Pazartesi, Şubat 04, 2008

Venedik'te Balayı

Oda hamam gibi oluyor diye pencere kındırık uyuyorduk bu Venedik otelinde. Taş köprü merdivenlerinden bir indirilip bir çıkarılan tekerlekli el arabalarının tak tak tak sesleriyle uyanıyorduk her gün. Şehirde yaşam tam bir işkence. Burda oturuyorsav evine masa alsan sorun. Bir kasa meyve alsan sorun. Eline, beline, tabanına kuvvet. Bisiklet bile kullanılamıyor.

Bir güzel koku geliyor burnuma. Şövalye’ye sokuluyorum. Koku çoğalıyor sanki. Bu adam kek gibi, kurabiye gibi kokardı da börek gibi koktuğunu hiç bilmezdim. Uyku sersemi miyim? Aç mıyım? N’oluyor? derken o da bana döndü, ‘Bu güzel koku da ne?’, diyerekten, soraraktan.

Ayıldık baktık dışarı. Çapraz altımızda bir pizzacı var. Fırınını yakmış, kokusunu da sokağa salmış. Sabah sabah canımız çekti, çok fena. Gidip yiyemiyoruz da.. Bu dibi yanık, ince çıtır ekmekli pizzaların malzemeleri üzerlerinden düşüyor. Tadı da ehhh. Ben İtalyan yemeklerini İtalya dışında seviyorum, diyim. Amerikanize edilmiş Çin yemeklerini özgün Çin yemeklerinden daha çok sevdiğim gibi. Hatta özgünü mümkünse yemiyim. Pizza dediğinin, mesela, bence hamuru yumuşak olur, kalın olur ve bol domates soslu olur. Öyle ki malzemeler hamura gömülü olur. Dilimi eline aldığında kayıp gitmez.

Hava soğuktu. Dolaş dolaş kara sulu bacaklarla daha da soğuk oluyordu. İkide bir bir kafeye gidesim geliyor. Şöyle yayılayım, ısınayım, bir dergi falan karıştırayım. Sen Starbucks istiyorsun, diyor Şövalye. İlla Starbucks olması gerekmiyor, canım. Bir koltuk veya rahat bir sandalye. Bir de kahve. Yok. İtalya’da Starbucks yok. Muadili yayılmalık lokal kafeler de yok. Varsa yoksa ayakçı birahaneleri gibi ayakta iki tek espresso attıkları düdük dükkanlar. Hayır, ayakta duracaksam kahve içmem zaten. Kahve içmek bahane. Dinlenmek şahane bana. Dinlenemedim. O oldu. Ağla ağla dolandım bu açık hava müzesi şehirde.

Dolayısıyla Venedik’e bayıldım, diyemem. Enteresan bir yer, evet, ama ben müze sevmediğim için her yeri müze gibi olan bu şehri de sevmedim. En düşük sezonda gittiğimiz için belki de ortalığın sessizliği de bu müze hissine katkıda bulunmuştur ama cıvıltılı olsaydı da sevmezdim muhtemelen. Zira turistten, turizmden başka hiç kimsenin, hiçbir şeyin olmadığı yerleri sevmiyorum. Öyle lokal insanlarla kaynaşayım, otantik yerler göreyim derdim yoktur. Kaynaşmak becerebildiğim bir şey değil zaten. Onu Düella yapar. Gözlemlemektir benim derdim. Etrafı seyretmektir. Gerçekten orada yaşayanların ne hızda yürüdüklerini, hangi caddede buluştuklarını, neler giydiklerini, süpermarketlerini, o sene hangi model ayakkabının moda olduğunu, trafik polislerinin tipini, duruşunu, okul çocuklarının üniformalarını merak ederim mesela. Aradığım antrolopojik tatları bulamadığım gibi Şövalye de beni sanat ve tarih düşmanı ilan etti durdu.


Neyse ki Roma gerçek yaşantısıyla daha başarılıydı.

4 yorum:

Herbert dedi ki...

dediğin doğru asıl şehri gezmek daha keyifli, ama pizza kısmı olmadı. pizza hut'ın pizzaları gibi bir karış hamur, poğaça mı yiyorsun pizza mı belli değil. halbuki şöyle çıtır çıtır olmalı.

Adsız dedi ki...

Inanmiyorum yani Azzzzzzzzzzli... Venedik'in balayinda nasil sevmezsin yani??? Ulen ben gittigimde "bu romantik sehre bir daha yalniz gelmem" diye sozler vermistim kendime. Ayol, GONDOLO RIDE'e felan da mi cikmadiniz muzikler esliginde, o kanallarda? Sonra romantik dinner'lar with great wine and food? Komik kadinsin yani Azzzlicim...

Neyse anacim, bir de Roma izlenimlerini duyalim bakalim. Opuldunuz,

-Cozie Ozzie

Adsız dedi ki...

Nasil? Italay'da her taraf kolum kalinliginda pizzalarla dolu. Restoran pizzalari yemeyeceksin. Her kose basinda kiloyla pizza satan pizzacilardan yiyeceksin. Borek gibi tarttira tarttira, kalin hamurlu dunyanin en guzel pizzalarini yiyeceksin.

Venedik'te antropolojik gozlemler icin arka sokaklara gitmen gerekiyor. Ya da vapura binip, kucuk adaciklara gecebilirsin. Yalniz Venedik hakikaten cok turistik. Sakinleri de cok yasli (universiteli gencler haric). Yas mevzuundan dolayi, biraz ici bayik bir sehir. Guzel guzel de, ah burada yasasaydim hissi uyandirmiyor insan da.

Kizma kizim. Kapattim hediye meselesini. Oyle bir icerlemisligim falan da yoktu acikcasi. Bosver :)Dak

Adsız dedi ki...

ya italya'da durum nedir bilmiyorum ama su yaziyi okurken canim felaket pizza cekti, hatta birazdan gidip yiyecegim. iyi tatiller.