Cuma, Haziran 23, 2006

Tokyo Umurlari

Zeynep Oral elime su dokebilir miymis? Siz Japonya'yi benden dinleyin.

Kupkup ve Sayuri isimli bir hanim arkadasi sabah nefis bir hareketle Rifat'in- achtebahn ya da rollercoaster, kendi uydurdugumuz Turkcesiyle, 'eglence treni'- planini bertaraf etti. Yagmur yagarsa aleti calistirmazlar diyerekten. Ne yagmur yagdi ne bir sey ve tren yerine tapinaklar, bahceler gormeye gormeye gittik.

New York'ta basimiza gelen, o gittigimiz yerin tadini cikarmak yerine cilginca fotograflarini cekmek illetine yine yakalandik. Rifat'a kitaplarimi guvendim de ta Japonya'ya getirdim hani benim yerim yok, o yazin Turkiye'ye tasisin diye ama fotograflarimi guvenemiyorum. Guven dedigin sey azar azar gelisiyor. O da bana guvenemiyor anlasilan, makinelerimizi degistirdik. Ben onu cekiyorum, o beni. O artist, ben ondan artist. Digital kamera cikti, mertlik bozuldu, kimse turist degil, herkes artist. Sayuri onunde poz poz resim cektigimiz tahta oymanin ta 1300'lu yilllara uzanan hikayesini anlatmak icin kendini helak ederken biz coktan bir baska mizanseni yaratmaya kosmus oluyorduk.

Susilerimizi de yedikten sonra Rifat hediyelik esyalar dukkanindan kendine karatecilerin, aikidocularin kafasina bagladigi bantlardan aldi. Duz, beyaz bir bez, uzerinde 'bir numarayim' yaziyor Japonca. Kendimizi cekik dunyasina da rezil ettikten sonra sehre donerken trende karsimiza oturan herhangi bir Japonun seyahati boyunca ne yapacagini tahmin etme oyunu oynadik. Ya beyaz ve de mutlaka kapakli ve ucundan bir cizgi film karakterinin maskotu sarkan cep telefonlarini cikarip kucuk ekranina kitleniyorlar, ya uyuyorlar ya da cizgi roman okuyorlar. Dorduncu bir secenek asla yok.

Aksama Rifat'in Alman is arkadaslarini da saflarimiza katarak Tayland restoranina gitmek uzere oteline geldigimizde Rifat'in buram buram sucuk kokan odasinda tarifsiz bir jetlag7e yenilerek uyuyakaldim. Onlar gitti, ben kaldim. Gece uyandigimda hala donmemislerdi. 32. kattaki Tokyo manzarasini pencerede bacaklarim karnima cekili izleyerek Lost in Translation tribi yaptim. Donduklerinde onlar uykulu ben cin gibiydim.

Boyle agir(?) hikayeler bizi bozar. Bizim tayfaya magazinsel haber lazim. Soyle ki: Sayuri, Rifat'in Japonya seyahatlerinde arkadasi oluvermis ama sabah saatlerinde alenen Rifat'a yazan kiz bunun gun icindeki saklabanliklarindan sonra ondan sogudu. Son dakikada da kendini aksam planindan cikardi. Bakalim bugun ne olacak? Bildiricem mutlaka.

Hiç yorum yok: