Salı, Haziran 26, 2007

Salonumuz Klimalıdır

Dışarda yemek demek kebap yemektir zaten Adana’da. Öyle İtalyanmış, kuzinmiş, bistroymuş, geçelim hepsini tek kalemde. İsmi bile restoran değildir dışarı yemekçilerinin. Kebap Salonu’dur. Bu salonlar da klimalı olsa konforu olsa keşke deriz hep beraber.

Klima şart hakkaten. Birkaç gündür defaatle ruhumu teslim edeceğim sandım. Bu sıcaklardan yana ne kadar şikayet etsem azdır. Utanma belalı Şövalye dahi evde donla dolaşmaya başladı. Bütün pencereler açık ama yaprak kımıldamadığı gibi küçük parmağımız dahi kıpırdamayabiliyor pestilliğimizden. İki günlük sıcak tatili genciz güzeliz diye bize verilmedi. Bari işe gelip serinliyoruz.


Bana Adanalısın, Atlantalısın, alışıksındır, diyorlar. Yok böyle bir şey. Güneylilikle duyulan gurur sıcağa dayanıklılık ba’bında değil maalesef. Bizimki bol baharatlı yemekleri yiyebilirlik, dandunluk, saman alevi cinnetlikten öteye bir şey değil. Adana’da yazları şehirde durmazdık ki. Yaylaya çıkardık. Buz gibi. Okul kapanır, akşamına biz giderdik o sadece kuşun uçtuğu ama kervanın geçmediği dağ başına. Okullar açılmadan önceki gün de dönerdik. Tek kanallı TV dahi çekmezdi de Suriye kanallarından Esteban’ı izlerdik. Hoş, oralarda da şimdi siteler kurulmuş da gençlik dolmuş da piyasalar yıkılmış da yaz aşkları yaşanır olmuş. Oysa civarda konaklayan yaşı bana en yakın olan insan 97 yaşındaki Emine Nene’ydi o vakitler. Ya hep diyorum feci bir jenerasyon benimkisi. Tüm acısı bana. Kokosu kardeşe. 10 yıl erken gelmişim şu dünyaya derim, başka bir şey demem.

Atlanta’da ise sıcakla aramız park yerinden binaya kadar olan beş on adımda kaldı. Yaz kış 20 derecede yaşadığınız karpostallar kadar düzgün bir yer orası. İçerilerde tıkıldığımı da hiç hissetmemişim. Tamam, cayır cayır sıcakta kafelerde dışarda oturmuşluğum da oldu da, böyle kaçışlarınız olabiliyor orada. İki dakika içeri girip serinleyip falan. Serin havaya uzun ve kesintisiz bir maruziyet dönemi geçirmedim kendimi bildim bileli yahu.

Sıcaklardan mıdır bilmem, Şövalye de ben de biraz tuhaf tavırlar sergilemeye başladık. Bana bir hediye aldığını sanıyorum. Kutusunu gösteriyor ama açmıyor da vermiyor da (cinsel anlamlar çıkartmayın burdan, sözlük anlamları çıkarın). Sonra da kikirdeyip çekmeceye kaldırıyor. Sakın açma, diyor. Hayır, ben de hıyar gibi gidip açmıyorum o duştayken ya da dışardayken. Deli gibi merak ediyorum ama açıp bakmak da istemiyorum. Gördüğüm şeye sinirlenmekten korkuyorum galiba en çok. Bu sıcaklarla Adanalıların 3. sayfaya konuk çıkma sayısı arasında bir sıkı bir korelasyon var zaten. Görmiyim de sinirlenmiyim de en iyisi mi. Bir kaza maza çıkar elimden.


Allah muhafaza madem işte bugün artık bir klima aldım telefonla. Görmeden. Bakmadan. Eve bıraktılar. Yarın da servis ayarladım. Gelip takacaklar- ki bu müthiş bir şey. Klimacılara talep tavan yapmış, en erken bir hafta sonrasına randevu veriyorlar. Artık salonumuz klimalıdır. Pansiyon'a konfor açısından bir gol daha attık efenim.



10 yorum:

Adsız dedi ki...

Yasasin!!! Zamanlama super!

E ben artik adim atmam Pansiyon'dan disari.. Zati kara kara dusunuyordum napicam o sicaklarda diye..

Yesim Arpat dedi ki...

Güzelcim, iyi okumadın galiba. Pansiyon'a gol attık, diyorum. Benim evim klimalı, Pansiyon ise cehennem azabı. Pansiyon 2. katta olduğu için ve daha önce de hırsız girdiği için bir de pencereler kapalı uyumak zorundasın. Çifte kavrulmuş olmaca yani.

