Çarşamba, Şubat 09, 2011

Sabıkalı Bakıcı

Hayriye Teyze’yle Jelibon büyük bir aşk içindeler. Jelibon benle fazla ilgilenmiyor eve gittiğimde de. Bebeğim bakıcısını benden daha çok seviyor diye vahlanacak değilim. Daha çok sevsin hatta. İş hayatına feci gömülmeye başladığım ve seyahatlere çıkacağım şu günlerde bu durum benim en azından evde işlerin yolunda gittiğine dair rahatlatıyor. Anksiyetemi azaltıyor. Tabii bu durumu da okudum. Çocuklar her türlü annelerini ayırt edebilirlermiş. Bir başkasını sevmeleri de başkalarını da sevebilme yeteneklerini ortaya çıkarırmış. Sağlıklıymış. İyiymiş.

Diyordum kiiii…

Anne Şövalyelerin geldiği bir gün Hayriye Teyze’nin de içinde olduğu bir sohbet ortamı olmuştu. Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisini tartışıyorlardı. Anne Şövalye dizideki olayları çok abartılı bulmuştu. Öyle sayko bir Ali Kaptan kocası babası, olurmuş muydu hiç? Hadi olsa bile karısı kalkmış metresini bıçaklamış. Bıçaklamaklar falan çok abartılıymış. Baba Şövalye şeker tomtiş ötesi. Ağzı olmasına rağmen dilinin olmadığı gibi karısı, çocukları ne isterlerse amade. Flört dönemlerinin, çıkmaların, takılmaların yaşanamadığı yıllarda Baba Şövalye ile evlendiği için kayınvalidem, haliyle başka model adam tanımıyor.

Hayriye Teyze lafa karıştı. “Aaa”, dedi. “Olmaz mı hiç? Ben de kocamı bıçakladım.”

Hayriye Teyze, kocasını başka kadınla basmış evinde. Mutfaktan bıçağı alıp saplamış adama. Yaralanmış eleman. Ama şikayetçi olmamış da hapisler mahkemeler yaşanmamış.

Ben içimden ‘afferim’, dedim teyzemize. Hak etmiş kocası da. Kadının evinde, odasında. Bu ne fütursuzluk. Zaten adam istenmiş gel beni gebert demiş alenen. Kaşınmış. Kaşımışlar.

Anne Şövalye’nin kaşı gözü atmaya başladı. “Niye bıçaklıyorsun canım? Boşansaydın bitseydi. Aaa” oldu.

Bu da çıldırma anlarından habersizliğini, intikamın o kaşıntılı hissinden bihaber oluşundan kaynaklanan seviyeli ve fazla derli toplu bir mantıktı.

“E, boşandık heralde,” dedi Hayriye Teyze. “Ama o an gözüm dönmüştü.”

Anne Şövalye Hayriye Teyze’nin gözünün bizim evde yeniden dönebileceği endişesiyle huzursuz olurken ben bu hikayeden kendime rahatsızlık çıkarmak istemiyorum. Yeni bir bakıcı sorununu göğüsleyebilecek sabrım yok. Henüz. Hala yaralarım taze.

Hiç yorum yok: