Perşembe, Nisan 24, 2008

Idiot’s Guide to Dating in Turkey

17 yıldır yaşadığı Amerika’dan üç ay önce dönen Evo ile geçirdim 23 Nisan’ı. Hayatının yarısından çoğunu, kendini bildiği yaşlarının hepsini orada geçirdiği için Evo herşeyden önce bir Amerikalı’ymış. Bunun dozunu da yeni farkettim. Üzerine biraz da paldır küldür konuşunca kaoslardan kaos beğenin. Evo’nun adaptasyon sürecinde başına gelenlerle neşe dolduk valla bu 23 Nisan'da da.

Akıllı, zeki kız elbet. Tüm ülkeyi olmasa da kendi etrafındaki düzenin işleyişini anlamış üç ayda ama sebeplerini anlamamış. Onu biz de anlamadık valla ama en azından anlatmaya çalıştık.

Evo: Adam bana ’hayatım’ dedi??? Ama daha bir haftadır tanışıyoruz ve sadece iki kez yemek yedik? Nasıl hayatı olabilirim ki?

Cevap: Türkiye’de tanıştığınız abiyle bir hafta içinde samimi olmak hızlı değildir. Abi size ilk bir iki gün içinde 'hayatım’, 'canım’, 'bi tanem’ diyebilir. Bunda bir abes aramayın. Hatta bu hoşunuza gitmeli zira ying ve yang olayı. Türk kızları da bundan sever ve bundan ister. Abi size kendince değer verdiğini, niyetinin ciddiyetini gösteriyor. Bir keresinde evden doktora gitmek için çıkan annem, muayenehanenin bekleme salonunda tanıştığı birtakım kadınlarla 15 dakikada 'best friend’ olup sohbete çay ve böreklerle devam edebilmek için onlarla beraber eve dönmüştü mesela. Samimiyet doruklarda yaşanır bu topraklarda.

Evo: Adam beni ertesi gün aradı ve her gün arıyor da. İnsan her gün ne konuşur yahu? Uyandım, dişimi fırçaladım, yemek yedim falanı mı raporlayacağız?

Cevap: Amerika’da telefonunu verdikten 3 gün sonra aranırsın fakat burada vakit kaybedilmez. Hem dedim sana. Ying-Yang. Kızlar her gün aranmazsa arıza çıkarır diye bildiğinden devamlı arıyordur o da belki. Belki onun da gerçekten arayası ve rutin işlerinizi raporlayası yoktur ama Amerika’da kural nasıl 3 gün olageldiyse burada da kural bu farz et. 3 gün kuralı ne kadar mantıklı ki bu ne kadar mantıklı olsun? Bençmarkları at kafandan.

Evo: Eue, peki benim hoşlandığım bir abi (Abi-2) daha var. Abi-2’yi kahve içmeye çağırmak isterim. Biz Abi-1’le sevgili miyiz şimdi? Bu durumda bu Abi-1’i aldatmış mı olurum?

Cevap: Teknik anlamda hayır ama artistik anlamda evet. Bakışmaya ve cilveli konuşmaya başladığınız andan itibaren sevgilisinizdir artık. Burada 'date’ kavramı yok. Kafadan ya sevgilisinizdir ya değilsinizdir. Üç beş vakit 'date’ edip sonra da birbirinize L-word’lar (yani ‘I love you’) veya artık ’exclusive’iz (yani ’senden başkasıyla görüşmüyorum’) demeniz gerekmiyor illa ki. Böyle sözlü birtakım durum değerlendirmesi ifadelemeleri falan yok burada. Zaten seviyorsun ve zaten de başkasıyla görüşmüyorsundur. Bence sen Abi-2’yle iç kahveni ama bundan Abi-1’e bahsetme. İlişkilere bodoslama girildiği gibi kavga gürültü çıkılır da.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

Hafiye,

Sen Düella'nın asabiliğini, Şövalye'nin havailiğini boşver. Benim life-coach'um ol. İstediğin kadar karış, astral haritamı didikle. Bak benim üç senede öğrenemediğim "Dating in Turkey 101" dersini Evo'ya üç ayda vermişssin. Analiz felci, işkolik, sıfır duygusallıktan ibaret hayatıma yeni bir yön kat. Saatine 30 ytl veririm, Düella'ya verdiğin akılar fikirler ve dahi zaman gibi boşa gitmez.

PS: 30 ytl dedimse, akla fikre muhabbete elbette ölçü olmaz, ama billable hour pazarlığına ucuzdan başlamak işin adabı, bir kıymet takdiri değil kesinlikle.... Yanlış anlaşılmasın. Provakasyona mahal verilmesin. Niyetimin ciddi olduğunu göstermek için "canım, hayatım hafiye" de diyorum, ülkemde cinsel tercih belirtmeden kız kıza kol kola yürünmesi, aşkım falan denilmesinin normal olması kabilinden.

Yesim Arpat dedi ki...

Ah canıım. Parayı pulu boşver. Bana akıl vermek de. Ben bedava da yaparım. En sevdiğim şey!

Adsız dedi ki...

Hahaha, super!!!!

Adsız dedi ki...

We have a deal, Hafiyya! Derhal başlamak istiyorum coaching'e....

Sana outsource edeyim şu işi, düğünde takılacak altınlardan "success fee" al... Bu kadar da vicdanlı kapitalistim, billable hour istemesen de sömürünün bir adabı var.... :)

Yesim Arpat dedi ki...

Tamamdır. Sen pek bir finansal deal'sal şeyleri biliyorsun. Afferim. Rahat anlaşırız senlen.

200 kişilik düğünde kabaca 200 çeyrek gelir. Kabaca 65 YTL birim fiyattan 65*200= 13,000 YTL.

Bir sene içinde evlenirsen %20'sini, iki sene içinde %10'unu, üç sene sürerse %5'ini alırım. Ötesi zaten başarısızlığımdır :)
Gayet ucuz fiyat.

Çay, kahve, yemek, telefon, faks, yol-otopark parası, incidentals gibi masraflar da senden. Başarısızlık durumunda masraflar sana patlamış olur.

Deal?

Sawyer dedi ki...

hafiye!
cok maymun istahli gordum seni bu aralar. Astrolojiyi biraktin, ruya tabirlerine gectin. Simdi onu da birakip everme islerine mi girdin? ilahi...

Adsız dedi ki...

Eh, millete akil vermekten kendimize kalmamis olabilir ama danismanliklan istigal ediyoruz nihayetinde.

13.000 x 0.20 = 2600

Daha onceki teklife oranlarsak

2600 / 30 = 86 saat (kusurati sildim). Fena diil. Retainer gibi oldu, ortalama her hafta iki saat akil fikir eder bir yilda evlenirsem.

Success fee, soyledigin sureler ve oranlar cercevesinde olsun, ama tanisma asamasindan itibaren coach ettigin iliskilerde 100%, halihazirda degerlendirme surecinde olan kisilerle evlilikte 75% uygulansin.

Ciragan/SuAda ve muadillerinde dugun, designer gelinlik, Tahiti-Palau-Goa gibi egzotik lokasyonlarda balayi durumunda hakedilen success fee'nin yarisi kadar da ikramiye benden.

Yolda gecirilen sureyi, trafik veya sinir seysi sebebiylen yasanan maddi manevi hasarlari - tedavi giderlerini, vs ustlenmedigim gibi, reimbursable masraflarin hem reasonable, hem de reasonable documented olmasi icap eder...

Son teklifimdir.

Adsız dedi ki...

Eeee!

1. Hayatim, canim, yerine gore, herkese soylenebilecek laflardir. Hayatim, "my life" a tekabul etmez, "sweetheart'a tekabul eder. Sweetheart'i da, tatli kalp olarak mi ceviriyorsunuz? Ben yeni tanistigim bir hemcinsime kolayca hayatim, canim diyebilirim. Bir anlami yok. Dear, dearest gibi bir laf. Sokakta adimi bile bilmeyen Amerikalilar bana paso "dear" diyebiliyor. Ne yani ben onlarin "dear"i miyim? Bunlar cok luzumsuz, cok oryantalist analizler.

2. Her gun telefonda konusacak bir sey bulamadigin adamla ne isin var, neden berabersin? Bir kere birisiyle yeni tanistiginda konusacak bin tane sey olur, ne kadar cok konusursan da lafin artar. Eger telefonda konusacak uc kelime bulamiyorsan, o iliskide ariza var demektir. Bu aramadan once uc gun bekle, saga donmeden once, uc saniye zipla gibi anlamsiz Amerikan adetlerini de, memleketimize getirmeyelim lutfen. Amerika'nin en gicik, gereksiz adetleri dating rituelleridir.

3. Kurallari bosver. Ayni anda iki kisiyle gorusmek istiyorsan, yine ikinci maddeye bak, bu iliskide gelecek yoktur. Ya da cok bayik bir iliskiye razi ol. Henuz yeni tanistigin ve cikmaya basladigin bir adam, her anini, dusunceni doldurmuyorsa, baska bir abiyle de kahve icsem diyorsan, kusura bakma, birinci abiyi aninda sutlaman lazim. Bu ne canim, Bachelorette mi oynuyoruz?

