Çarşamba, Mayıs 25, 2011

Deli Eder Adamı Bu Denge

Jelibon büyürken neyi nasıl yaparsak adamın karakterine katkısı, etkisi olur diye konuşurken hep kendi çocukluklarımızdan örnekler çıkarıyoruz Düella ve Yonc’la. Baskılardan özgürlük isyanları ve düşkünlükleri, serbestlikten de topluma aykırı haller tavırlar çıkmış anlaşılan. Hep denge gözetmek şart. Hayat dengede kalmaya çalışmak üzerine yorulmaktan ibaret. Dengeli beslen. Dengeli davran. Dengeli çalış, evine de işine de vakit ayır. Say say, bitmez.

Yonc küçükken yaşadıkları lojman kampüsünde adeta yabani bir kuş misali yaşamış. Salınmış çayıra. Gündüz çalışan ebeveynler akşamları da alemci olunca bizimki tek başına ve fakat bir o kadar da kural tanımaz oluvermiş. Bütün yazını sahilde geçirirmiş mesela. Ya da ağaç tepelerinde. Bazen sabaha kadar bahçede, sokakta.

Oysa Düella denize gidemez; ancak zar zor komşularının 20 yaşındaki aklı başında kızıyla, kısıtlı vakitlerde gidebilirmiş. Hava kararmadan evde olmak zorunda kalır, karanlıkta dışarıda olabildiği tek gün olan Hıdırellez’i iple çekermiş. Düella bu yüzden kapalı ortamlarda tek başına yapılan faaliyetlere yönelmiş. Kitap okumuş, düşünmüş, felsefe yapmış. “Ben de denizde olsam Yonc olurdum. Oturup kitap okuduğum için ben oldum,” diyor bugün.

Ben Yonc’a imreniyorum. Düella da öyle. Yonc kadar iştahlı yaşıyor ki yaşadıklarını. Tıpkı Erol Taş’ın filmlerinde koca bir kuzu budunu eliyle evirip çevirip hapır hupur yiyişi gibi hazla geçiriyor günlerini. İlla mutluluk olmak zorunda değil. Yaşadığı öfkeyse öfke, nefretse nefret. Öyle sulu sulu ısırıyor ki duygularını, kan kırmızı karpuz gibi. O kadar ki, benim de canım öyle öfkelenebilmeyi çekiyor.

Arabasını cart diye park ediyor bir kapının önüne mesela. Pasaja girip işini halledinceye kadar dursun, ne var, modunda. Kapının önündeki dükkan sahibi aracını bekliyormuş meğer. Kendi özel yeriymişmiş. Ne fark eder, Yonc kendisini ikaz eden adamın yüzüne dahi bakmadan yürüyor gidiyor. Döndüğünde bir bakmış benzin kapağı kırılmış ama bizimkinin inadından bir şey yitmemiş.

Nüfus dairesinde yeterince hızlı çalışmayan memurların müdürüne şikayet edip bütün ofisi karmaşaya boğuyor. Onun işini mecburen yapmak zorunda kalan taze zılgıt yemiş memurun yangınına da körük tutuyor. "Hemen basma. Önce bir örnek çıkart bakalım, bakıcam. Öfkeli olduğundan hata yapabilirsin. Doğru yazdığına emin olmalıyım" diyor. Sinir krizi geçiren memur, kaşı gözü oynayarak eline veriyor yeni nüfus cüzdanının metnini. Soy adında bir harfi fazladan yazmış. “Hah”, diyor Yonc. “Bu yanlış. Demedim mi sana? Hadi düzelt bakiym”. Memur düzeltip tekrar uzatıyor. Olmuş mu, diye sorarak. Yonc da “Aferin. Demek önüne konan şeyi yaza da biliyorsun” diye cevap veriyor. Neyse ki dayak yemeden uzaklaşabiliyor ortamdan.

Patronuna hönkürdeyerek cinnet yapıyor düzenli olarak. Adamcağız gözümün önünde ona ‘biz seni çok seviyoruz Yonc’ diyor. Sonra dönüp bana açıklıyor. Düzenli bunu ifade etmesi gerekirmiş Yonc’un gazını almak için. Herkes onun huzuru için seferber.

Geçen gün bir ufak hadise daha çıkardı. Yonc ve Düella beraber bir uzak ülkeye seyahat etmek üzere anlaşmışlardı ama birçok kişiden o uzak ülkenin aslında bir numarası olmadığını duyan Düella vazgeçsek mi diye konuşurken Yonc ayağa kalkarak yıldırım hızıyla ortamı terk etti. İstediği şeyden mahrum kalma ihtimali de neyin nesiydi? Düella zaten terso tipleme. O da ona highway çekti. Önce dövdü, sonra sevdi. Ertesi gün gönlünü aldı. Oysa Yonc bana 19 Mayıs’ı uzun tatil haline getirip beraber bir yerlere gitme vaadi vermişti. Bakıcımızı bile buna göre ayarlamıştım. Bir yere gitmediğimiz gibi Yonc telefonlarımı bile açmadı. Benim tepkim birkaç cümlelik sakin sitemle kaldı.

Özetle, dengeli bir tip olunca da sıkıcı oluyorsunuz. İtirazınız bile tepkilerinizin makullüğü yüzünden kayda alınmıyor.

3 yorum:

düella dedi ki...

hepimiz aynı olsak, dünya çok sıkıcı bi yer olurdu.

benim yonc'a ihtiyacım var; onun ilkel dürtülerinden bi yaşam neşesi çıkarıyorum. benim sana da ihtiyacım var; elektriklendiğimde toprağa basmış gibi olmamı sağlıyorsun. benden bile akıllısın ve serinkanlısın:)

sizin bana niye ihtiyacınız var emin değilim. sanırım ikinize kıyasla sıkıcı olmayan ama makul de olan tipleme benim:P

bence yanımıza doğru 4. kadını da aldık mı, zengin adamın eş paketi hazır:) hahaa. satılık portföy!

Adsız dedi ki...

Valla nasil yetistirirsen yetistir anne bagimlisi yetistirme. Sonra aile es arasindaki dengeyi kuramayinca olan ese ve evlilige oluyor.
Istersen bu konuda da bir yazi yaz derim ben:)

Ruty dedi ki...

Ben geleyim. Sizin Carrie'niz olayim dedim. Hepsinden azicik burda da var. Ekstra denge getiririm denkleme. Arti hamaratlik, temizlik falan da..