Salı, Ekim 10, 2006

Arabası Var Aklı Yok

Arabam delindi diye geçici başka araba verdiler. Bir Ford Focus. Hani poposu topiş olanlardan. En çok onları seviyorum. Benim Seat sedanın arka camı tuvalet penceresi kıvamında. Tepede ve küçücük. Ondan yani ha bire tamponu değdirmem anarya zamanları. Beceriksizliğimden değil. Geçici arabamı ekstra sevmemin bir diğer sebebi de otomatik oluşu. Artık sol ayağıma kramplar girmiyor mesela. Çıplak ayak araba kullanma zorunluluğum da kalktı. 10 santim topukluyla bile çok rahat sürüyorum. Mutluluk buymuş be! Şövalye'ye de ültimatomu çaktım. Yeni araban otomatik olmalı,dedim. Gerekliliğine dair kuşkuları çok. Bunu ona anlatmam çok zor tabii. Otomatik vites arabayı el frenini yavaş yavaş indirerekten kaldırmaya çalışıyor yokuşlarda. Araba kaymıyor ki, yahu. Gerek yok, diyorum ama adam hala düz vites araba muamelesi yapıyor otomatiğe de.

Laf arabadan açılmışken bir iki gün arabasız gezdim. Hiç şikayetim yoktu bu durumdan. Sayesinde patronla çıktık da nihayet bebeğini ziyaret edebildim. Hediyesinin paketi arabamın bagajında yırtılmaya başlamıştı artık. Kalkıcam. 'Ben seni bırakayım', dedi. 'Olmaz, aa, ben taksiyle giderim, şurası zaten', dedim. 'A, valla olmaz', dedi. 'A, valla olur, rahatsız olma, çocuğunla oyna', dedim. 'O zaman', dedi. 'Al arabayı sen. Git. Sabah gel beni al, beraber gideriz'. Elime de bir minik bar tutşturdu. Janjan arabaların anahtarları öyle ya artık. Minik bir stick sokuyorsun marş yerine. E, tamam, diyip indim aşağıya.

Arabaya sok anahtar fonsiyonlu aleti. I-ıh. Çalışmıyor. Ama kaç kez soktum. Zorladıkça üzerindeki tuşlara basılıyor. Bagaj kapısı açılıyor. İn, kapa, otur, sok, dene dene dene. Ay, allaam. Çıkıp söylesem ben çalıştıramadım, diye. Zaten Amerikalı şaptisi olmuşuz ortalığın. Karizma iyice felç olacak. Bir de ayıp şimdi adam belki pijamalarını çekti. Ne biliyorum ki? Artık mecburen bir klasikle bitirmek zorunda kaldım.


Hafiye (ağlamaklı): Şövalye!
Şövalye: N'oldu minno?
Hafiye: Etiler'de bir Passat'ın içindeyim. Çalıştıramıyorum arabayı.
Şövalye: ???
Hafiye: Şişli Terakki'nin köşesindeyim. Gelebilir misin?
Şövalye: Minno, çalmıyorsun di mi arabayı?
Hafiye: Anlatması çok uzun. Uffff...


Meğer ters sokuyormuşum anahtarı. Bu kadar basitmiş yani çözümü. Ama benim soktuğum taraf demirli memirli kısmıydı. Sanki anahtarın çipi orda olur sadece gibi gelmişti bana. Yani bu çip dediğin sey plastiğe değil yaldızlı kısma layıktı sanki. Neyse ne yahu. Araba malağıyım. N'apiym. Otomatik vites olsun yeter. A, bir de topiş poposu. Şövalye'ye rüsvalık da kanıksandı zaten artık. Hem o da benim böyle entelektüel anlamda basit ama fiziken yorucu problemlerimi çözerekten kendini önemli sansın biraz. Erkeklere yapmak lazım böyle arada. Kel konuştu gene.

Hiç yorum yok: