Çarşamba, Mayıs 14, 2008

Dizi Senaryosu Yazmak

Pazartesi günü Çağan Irmak’ın yeni dizisi başlamış Kanal D’de. Çağan Bey’in dizileri genelde tutar diye Düella’yla pansiyonda oturup dizinin senaryosunun matematiğini çıkaralım dedik. Hani biz de dizi yazıcaz ya büyüyünce. Dersimizi çalışalım niyetine. Çıtır da elektrik faturalarının otomatik ödendiğini sanan bir insanken yanılarak karanlıkta kalmış bir birey olarak sığınmış pansiyona.

Kapıdan içeri girmemle Çıtır’ın ciddi, sakin profesör sesi bilmemne management projesinin getirisi götürüsü falan diyordu. Düella da karşısına geçmiş miş gibi yapıyordu. Onun bir ifadesi vardır. Siz bilmezsiniz. Sanki dişleri bir kilit de tırnağı anahtarmış gibi döndürür parmağı ağzında. Seni dinliyorum ve önemsiyorum ama aklımdan bir hinlik de geçiyor demektir o. Bu hareketten sonra genellikle tumturaklı yorumlar yapar. Dedim bırakın bu ne ya? Konferansa mı geldik? Bunu niye konuşturuyorsun böyle bilmiş bilmiş? Dizimiz nerede? Kağıtlar kalemler çıksın, notlar alıcaz.

Çıtır görsel yönetmenimiz olduğu için dizideki görsel mesajları bulup not almak onun göreviydi ama Londra’daki manitasıyla dizi sırasında Skype sohbetini tercih edince biz onu katip bilip söyledik, “Yaaaaz. Salondaki büfenin üstündeki aile fotoğraflarına zum. Mutlu aile mesajı.”. “Yaaaaz. Kırılmış kurabiye adama zum. Aldatan kötü baba. Parçalanmış aile mesajı,” diye. Diyaloglar karakterlerin yaşından ve tecrübesinden beklenmeyecek kadar olgun, tuhaf, iyi dikilmemiş, oturmamış geliyordu. Konu desen aldatılan kadın çocuğuyla doğduğu Ege kasabasına döner şeysi. Babam ve Oğlum'la Aliye kırması. Sonu belli. Ne bileyim, bize bir olmamış geldi. Belki ilk bölüm garipliğidir. Zamanla geçer.

Dizinin orta yerinde Kuzen Larry geldi. O tam anlamadı aslında ne yaptığımızı. Diziye dair notlar alırken görünce bizi yardım etmek istedi meşrebince. 'A, bu adam çok kötü rol yapmış. Yazsanıza. Deniz aslanı gibi, ne tipsiz' dediğinde kaç dakika güldük hatırlamıyorum.

Sonra da cıvıdı zaten herşey. Çözecek matematik falan yoktu. Vardıysa da çözüverdik hemen bitti. Dümbelekçe olacak ama matematik profesörüne dört işlem göstermek gibi bir 'geçelim’ hissiyatından bahsediyorum. Lost değil, ne bileyim David Lynch filmi de değil ki izlediğin, izleri birleştirip evrekaya ulaşasın. Bir bilgelik, bir mesaj kaygısı da yok. Biz böyle pffftt yaptık ya, kesin tutar bu dizi. Ben söyliyim şimdiden. Biz de bütün tembel dümbelekliğimizle fakir fukara hayatımıza devam ederiz. Ya zaten ben hep söylüyorum, biz yazamayız böyle nabız tutan hikayeler. Çıksa çıksa sit-com çıkar bizden. Seinfeld tarzı daha çok. O da niş olur miş olur ama bizden ve uğraştığımız tuhaf ve de anlatılması zor hallerden ancak öyle bir şey kotarılabilir.

6 yorum:

Duella dedi ki...

evet evet, aynen böyle oldu:)

ya ne şahane bir grubuz biz. yaşamayı seviyorum sizinle alenen.

Sawyer dedi ki...

dizi falan geyiklerini birak da bavulunu hazirla! gosterecem ben sana yasamak nasil oluyormus NYda :)

Adsız dedi ki...

dümbelek kelimesini hafiyenin bilinçaltına kazımışız...

atıcam bir iyimeyil ama kötü şekilde meyil etmiş vaziyetteyim gece hayatına, her akşam bi konser, bi kokteyl gezicek yer buluyoruz.... işler de yoğun, yani sırf bu sebeplen evlenemiyorum :)

Adsız dedi ki...

ayrıca, tatil planı yapamadım bu arada. halbuki mis gibi weekend prolongé bulmuşuz... yakışmadı böyle organizasyonsuzluk...

hafiye'ye, düella'ya takıldığım zamanları ucuz bilet peşinde geçirseydim ne güzel şimdi güneyde bir tatil beldesine 140 ytl RT gidip geliyor olurdum...

bu da beni stressten arındırır, relaxed bir şekilde hafiyecan'ın coaching programına hazırlardı....

yani bu saatten sonra da bilmem ki bir iğneada'ya filan gitsem gelsem, longoz ormanlarını görsem, olur mu?

işte bu da henüz evlenme yoluna girememiş olmamda etkendir hafiye hanım...

Yesim Arpat dedi ki...

Ukalacım, bak ben Brüksel-Brugge falan geziyorum şu uzun haftasonunda. Düella da New York'ta alışveriş ve reunion peşinde. Etrafımız da dünyanın bilumum yerlerinde. Bize takılaydın seni de bir yere sürüklerdik elbet.

Bekar gezmek gibisi yok bu arada. Hiiiç kahırlanma. Kızlarla çıktığım seyahatleri en romantik çift tatillerine değişmem.

Adsız dedi ki...

Hafiyecim,

Sızlandım kahırlandım en sonunda Bodrum'a geldim bir arkadaş grubunun gazıyla... Lıterally, gaz yani bir adet araba dört adet insan, uzayıp giden Bodrum yolları misali...

Her şey güzel gidiyor da çok uzun süredir her yere uçuyormuşum, bunu farkettim. Tek şeritli virajlı yollarda saatte 120 ile giderken hatalı sollama nasıl yapılır unutmuş bünyem. Bir de dönüş yolu olmasa...