. Çocukların yüksek ölüm hızı yüzünden sahip olunan çocuk sayısından hep bir (1) çıkarılırmış.

Zamanla artan hijyen ve sağlık servisine erişim sayesinde bugün U5MR 2,5% seviyesinde. Marmara Bölgesinde ise %1. Bunun da çoğunu sakat ve hastalıklı doğan bebeklerin uzayamayan hayatı oluşturuyor. Yani Allah kazadan beladan korusun ve sağlık versin ama bir çocuğunuzun hiç olma ihtimali artık çok düşük. Dolayısıyla yedekleme ihtiyacından kaynaklanan çoğalmaya gerek kalmamıştır, diyebiliriz.

Parktaki teyze üç çocuğuyla önce gurur duydu. En büyük kızı 55 yaşındaydı. Kardiyoloji profesörüydü. Ortanca oğlu 53 yaşında avukattı. Küçük oğlu da 50 yaşındaydı ve İsviçre’de hukuk profesörüydü. Gurur tablosunu anlatmayı bitirince yerinmeye başladı. İlk iki çocuğu hiç evlenmemiş. Sonuncusu da yaşıtı bir kadınla henüz evlenmiş. Torun sahibi olamamış ve muhtemelen de hiçbir zaman olamayacaktı. Bu duruma çok üzülüyordu. Annelik böyle bir şeydi. Gurur ve üzüntü. Endişe ve sevinç bir arada. Bir tepeye çıkartan bir yere vuran bir şey.

Torun sahibi olmanın çocuk sahibi olmaktan daha güzel bir şey olduğunu sanıyorum. Çocukluğum boyunca beni dayak arsızı yapan sinirli annem adeta sihirli bir anneanne şimdilerde. Mutluluktan ayakları yerden kesilmiş. Jelibon huysuzluktan çatlasa da başında saç bırakmasa da annem bir öfori içinde onun her istediğini yerine getiriyor. Sabahın 5’inde onunla oyunlar oynuyor. Anne Şövalye de ondan farksız. Jelibon’a bakarken gözleri doluyor. Üstelik onun iki torunu daha var. Birinden diğerine koşarak günlerini geçiriyor.

Yaş alıp da emekli olunca, dünyayla alacak vereceğinin kalmadığında bebek denen şey keyifli olabilir hakkaten. Zaten uykuların azalmış ve zaten evde vakit geçiriyorsun çoğunlukla. Yapman gereken şeylerin azlığı ve eğlencenin domestikleşmesi bebeği ayak bağı yapmıyor. Tersine, günün anlam ve önemi yapıyor. İşin gerçeğini bilemem. O da ebeveynlik gibi tecrübe edilmeden gerçeğini bilemeyeceğiniz bir şey olmalı. Ben sadece tahmin ediyorum.

Hal böyleyken bir dünya torunum olsun istiyorum. Ama çok torun ihtimalini kuvvetlendirmek için çok çocuk yapmak lazım. Buna da hiç mecalim yok. Ya da Jelibon’un beynini doğum kontrolsüzlüğü konusunda yıkayıp onu erkenden evlendirip en az beş torun yaptırtmak gerek. Şövalye de çocuk sahibi olmadan torun sahibi olmak istiyor. Jelibon’un şapti olduğunu ve bu şaptilikle evlenemeyeceğini düşünüyor. Ne yapsak bilemiyoruz.


Notlar :
1. Çocuk sahibi olmak torun sahipliğinin garantisi değil elbette. Parktaki teyzenin üç çocuğu olmasına rağmen torunu yok. Bu da pek mümkün. Sadece ihtimallerden bahsediyorum. Her çocukla torun ihtimaline daha yakınsınız.

2. Çocuk yapmak için evlenmek gerekmiyor, biliyorum ama Jelibon evlilik içi bir çocuk yaparsa resmiyet kazanmış babaanne kimliğimle torunuma daha fazla erişimim olur düşüncesiyle evlenmesini istiyorum.

3. Şaptiler de evlenir. Bir akıllı onları bulur ve anne baba yapıverir. Tecrübeyle sabittir. Ama bu da şans işidir işte.

4. Hayatı planlamak imkansızsa da ihtimalleri düşünmekten kendimi alamıyorum.

1 yorum:

Ertug'un dedi ki...

Gunumuz sartlarinda bize daha cok uyan 'Bir cocuk hic cocuk, iki cocuk cok cocuk' gibi sanki