Cumartesi, Mart 20, 2010

Şov Hırsızı

Şövalye ilkokul birin ilk günündeki çocuklar gibi doktorları maaile dolaşmaktan hoşlanmıyordu. Ama biz öyle yaptık. Bir hocaya daha gittik. Artık konumuzu o kadar çalışmıştık ki, o adam da ağzını açmadı. Biz öyle oldu, böyle oldu, dedik. O da ‘evet, doğrudur’dan başka kelam etmedi. Son kez Uğur T’ye gidecek ve ajandasına girecektik artık. Bu randevuya Düella da geldi.

Uğur T, Şövalye’nin kafasını nasıl keseceğini anlattı. Saçın da azmış senin, saçlarının arasında kalırdı iz normalde ama neyse, dedi. Şövalye’nin bütün derdi buydu. Panik oldu. Neresinde iz kalacak, ne kadar derin olacak, ne kadar sürede iz geçecek, diye sormaya başladı. Şövalye’nin estetik dertleri vardı.

Düella da “Aman canııım. Bu yaştan sonra kime beğendireceksin kendini, olsun kafan yamuk kalsın” dedi. Yerine “zekasında falan bir sorun çıkmaz, di mi doktor bey?” diye sordu. Düella’nın entellektüel dertleri vardı. Şövalye onun bu dertlerine normalde ne kadar katkıda bulunuyordu, o ayrı mevzu. Ama tümörünün alınmasından sonra adamın sivri zekalı birine dönmesi umuduyla sormuş olabilirdi.

Ben de huyu suyu ve unutkanlığı konusunda tekrar değindim. Benim de davranışsal dertlerim vardı. Sessiz direniştir kocam. Ben de cadılaşıyorum bu huyuna tepki olarak. Ama Şövalye her şeyi on dakika içinde unuttuğu için ‘50 First Dates’ gibi bir hayatımız vardı. Her gün sil baştan. Tümörü unutkanlığına sebep oluyorduysa mesela, artık her şeyi hatırlayan birine döndüğünde biz mümkün değil, geçinemezdik.

Dönüş yolunda Şövalye ölmek üzere olan bir adam olduğundan oraya buraya şuraya gidip, onu bunu şunu yemeyi önerdi. Düella da ölürse eğer çocuğuna baba olacağını ve sırf bu yüzden ölmese iyi olacağını hatırlattı.
Hastaneye yatmamıza üç gün vardı. Önümüz haftasonuydu. Toplaşıp kırlarda mangallar yakıp Şövalye’nin son arzularını yerine getirdik. Adam ölümüne sucuk ve pirzola yedi. Benim de son arzulara ayak uydurma çabaları neticesinde yeme içme konusundaki tüm hamilelik titizliğim dağıldı. Pre ve post hastane süreçlerinde mecburen junk food yemeye başladım. Artık kimse benle ve Jelibon’la ilgilenmiyor, aç mıyız tok muyuz, doktor randevumuz nasıldı, ikililer dörtlüler nasıl çıktı diye umursamıyordu. Şövalye alenen şovumuzu çalmıştı.

2 yorum:

farawaysoclose dedi ki...

1 ay geçmiş sen yazmayalı. herşey yolundadır umarım.

Yesim Arpat dedi ki...

Bir ay geçmedi, hayır. Bir aydır yazmıyordum - iki hafta öncesine kadar. Geriye dönük tarihler atıyorum aslında. Ondan.

Şövalye'nin tümörünün teşhisi ve ameliyatı konulu postlar yenidir.