Sinirlendirmeyin beni. Amerika'dan adam gibi sosyal adetleri transfer edelim, boyle hayati insana dar edenleri degil. Dak.

Adsız dedi ki...

Dear Dak, (Dak’cim canim) :)

Sinirlenecek bir sey yok. Amerika’daki dating rituelleri ile turkiye’deki rituelleri karsilastirdik da “bak amerika’dakiler ne kadar daha mantikli biz niye burada da bunlara uymuyoruz” diye bir degerlendirmede bulunmadik. Zaten genel olarak istesek de degistirebildigimiz seyler sayili anladigim kadariyla. O yuzden icin rahat olsun, her sey eskisi gibi.

Hafiye de demis aslinda: bu tur konulardaki herhangi bir rituel veya kurallar zinciri (amerikanin olsun ya da turkiyenin olsun) eninde sonunda herkes tarafindan bir sekilde ‘mantiksiz’ olarak degerlendirilmek durumunda. Olay herseyiyle subjective. Her iliskinin baslayisi daha farkli olabiliyor. Her insanin bir iliskiye girme hizi degisebiliyor. Uc atla bes zipla diyerek bir kutuya sokmanin mantigi yok tabii ki. Biz daha fazla informative olan bir sohbet yapmistik. Yani olay nedir, beklentiler nedir, ben soyle yaparsam nasil anlasilir manasinda.

Neyse, su hizli ve asiri samimiyet konusuna gelelim ki hala pek alisabilmis degilim. Calistigim insanlardan bile ‘canim cicim cok opuyorum cook sevgiler’ gibi emailler alabiliyorum ki uc aydaki toplam konusma saatimiz 1 en fazla 2dir. Tamam iclerinden oyle gelmis yazmislar ama ayni sekilde cevap vermeyince (ki icimden gelmiyor) ben kaba mi oluyorum? (Ayrica ben amerika’da boyle bir durumla pek karsilasmadim. Buyukler kucuklere daha sIk ‘dear, sweetheart’ falan der de benim tecrubemde cok iyi tanismayan yasitlar arasinda sanki pek sIk kullanilmaz boyle seyler, calisma ortaminda da hic. belki seni seker sirin buluyorlardir da boyle sIk sIk soyluyorlardir, benim pek sirin oldugum soylenemez. :))

Sonraciima, iki kere grup icinde gorustugum ve belki toplamda bir ya da iki saat ancak konustugum bir adamla her gun saatlerce konusacak samimiyeti neden bulayim ki? Yani hafta ici bir mesaj atsa ya da arasa ‘hafta sonu goruselim’ dese de bu background yaratma/iliskiye temel atma olayi yuz yuze gerceklesse cok mu anormal olur? Bu kabul edilemeyecek kadar yavas bir hiz midir?

Yani sanirim benim burada anlamaya calistigim (daha dogrusu kaybedip de bulmaya calistigim) su tanisma sureci denen kavram. Ilk kez tanistigim bir adam benim icin ‘elin adami’ oluyor. Tamam yuzunu gozunu begenmisim biraz gulusmusuz kabul. Ama bu statuden ‘sevgili’ statusune gecmesi icin arada olmasi gereken bir surec yok mudur? Zaten bu abinin her gun saatlerce konusmak istedigim biri olup olmadigini boyle bir surecte anlamaya calismiyor muyum? Yani iki gunde olursa olur olmazsa sutlanmasi mi gerekir?

Pelinatto, hani burada amerika’daki gibi ‘tanisir hoslanirsin hic vakit kaybetmeden telefon exchange yapilir date edilir’ gibi bir olay yoktu? Grup seklinde bir sure cikilir, arada konusulur bir sey gelisirse o zaman yalniz cikilmaya baslanirdi? Yanlis mi anlamisim?

Adsız dedi ki...

Canim, hayatim, sevgilim Evo, Utandim simdi, bizim buradaki sinirlenmeler yalandan sinirlenmeler, yani ben hakikaten asabiyet yaptim falan sanma, oyle cadaloz degilimdir :)

Simdi Hafiye de olayi eksik anlatmis ama. Oyle grup icinde, dogru durust konusmadigin bir adamin aninda sevgili moduna girmesi Turkiye'ye has bir sacmalik degil, adamin luzumsuzlugu. Ben sandim ki, siz bir kac kez basbasa ciktiniz, muhabbet ettiniz, Bogaz'da yurudunuz, saraplar, kahveler ictiniz (oralarini kafamda oyle doldurmusum), bariz bir iliski baslangici yasiyorsunuz (kesin olmasa da, potansiyel) sonra adam seni ariyor, nassin asker diyor. Anlattigin ise daha cok, kendi kendine gelin guvey olan bir tip erkek oluyor ki, memlekette cok bulunsa da, standart denilemez ve uzak durulmasi hayirli olan insan tipine girer. Bence. Ama belli olmaz, belki adam hayatinda ilk kez boyle bir hissiyat icerisindedir. Dalgalanmis da durulmaktadir.

Benim sirinligimden cok, Amerikalilar'in laubaliligine veriyorum ben bu dear, sweetheart, honey bollugunu. Ama belki ben yol veriyorumdur. Ama acikcasi is yerini dusunmemistim. Amerika'da is yerinde bu laflar genellikle laubaliliktir tabii; ama canim cicim Turkiye'de hakikaten normaldir. Sen ayni sekilde cevap vermezsen kaba kabul edilmez, sadece seni "soguk", ya da "kendini begenmis" bulurlar ki bu kaba olmaktan da kotu olabilir.
Eger, bunu onemsiyorsan, bir lafa kendini alistir, "canim", en notrdur mesela. En azindan onu arada bir kullan. Bir sure sonra, agiz aliskanligi oluyor zaten. Onemsemiyorsan, bosver. Ama bu laflar, hemcinsler arasinda kullanilir. Samimi olmadigin erkekleri canimlarsan, yanlis anlasilmalara yol acabilir.

Turk erkeklerinin cok bariz iki farkini (ya da arizasini) ben soyleyeyim, sasirma.

1. Cok evlenme meraklisi olurlar. Aklin durur. Amerikali kadinlarin arayip da bulamadigi cinsten.

2. Hayir, demek naz yapmaktir diye dusunurler. Yani evet, evettir. Hayir da evettir. Hayir dedigin nasil anlasilacak? Azimle ve israrla hayir demeye devam edersen, bir noktada vazgeciyorlar.

Ben de Pelinat'in soylediklerine katiliyorum; ama belki yas ilerledikce dinamikler degisiyordur, ne bileyim.

Ali dedi ki...

hafiye esas bana bu islerin amerika'da nasil oldugunu anlatsaymis. gec oldu sanirim artik ama nerde yanlis yaptik onu bilirdik hehe.

Adsız dedi ki...

Evocum malum ben oralari terk edeli yas bayagi ilerledi. Belki Dak'in dedigi gibi ileriki yaslarda dinamikler degisiyordur, iliskiye girme hizi artiyordur. Gerci aninda yazan hizli abiler her yasta mevcuttu ama onlar cogunlukla beklentilerin daha fiziksel oldugu kisa sureli iliskiler pesinde kosan abilerdi. Onlarin tarzindan amaclari belli olur genelde...

Bu arada ilk tanisma siralarinda, genelde diger arkadaslarla birlikte gorusulur ama yalniz da gorusebilinir. Yalniz gorusulse de olay iliski asamasina gelmeden bu explicitly date olarak nitelendirilmez genelde. En azindan benim zamanimda oyleydi. Belki olay daha explicit'tir bu yaslarda... Hafiye ve Duella bu konuda daha cok yardimci olabilirler.

Yesim Arpat dedi ki...

Evo, yahu sen ne kadar analiz insanı, ne kadar sorgulayıcı, kanı yerde bırakmayıcı bir tipmişsin. Şimdi seni daha çok sevdim. Yahu sen bizim taraflara taşınsana. Gerçekten.

Şu da var: Amerikalı Evomuz bile Türkçe gramere, bağlaç de da'lara ne kadar hakim. Öyle ben artık Türkçe'yi unuttum diyenlere küpe olsun.

Adsız dedi ki...

İsimsiz Dak,

Sağol yani, şurada bir pazarlık yapıyorduk, işi bağlayacaktık, geldin "yerli malı, yurdun malı", "yankee, go home" iki lakırdı ettin. Deal tarumar oldu.

Hafiye,

Körle yatan şaşı kalkarmış, Şövalye'deki samimiyet dolu dikkat eksikliği sana da mı bulaştı? Focus, focus!

Kendimi kullanılmış hissettim. Hıçkırık, hüngürük....

İmza,
Türk Kızı

Ruty dedi ki...

aaa Evo gelmis blogumuza.. ne guzel ne guzel... Ozledim seni canim cicim Evocum :)