
Düğün bir Amerikan düğünü gibi başladı. Gelin damat bir rahibin (bizim durumda Amerikalı ve Türk temsili nikah memurunun) önüne doğru ilerleyip rahibin ‘iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta’ konuşmasını tekrarlayıp birbirlerine bağlılık sözü verdiler. Sonra bir Amerikalı kanka günün anlam ve önemine uygun bir şiir okudu. Arkasından Amandita Mevlana’dan Türkçe bir düğün bayram şiiri okudu. Toylar, düğünler tam bizim için / Toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya diye. Onu bir gece önceden çalıştırmıştık. Toy’u ‘töy’ diye okuyordu. Sanmış ki ona yollanan bu şiir Türkçe karakterlerden yoksunluktan töy, toy olmuştu. 'Toy' diye düzelttik onu. Toy’un anlamını bilmiyormuş. Töy neydi ki o zaman dedik. Onu da bilmiyormuş. Çalışma esnasında şiiri katlediyordu. Ama gece sahnede iyiydi. Bizim aklımıza yine de bir gece öncesi geldiğinden Amandita’yı dinlerken kıkırdamadan duramadık.
Düğün bir Türk düğünü gibi devam etti. Gerdanlar kırıldı, halaylar çekildi, göbekler atıldı. Gece dağılırken kimin evi ne tarafta bilinemedi. Ben de artık Jelibon doğsa da olur diye pistlerden uzak kalmadım. Ertesi sabah spor bile yaptım. Ruş’un brunch’ına gittim. Onu havaalanında balayına uğurladım. Dönüşte Elyan kısır yapmış, gel dedi, gittim. Yedim içtim. Otururken ufaktan bir sızı başladı kasıkta. Çok yorulduğuma verdim ama huzur da bulamadım. Evimize döndük.

Sabah 9 gibi Şövalye’yle hastaneye gittik. Günlerden Pazartesi olmasına rağmen resmi 30 Ağustos tatili yüzünden doktorum çalışmıyordu. Biz de acilden giriş yaptık.
2 yorum:
Hayırlı olsun.Allah analı babalı büyütsün
Tebrikler :) Sağlıklı, mutlu, uzun bir ömrü olsun bebeciğin.
Yorum Gönder