Perşembe, Şubat 26, 2009

Biz Bize Benzeriz

E-mail yollarken outlook’ta ‘okundu’ mesajı isteme opsiyonu var ya. Hiç işim olmadı o opsiyonla şimdiye kadar. Görünen o ki bayağı popüler bir uygulama bu. Bazen karşıdaki kişinin maili okuduğuma dair geri bildirim almak istediği çıkıveriyor penceremde. Hep de ‘hayır’ tuşuna basarım. Uyuz olurum bu duruma. Psikopatlıksa allahı benim ama benim o maili okumamdan çoğu zaman kritik bir sonuç çıkarmıyor olurum ya da bana bir şey soruluyorsa geri dönerim zaten. Düella da aynı şeyi yapıyormuş. Bir düdürük ortak yanımızı daha bulduk böylece. Çok ortak yanımız olduğundan değil. Genelde iş-güç tarzımız benzemese de uygulamaları konusunda benziyoruz. Şövalye mutlaka benzetme yaparak eleştiri yaptığından uyuz olduğu konularda Düella’yla benzer olduğumuzu iddia eder. Nedir bunlar? Ev düzeni, eşya sahiplenmesi, atmosfer geliştirme, yemek pişirme, özetle ev kadınlığı konularında.

Geçen gün Dilocan’la da konuşuyorduk bu olayı. O da bizden biri. Çiçekleri kuruyormuş. Allahtan temizlikçi kadın üstlenmiş de bu görevi kurumaz olmuşlar artık. Evde hazır yemek varken dahi sofra kurmak ona zul geliyormuş. Kuru ekmeğe bir ekşi peynirle akşam yemeği geçiştirmesi yaptığı zamanları özlüyormuş. Koltuklara şöyle bir kumaş attırtıp şıklaştırmak, sehpaya bir biblo koymak ömründe aklına gelmemiş. Nasıl bir empati kurdum onunla, anlatamam. Yonc da aynı böyle. Düella zaten böyle. Biz böyleyiz işte. İyi bir nane diye demiyorum, sadece iletiyorum.

Uzun süreler aileden ayrı, tek başımıza yaşamaktan kaynaklanıyor diye
düşündük. Aykırı örnekleri de var ama. Pelinat ve Ruş da ev bekarıydılar hep ama hamarattılar. E, o zaman ne ola ki?

Şövalye kısa yoldan hepimizi bir gruba toplamayı başardı. Bütün işletme kızları böyle oluyor. Kocakafalıktan başka bir şey görmüyor gözleri. İş psikopatlıklarından evlerini unutuyorlar. Hepsi sayko. Kadının parlaması gereken yer evidir. Dedi.

Derdi başı yemek bu adamın. Her kanaldan fışkıran yemek programlarındaki kadınların pişirdiği her şeye yutkunup duruyor. Ona istediği kadar et yedirmiyorum, özenli sofralar kurmuyorum diye benle de evlendiğine pişmanmış. Kolesterolünü, göbeğini falan bahane ediyorum da yarın filinta olsa, kolesterolü yerlere düşse yine de yemek yapamıcam. En uyuz olduğum şey. Iyyy.

2 yorum:

Herbert dedi ki...

adanalı bir kızla evleniyorum diye ne kebeplar börekler hayal etmişti tabi fakir. hazır çorba nereye kadar

Ruty dedi ki...

cok komik yahu. Bu adamlarin hepsi ayni, beyinleri midelerinde. Gecen gun Pablo da "ilerde evlenirsek evimizin salonunda surekli calisan bir doner kebap olacak, degil mi?" dedi. Elinde bir kilic, butun gun gelip gidip bir lokma almak istiyormus. Ben Turk oldugum icin bu hayalini gerceklestirecegimi sanarak benle cikmaya baslamis. Doner kebapsiz Turk evi mi olurmus! Ben 'yok oyle sey, sacmalama' deyince acayip hayal kirikligina ugradi. Hala gelip 'annenin evinde bile mi yok? peki anneannenin? peki en azindan sis kebap pisirecek misin?" gibi seyler soruyor.