Salı, Kasım 07, 2006

Karlı'dan Kanlı'ya

Cumartesi günü kar yağdı buralara. Hem de ne kar. 'Lapa lapa, ne şeker' derken fırtınalı Alaska Frigo oldu ortalık, pek fena. Şövalye'nin kitap aşkına Beylikdüzü Tüyap yollarında az kalsın mahsur kalıyorduk. Daha önce de evde mahsur kalıyorduk. Şöyle ki:

Çıkmışım sporumu yapıyorum uzay mekiğinde. Kan ter içindeyim. Isıtmasınlar şu pansiyonu bu kadar yahu. Düella kışın yok diye sevinmiştim gelen giden de pek sıcaksever çıktı. Aç dedim kapıyı, aç. Egzersizin 20. dakikaları. Bir tıkanma yaşarken bıt bıt konuşmaya başladı oturduğu yerde. Bolivya'da belgesel çekmek istiyormuş dağlarda. Ben de gelir miymişim onlan. Zorluk derecesi 8'de ıkınarak pedal çevirirken içimden fesuphanallahlayabildim sadece. Sonra duşta nefesimiz yerine geldi. Çıkar çıkmaz hınçla salona daldım:

Şövalye: N'oldu minno? Hazır mısın?
Hafiye: Ben 'unconventional' hayatı bırakıp buraya geldim. O defter kapandı. Dağa bayıra vurasın varsa git şimdiden. Hadi. Selametle çocum, selametle.
Şövalye : N'oluyor, minno? Anlamadım. Ne diyorsun?
Hafiye: Ayrılıyoruz. Sen Bolivya'ya gidiyorsun. Ben de Istanbul trafiği ve Ortadoğu ülkeleri karışık hayatıma devam ediyorum.
Şövalye: (Abartılı bir şefkatle) Tamam canım, tamam, geçti canım. Geçti. Geçti.
Hafiye: Çek ellerini. N'apıyosun yaaa? Ne geçti?
Şövalye: Öyle demiştin ya! Arıza çıkarırsam böyle sakinleştir, diye. Sen demiştin.
Hafiye: Sensin arıza. Gel-geç değil ki bu. Gerçekleri söylüyorum. Uff ya, ufffff..

'Hadi gel, yolda kavga ederiz, vakit kaybetmemiş oluruz,' diye çıkardı beni dışarı. Gördünüz işte, abi normal diil. Beylikdüzü'ne yollandık. Yolda kar fırtınasına yakalandık. Zar zor Tüyap'a girdik. Biz sanıyorduk ki bu tipide bir tek biz oluruz kitap fuarında. Ha hayt. Bütün Istanbul ordaydı. Milletteki kitap aşkı bir başkaymış da biz bilmiyormuşuz. Yarım saat geçti, geçmedi. Acıktım, susadım, tuvaletim geldi. Kalabalık, sıcak. Ihhh. Şiştim.

Hafiye: E, iyi de ben böyle kitap alamam ki.
Şövalye: Nasıl yani?
Hafiye: Çok kalabalık. Ben lay lay lom karıştırmak isterim kitapları. Burda itiş kakış çok. Hem bütün kitaplarımı senelerdir internetten alıyorum. Orada da var zaten bu düdük %20 indirimler.
Şövalye: Minno, kusura bakma ama ben buraya gelmişken gezmek istiyorum. Nedense bugün iyice arıza oldun sen.
Hafiye: Şuna bak. Mülayim dedik, yalan söyledik. Suyun ısınıyor bak. Dikkatli konuş.
Şövalye: Sen dikkatli konuş, bak geliyor beş kardeş.


Açlığa benden daha tahammülsüz bir insan var mı acaba? Çıkışta hemen oracıktaki Kilisli denen o Antep lokantasına götürmemiş olsaydı beni sular daha çok ısınır, kardeşler daha çok patlardı şrak şrak. Eve dönüşümüz de saatler sürdü fırtınada ama olsun, toktuk. Pek mutluyduk. Sadece nezle oluyordum galiba, sızıl sızıldı kemikler.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sovalye kardes;

Peygamber sabrin var. Kutluyorum.

Hafiye bana Sex and the City'nin Carrie'nin tanisip da kusur bulamadigi adamda (hani Clark Kent'e benzeyen) illa ariza bulacagim diye evini kolacan ettigi bolumu hatirlatiyorsun. Sonunda ne olmustu, hatirla! Gecen cikti TV'de, gulmekten kirildim yine:))

Gerci sen ariza aramayi asmis kendin ariza yaratma asamasina gecmissin ama. Allahtan cocuk sefkatli. binbir maasallah..

Adsız dedi ki...

arıza ararken ne çıkmıştı? merak ettim.

BY