Çarşamba, Mayıs 07, 2008

Kendine Ait Hayat

Kimi insanlar rutinlerinin değişmesine tahammül edemezler. Geçen gün Esincan’la da onu konuşuyorduk. Herkesin dilindeki ‘kendine ait hayat’ alanından. Amerikalıların meşhur ‘space’inden yani. Mesela bir arkadaşı ona hadi gel, buluşup muhabbet edelim, sağa sola gidelim dese, yok çamaşır yıkamam lazım, yok kışlıkları kaldırmam lazım, yok evi temizlemem lazım, zırt dizisi izlemem, pırt kitabı okumam, tırt mp3’ü indirmem lazım falan diyemezmiş. Bütün bunlar nasılsa başka zaman, boş ve gereksiz bir akşam, plana programa gerek kalmadan yapılabilirmiş. Bu durumda benim bir hayatım yok mudur, diye sorguluyor. Daha doğrusu başkalarının ‘hayatım’ diye sahiplendiği bu gündelik ritüelleri ve onların programlı akışı ona tuhaf geliyor. Herkesin kutsal emanet gibi yapıştığı ve başkalarını bundan fellik fellik uzak tuttuğu ‘kendine ait hayat’ hepi topu bir çizelge midir, diye.

Ben de biraz Esincan gibiyim. Bizim kendimize ait hayatlarımızda ancak teslim günü yaklaşmış ciddi bir proje, feci trafik ya da 48 saatlik uykusuzluk gibi şeyler sevdiğim birine kapıyı kapayabiliyor. Ne yalan söyleyeyim, bu rutin işler bazlı sebepler biraz bahane gibi de geliyor.


Amerikalılar da böyleydi (genelliyorum). Onların bu gündelik rutinlerini, çok daha keyifli geçirilme ihtimali olan alternatifler pahasına önemsemelerini hiçbir zaman anlamadım. Mesela Pazartesi sabahlarının klasik sorusu olan ‘haftasonu neler yaptın?’a ben ‘hiiiç’ cevabını verirken onlar ‘arabamı yıkadım, çimleri biçtim, kardeşimle telefonda konuştum, televizyonda maç izledim’ cevabını verirlerdi. Ben de benzer şeyler yapmışımdır aslında ama bütün bunlar benim için ‘hiç’ken onun için iletmeye değer aktivite mi oluyordu, ne bileyim. Ancak arkadaşlarla sağa sola gitmişsek, seyahat etmişsek raporlamaya değer buluyordum ben şahsen.

Güneyde yaşamanın etkisi de olabilir tabii şimdi Amerika’dan Sex and the City kankaları bir laf etmeden ben bu yolu da tıkayayım.

16 yorum:

Adsız dedi ki...

flexible olmak güzel, karşına çıkan fırsatlara takılıp yön değiştirebilmek de güzel.

ama neden iptal edilen planlar hep senin planların olsun? çok mu sıkıcı planlar yapıyorsun, şahsi boundaries zayıf mı, assertive mi değilsin? sırf hayır demiş olmuk için, domuzluğuna hayır demez mi insan?

hafiye'nin şahsına sormuyorum, ortaya karışık polemik attırayım dedim. bak şu saat olmuş hala comment yok. biraz trafik olsun sitede.

dümbelek du jour bugün izinli galiba...

Sawyer dedi ki...

bu isimsiz yorum yazma olayini pek anlamlandiramiyorum. Bilmemkac paragraf yazdiktan sonra ismi yazmak mi zor geliyor? Yoksa herkes dumbuldemeyen dumbelegin kim oldugunu biliyor da ben mi uzak kaldim muhabbete? Yoksa yoksa isimsiz yorum birakmanin ayri bir gizemi mi var?
PS: bu agressive bir comment degildir, meraktan yazilmistir.

Herbert dedi ki...

hayat kısa, insan eskiye bakınca planladığı tarihte yıkadığı çamaşırları değil gezmeleri tozmaları hatırlıyor. yok senin programın kaldı da benim ki iptal oldu gibi eziklikler insanı daraltmaktan başka işe yaramaz. evde oturan erken ölür

Yesim Arpat dedi ki...

Valla ben de bilmiyorum kim isimsizler fakat artık her isimsiz yorumda Tetteh'den şüpheleniyorum. Adam kılıktan kılığa girebiliyor. Bukalemun. Yalnız o bu kadar ileri İngilizce kelimelerle yazamazdı gibi geliyor bana ama yine de belli olmaz. Tetteh bu.

Asıl konuya dönersek Herbert'e can-ı gönülden katılıyorum. Benim evim eşyalarım derli toplu olmayıversin. Değişik coğrafyalarda ve mekanlarda kankalarla kahve-geyik ikilisine tiptop evim feda olsun. Ben ki dünyanın en planbaz insanıyım, gündelik işlerimi planlamak beni ölesiye daraltır. Ben daha çok uzun vade projecisibaşıyımdır.

