Cumartesi, Haziran 10, 2006

Hafiye Selamı

Parasını almış olmama rağmen Megan kızımız henüz gelip arabasını almadı. Kurtlu bakla olduğum için de arabayı son dakikada hacamat ederim korkusuyla kullanmıyorum, öyle duruyor işyerimdeki otoparkta. Her an teslim edilmek üzere. Aylin'in eski yedek bir arabası var. Onu kullanıyorum birkaç gündür. Araba tam 400 bin kilometrede. Dünyayı 10 kez dolanmış yani. Takır takır gidiyor. Kliması bile çalışıyor. İnanılmaz. Öyle sandığınız gibi 79 model bir şey değil. Nispeten yeni. 95 model bir Nissan Altima. Burada mesafeler uzun, yollar rahat diye bu kadar çok çalışmış. Yine de 400 bin. Dile kolay. Japonlar yapmış, aabi. Neyse işte, arabanın maaşallahı var diye tahtalara vurmaktan bir halken sonra o tahtalar bize vurdu. Tabii ki.

Dün hava ben diyeyim 40, siz diyin 50 dereceyken ve fakat feci trafikli kızgın asfaltta 60 derece gibi hissedilirken, otobanda en yakın çıkışın getto olduğu bir yerde araba hararet yaptı. İbrenin H'ye doğru ilerlemesine paniklemenin yanısıra çıkışa kadar idare eder mi edemez mi diye muhasebeleri beceremedim ve cepten hemen bilirkişi abileri aradim. Dediler ki kaloriferini çalıştır üç beş dakka. Araba oldu mu bir yamyam kazanı. Çıkıştaki ilk benzin istasyonuna çekmeyi başardım. Arabalardan yükselen baslar, ortalıkta işi gücü olmadan bekleşen abiler. İçeri girdim. Tezgahın etrafi Mısır orijinli baharatlar falan dolu. Sahipler de ortadoğulu görünümlü. A, dedim 'aleyküm selam'. Afganmış biri, gençten. Anlattım arabam böyle böyle. Yanındakine anlattı durumu kendi dilinde. Gülüştüler. Ya evet, beceriksiz karılar yolda kalmış, ne komik, ne ego tatmin edici. Bir kova su aldı arkadan getirdi boşalttı radyatöre. Yanımdaki arabada ürkek bakışlı sarışın bir kız gördüm. Bu sıcakta camları kapatmış, araba çalışmıyor. İçerde pişiyor olmalı. Onun da arabası hararet yapmış. Korkuyormuş dışarı çıkmaya. Benden cesaret çıktı. Baktik onunkine de. Şu pompası kırılmış. Bir arkadaşını bekliyor.Trafik çok, uzun zaman alır gelmesi. Korkmasın diye yanında bekledim artık.

Afgan çocuk İstanbul Cafe'yi biliyor musun, dedi. Biliyorum, a tabii, dedim. Atlanta'nin Türk restoranı. Biraz muhabbet ayaküstü. En az on tane başka abi de geldi, bakıyor. Neye, niye, belli değil. Çantama mukayet olma telaşı sardı beni. Sarışının arkadaşı da geldi zaten. E, ben de gittim. Benzinciden sonraki ilk ışıkta yanıma yine zıplangaç bir araba durdu. İçinde beş abi. Aç aç, diye tempo tutmaca. Ben açmayınca ıkınarak önümdeki arabanın görüşüne girmeye çalıştılar. Ordaki teyzeye de aynı muhabbet. Aç aç. Teyze yarı beline kadar sarkıp bir kelimesini bile anlamadığım tükürüklü bir tartışmaya girdi. Yeşil yandı, sıvıştım.

Hikayeyi sonradan anlatıyordum. İşte ne akilane bir şekilde, din birliğimizi kullanaraktan abilere radyatör bakımı yaptırdım, sorunu çözdüm falan diye. İçeri giren 'selamün aleyküm' der. 'Aleyküm selam, değil', dedi. A, doğru ya. Abiler şaşkalozluğuma acıdılar yani. Hepsi o. Hafiye kendini cingöz sanmaya devam etsin bakalım daha.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam

Bu yaziya ilk yorumu ben mi yazacam? Cok heyecanli.

Neyse... Keratalar guleceklerine verdigin selami "vessalumun aleykum" diyerek aliverselermis ya. Zira "selamun aleykum" ile "aleykum selam" arasinda anlam acisindan hic fark yok: ikisi de selam, yani baris ve esenlik uzerinize olsun demek. Genelde selami alirken basa bir 've' konur; "ve aleykum selam". Sozcuklerin 'flip-flop'undan ziyade asil bu 've' tasidigi de/-da anlami acisindan cumleyi cevap haline getirir (selam sizin de uzerinize olsun).

Biraz konu disi ama bu gunlerde arap yeniyetmelerinin bu 've'lerin hangisinin bitisik hangisinin ayri yazilacagini karistirdigini, okumus yazmislarin da genclik yozlasti diye veryansin ettigini notlarimiza ekleyelim. Bu baglamda, karsida bir kisi bile olsa bu muhabbet niye cogul gidiyor (uzerinize) hadi ona da girelim: cunku sadece kisiyi degil demirbas Munker ve Nekir biraderleri de selamliyorsun, karsidaki de seninkilere goz kirpiyor selami alirken. Velhasil...

Konuya donersek, selamun aleykum-aleykum selam kalibiyla ibranice shalom aleichem-aleichem shalom ayni kokenden geliyor, dogal olarak ikisinde de
alis-veriste kelimeler yer degistiriyor. Peki niye degistiriyor kardesim? Bunun semantikten ote insanin ve onun dusunebilme, var edebilme yetisinin kutsanmasina iliskin bir takim sembolik anlamlari var. Maaalesef tam o anlamlarin islendigi dersi kacirdigim icin ayrintilara vakif degilim. Ama basta da dedigim gibi ha selamun aleykum ha aleykum selam, anlam ayni:

Esenlik, bolluk, bereket ve baris uzerinize olsun.

-Mutlu

Adsız dedi ki...

yukarıdaki açıklamaya benden de hamiş:
arapçada lam-ı tarif vardır. yani isimlerin başına elif ve lam harfleri getirirler. bu ingilizcedeki "the" ya karşılık gelir. bu durumda sondaki nekre kullanılmaz es-selamu aleykum denir. cevap dediğin gibi ve aleykum selam şeklindedir.
bir de sadece çoğul hali kullanılmaz. tekili de vardır. erkekler için es-selamu eleyke denir. bayanlar için de es-selamu aleyki. sondaki e ve i düşer şöyle telaffuz edilir: es-selamu aleyk.
vay beee malumata bak! bu gidşle ben ansiklopedi bile yazarım. tutmayın beni gaza geldim... gidiyorum!