Perşembe, Ocak 20, 2011

Doğum İzni Bitiyor

Doğum iznim haftaya sona erecek. Bekledim bekledim son izin haftama dişçi kontrollerini, kuaför işlerini, yoğun pilatesi, bir fırsat sitesinden aldığım masajı sıkıştırdım. Sanki ilk kez işe başlayacak kadar heyecanlıyım. Kendime ciciler de almak istiyordum ama hamilelikten kalan iki kiloyu veremediğim için kendime çok yakında üzerime büyük gelecek şeyler almak istemiyorum. İşe başlayınca o iki kiloyu da vereceğime inanıyorum. Zira bütün gün evde homini gırtlak yaşamaktan kurtuluşu bulamadım şimdiye kadar. Hayriye Teyze bir yandan Anne Şövalye öbür yandan, devamlı kekler börekler yapılıyor taze taze. Sıcacık. Ha bire çaylar demleniyor. Sabahları gelsin Seda Sayan gitsin Müge Anlı. Öğleden sonraları da evlenme programları. Yurdum kadınları yine az kiloluymuş. Ben ona inandım. Bu hayat şartlarında insan 120 kilo altındaysa disiplin abidesidir derim başka bir şey demem.

Geçenlerde ofise gitmem gerekti. Seneyi değerlendirme toplantısı gibi bir şey vardı. Bizim şirkette her sene yapılır. Rutin bir şey. Sene boyunca ne yaptığın anlatılır. Bunla ilgili bin kez yazdık çizdik, elimde bin kez sunduğum sunum da var. Bir de artık yani kanıma girmiş şeyler. Ay ben bir konuşamadım. Kelimelerim uzadı, uzadı. Girişi gelişmesi sonucu olamadı. Yönetim kurulu başkanı ,CEO ve bilimum genel müdürler karşısında ben bildiğin stajyerden beter acemi durdum mu? Sinir bastı sonradan da. Düella’ya anlattım. Dedim ben 5 ayda resetlemişim iş hayatımı. O kadar da evden çalıştım güya. Bitmişim ben. İşe başladıktan bir hafta sonra düzeleceğimi söyledi Düella. Moral verdi.

Çalışan kadınların da işi zor. Altı ay evde oturmak önce batıyor. Yadırgıyorsun. Acıyor macıyor ama zamanla eve alışıyorsun. Sonra tam alıştığın anda hooop bir daha ofis. Yeni bir adaptasyon süreci. Tokat tokat üstüne. Benim öyle pat diye değişimi kucaklar bir yanım yoktur. Zor olur her değişim bünyemde. Üniversiteye başlarken depresyondaydım. Amerika’ya giderken depresyona girdim, dönerken gene girdim. Çocukla yine depresyon. Arıza çıkarıyorsan uzak dursana da diyebilirsiniz ama işte bile bile yürürüm de üstüne. Merak kediyi öldürmese de süründürüyor.

Geçenlerde benden 5 hafta önce anne olan Melo da işe başladı. İşe başlamadan onunla konuşuyorduk da. Altı aylık ev hayatında İngilizce’yi unuttuğunu söyledi. İşe başlayınca kara kara nasıl İngilizce konuşacağını düşünüyordu. Trajikomikti. Ben ne iş yaptığımı unutmuşum, İngilizce de unutulabilir haliyle, diye düşündüm.

Reva mı bunlar bize yahu?

1 yorum:

Ruty dedi ki...

Valla ben de isi dugun-balayi diye ciktigimiz 3 haftalik izinde unutmustum. 6 ay ayrilsam nolur bilmiyorum.

Ingilizce de unutulur tabi. Ben konusmaya konusmaya Turkceyi unuttum gitti. Orda bir ise girsem toplanti falan yapmaya dilim donmez. Bir cocuk yapayim bari; onunla anadilimi pratik ederim.