Duella dedi ki...

belki benimdir:) hehe.

Adsız dedi ki...

kesinlikle tetteh değilim. tetteh kimdir bilmiyorum. comment bırakan kimsenin ad - soyad - TC kimlik no bıraktığını görmedim... Benim blogum hakikaten dümbüldemeyen bir blog olduğundan link vermeye utanırım (yani 2005'de açmışım, iki post, sonra üç sene boş durmuş, erinmişim hala da bişiy yazmamışım).

ingilizcemin advanced çıktığına sevindim.... :) onca senelik talim - terbiye boşa gitmemiş demek ki...

"plan" nedir noktasında hafiye'nin yazdıklarına katılıyorum, pazar sabahı 9'da çamaşır yıkayım 9:30'a kadar asmış olayım, haber değeri olan, ertelenemez nitelikte plan sayılmamalı. Bu işleri "just do it" ve "as needed" algılamak lazım.

Chores diil event bazlı düşünüp, benim event'im seninkini döver iptal et, beklentisi varsa, işte buna gıcık olduğumu belirtmek istedim.

Adsız dedi ki...

identity theft yapmayalım. düella, benim sen olmadığımı biliyorusn :)

Adsız dedi ki...

son cumleye bayildim ama acikcasi eger tanidiklarindan birisini sex and city karakterlerine benzet deseler dusunmeden hafiye derdim. hadi bakalim.

Duella dedi ki...

dumbuldemeyen dumbelek... ayol niye dumbuldemeyesin ki? dumbelek dedigin dumbuldemeli. gel, seni bi dumbuldetelim.

ve evet senin ben olmadigimi biliyorum. hem benim ingilizcem beginner seviyede:)

hafiye, illa bi sex & city karakteri olacaksan sen, hmmm, galiba en yakin secenek miranda. sen ne dersin?

Adsız dedi ki...

düella,

dümbüldemeye dünden razıyım, serde var bir dümbeleklik, ama moralim biraz tarumar şu aralar....

seni düella tedavisine alırım, bi haftada dümbüldetirim, hafiye'nin yapamadığı coaching'i ben yaparım, diyorsan o başka....

Yesim Arpat dedi ki...

Ya ben coaching yapmam dedim mi?
Anlaşma bile yaptık. Senden bir adım geldi mi sonra? Yoo.
Düella sana evlenme koçluğu yapamaz. Yani üstüme iyilik sağlık, vicdani retçiyi harp akademisine yollamak gibi bir şey olur bu.

Çıka çıka çıkan örneğe bakar mısınız yalniz?

Adsız dedi ki...

Hafiye....

Çocukluk yıllarımızın önce-alışveriş-sonra-fiş Perran Kutman sesiyle diyorum ki: "ee ben yanlış anladım!"

Bizim deal arada kaynadı gitti sandıydım... Boşuna Lost in Transition dememişiz önceki commentlerde... İletişim kanallarında bir tıkanma olduğu bariz.

Eee, denize düşen düella'ya sarılır, diye boşuna dümbüldememiş atalarımız... :)

Duella dedi ki...

kendi uslubunuzca iltifat ediyor olmalisiniz sayin dumbelek:)

Adsız dedi ki...

Sayın Düella, canım cicim,

Gel bari sen dümbüldet diye ricacı olmam aslında en samimi hislerimlen iltifatımın bir tezahürü sayılmalı, zira danışmanlıklan ekmek, bulamadın mı pasta, parasını kazanan bir danışmanlıkla iştigal etmekteyim.

Bir yandan da Hafiyaanım'ın size "vicdani retçi" demişliği var ki, hemen parmağımla kendisini hedef gösterip, "ama önce o söyledi, doğrusunu o bilir" diye mızırdanmak ve ilk göz ağrısı coach'umu satmak isteği de yok değil.... Eh, bu gidişle ancak altınların %5'ini filan bulabilecek...

Yesim Arpat dedi ki...

Dümbüldeyesi Dümbelekçim, sen arasana beni. Mail at profilimdeki adrese. hafiyesi@gmail'e.
Ben halledicem her bir şeyi. Sen hiiç merak etme.

Hepimiz retçiyiz, hepimiz dümbelek ama aralarında en analitik katalitik benim. Danışmansan önemini bilirsin. Ben sana hap yapıp veririm aradığını.

Duella dedi ki...

hafize hanım, hafize hanımmm.
karşınızda insan var, insan! benzemez sizin analiz verilerinize:)

dümbüldemek isteyip de hafize'nin eline kalmış dümbelekcağızım. hafize'den analiz raporunu al, memnun kalmazsan raporunlan bana başvur. bana genelde zor vakalar gelir:)