OzlemPansiyon dedi ki...

markalasmak bu yuzden onemlidir. pazari sen domine edersin; markanin bir ismi, ruhu, kimligi vardir. zavalli ikinciler surekli tirmalar ve liderden pay kapmaya calisirlar. hehe.

pansiyon'a karsi klimali ev.

klima ve kahve servisinin yaninda bi sevgili, bir kardes, her an kirilacak gibi duran koltuk, cnbc-e'yi gosteremeyen mini bi televizyon (abla pansiyon bana 106 ekran TV'sini hibe etti bu arada)

valla genclere de bi sans vermeli diyorum ben:)

Yesim Arpat dedi ki...

1- Pansiyon'un eski ve insanı kapsayan geniş koltukları artık yok. Yeniler daracık ve poponun yarısı dışarda kalıyor.
2- Kahve servisi yoktu. Hiçbir zaman olmadı
3- Bir değil, iki kardeş var artık orada.
4- Tuvaleti taşıyor. Kullanılamaz duruma geliyor. Evi moklar basıyor.
5- Zili takılıyor, sökülüyor ve çoğu zaman çalışmıyor.
6- Su, tuvalet kağıdı vs her daim eksik

Marka marka nereye kadar? Ne zamana kadar idame ettirilir bu şan bunca arızaya rağmen? Devir değişti. Artık bitli, fakir öğrenciler değiliz. Pansiyon ruhen forever ama cismen 5 yıldızlı otelde tatil yapıyor artık bu bünyeler!

OzlemPansiyon dedi ki...

unuttuğun bi şey var. ben pansiyon'dayım! :)

5 yıldız otelde (ki senin ev olsa olsa 2 yıldız) klimanın önünde kahvenizi içerken fasülyenin faydalarından bahsedersiniz artık.

muhabbet bayarsa bekleriz. malum mok basan, zili çalmayan, kahve servisi olmayan pansiyon'da sabaha kadar atraksiyon garanti:)

PANSİYON,
ruhu her zaman genç kalanların yeri...

Adsız dedi ki...

Ben sanmistim ki iki ev de Pansiyon!! Pansiyon 1, Pansiyon 2. Rekabet oldugunu bilmiyordum. Hah ha!!

Ben, ve Philex ayni zamanda geliyoruz. Artik bolusuruz pansiyonlari. Ikisinin de vaad ettigi seyler ayri bir guzel. Pansiyon 2'nin bir avantaji da ev sahibesinin havalimaninda karsilama servisi ama.. Ustelik de yemekli, ozel soforle eve gondermeli falan.

Adsız dedi ki...

Ama Pansiyon 1'e de gonul bagimiz var. Ustelik suyu, tuvalet kagidini, hatta Namli kebabini telefonla soyluyorsun geliyordu, biseyimiz eksik olmadi yani. Bir de yumus yastikli tepsiler vardi, tembelce salonda yemek yemek icin:).

Zaten bu iki pansiyon sahipleri yapisik ikizler gibi degiller mi? Ne zaman arasam, ya Pansiyon Hafiye'de, ya Hafiye Pansiyon'da!

Adsız dedi ki...

Anacim,

Klima hayirli ugurlu ossun. TR kavruluyormus, evet. Ooooo, bakiyorum isler kizisti, kim Gozlem Pansiyon'da kalacak, kim Azzzzli Klimali Salon'a takilacak? Advertising vakti geldi. Umarim iyisiniz hepiniz.

Neyse cok optum, serin kalin,

-Moguz Yangin

OzlemPansiyon dedi ki...

evet evet rekabete gerek yok.

hafiyecan misafirleri havalimanindan alir, bavullari klimali evine koyariz (ev dolar zaten bavullari koyunca), çişi kakası gelen ihtiyacini orada gorur (pansiyon kokmasin) sonra bana geliriz. namli yemekleri getirir, hafiyacan kahveleri yapar, olcaycan ickileri hazirlar. rush elektrikcileri ve tesisatcilari bekler biz isteyken. misler gibi gecinir gideriz.

ne oluyo canim, eski koye yeni adet?!

ya cok seviniyorum yeni bir reunion vaktinin gelmis olmasina:)

Adsız dedi ki...

Haf'in cebini. ya da is numarasini bilen biri bana email atabilir mi hemen? Till havaalaninda da, sunlari bulusturayim yarim saat dedim. Aysuda