Perşembe, Eylül 13, 2007

Ben Solcu Muyum? - 2


Sonra mesela 'bunlar' nikahsız yaşarlarmış, çocuklarına aşı yaptırmazlarmış. Ayaklarına(!) kadar belediyeden nikah memuru götürmüşler ama yine de resmi nikahlanmamışlar. Doktor götürmüşler ama çocuklarını aşıya getirmemişler. Yani sorun bu gibi servislerin yaşadıkları yerde olmaması değilmiş – hani Aklımagelmişken göçün en büyük sebeplerinden biri olarak göstermişti de ücradaki sağlık yetersizliklerini. Değilmiş. Sorun yine bunların hayvanlıkları. AKP bunlara para vererek oylarını almış bir güzel. O yüzden %50’lere varmış oyları. "Siz onların seviyesinde konuşmuyorsunuz, sizin söylediklerinizi anlamıyorlar”, dedim. ”Resmi nikahın, aşının ne olduğunu, ne işe yaradığını bilmiyorlarken diplerine kadar gelmeniz hiçbir şey ifade etmiyor onlara. Tersine, ürküyor bile olabilirler. Çocuk gibi düşünün onları. Kara cahil olmak böyle bir şey. Bu servisleri onları bilinçli sanarak gözlerine sokuyorsunuz hatta, kimbilir ne dürtükle. Doğru yöntem bu değil”, demiştim. Burada bir kavga yok, 'taraf' yok bence ve olsa dahi 'taraf' da tutmuyorken, sadece soru soruyor olmam bile şeriatçi, hadi bilemediniz en iyi ihtimalle 'saf' ilan edilmeme sebep olması durumu trajikomik.

Burada Düella çözüme şefkatle girilmesinden yana. 'Onlar’ı sevmeden, kabullenip bağra basmadan iyileştirilemeyeceklerini düşünüyor. Bu çok Düellaca. Böyle mıncır mıncır, kucak kucak, kokulu kokulu. Ben ’sevgi şart’ demiyorum. ’Saygı şart’ diyorum. Köpekleri sevmeniz gerekmiyor haklarını aramak için. Düella'nın da Çinlileri sevmesi gerekmiyor onların yaşamalarına göz yummak için :) O şimdi bu örneği konu dışı bulacaktır. İtirazı hatırı için kabul edildi. Benim için ise hala bir referans teşkil etmekte.

Durup dururken insanların 'yok birbirimizden farkımız, aslında hepimiz kardeşiz'e varacağına inanmıyorum. İnsanoğlunun özünün iyi olduğu varsayımıyla yola çıkmak naif geliyor bana. Bu büyük varsayım doğru olsaydı zaten sosyalist, komünist rejimler çok daha başarılı sonuçlar verir, çok daha sürekli olurdu. İşte o yüzden daha mekanik, daha analitik, daha sistematik yaklaşılsa cahil zihinleri bilinçliliğe taşımak tamamen mümkün olmasa bile başarılı olunacağını düşünüyorum. Sevmesek de saysak, hadi sayamadık da diyelim, herşey için beceriyoruz da buna da bari '–mış gibi' yapıyor olsak bana yeter.

Evet, bir babanın kızını okula ayda 300 YTL kazanmak niyetiyle göndermesi bizim için ayıp. Ama o babanın o düşük bilinç seviyesinde kalmasının ayıbı bizde. Babanın artık taşa dönmüş önyargılarını veya bildiği yolu değiştirmek zor. Bırak kalsın o öyle. Parayla da olsa göndersin kızını okula. Sen de adeta bir hafiye gibi düş peşine gün be gün. Kaç gün okula geldi kızı diye. Ne kadar okula devam ettiyse, o kadar para ver. Tamam, Etiler’in göbeğinde bile yüksek öğretim aslanın ağzındayken devamsızlığının takibiyle ittir kaktır eğitim almaya devam eden kızların belki hiçbiri doktor, mühendis, reklamcı, modacı, şirket yöneticisi falan olamayacak. Eğitim illa ki meslek edinmek için değildir. Kaçımız eğitimini aldığı meslekteyiz ki sanki? Diyelim o kız ilkokuldan sonrasına devam etmedi ve yine de gitti köyünden/varoşundan bir adamla evlendirildi, evinden ortamından hiiiç dışarı çıkmadı. Olsun. Türkiye’de en az ilköğretimi bitirmiş kadınların çocuk doğurma oranının gelişmiş Batılı devletler kadınlarınınkiyle aynı olduğunu biliyor muydunuz? O kızlar o kimbilir nelerden yoksun o okullara gitmekle meslek sahibi olmasalar bile 10’ar çocuk da doğurmayacaklar yani. O 10 çocuk da 10’ardan karanlıkları katlamayacaklar. Bakın, çok matematik. Kontrol mekanizmalarınızı biraz daha sıkı yaparsanız en azından ’onlar’ın doğurganlıkları 'biz'lerinkine indirgenip en azından 'ne kadar çoğaldı bunlar, uff' demeyecek, kurtarılmış yaşam alanınızda kendinize benzerlerle daha mutlu olacaksınız. Böylece CHP’nin oyu da hiç olmazsa %20’nin altına inmeyebilecek. Yaşasın, di mi?

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Cok politik bir insan oldu Hafiyem. Ne mutlu bize. Okuyoruz, seviyoruz.

Yesim Arpat dedi ki...

Ya, ya. Eminim mutlusunuzdur. Juicy hikayeler bittiği anda sesi kesiliyor ortamın. Neyse, ben de zaten yoldayım. Almanya'da. Iyyy.

ismail dedi ki...

siyaset =insan yönetme sanatı
politika=yalan söyleme sanatı

ben daha siyasi olmanızı bekliyorum :-)