Perşembe, Mayıs 25, 2006

Miami Hapsi

Hafiye, çok dolaşık bugünlerde. Karman çorman. Taşınırken eskilere takılıyor. Nostalji yapıyor çabuk çabuk toplanacağı yerde. 2 Şubat 2005'ten bunu buldu. Hey gidi, oldu. Siz de bin parçaya bölünmüş ve bininin de peşine düşmüş bir Hafiye'den çok şey beklemeyin bugünlerde. Eskileriyle idare edin.
----

Sabah 4'e kadar Miami'de bir otel odasinda calisan kizimiz cok da zahmetli gelmeyen sabah uykudan uyanip yoklama verme merasiminden gecti. Ustleriyle kahvalti yapti. Bugunun ajandasini tartisti. Danismanlara fikir verdi. Sonra tam asagi, toplanti odasina inmisti ki ona 'git uyu biraz' dediler. Ustume iyilik saglik. O kadar da goz makyaji yapmistim belli olmasin kizarikliklar diye. Sanirim sesten caktilar. Travesti gibi cikiyor bugun. Nerde benim burundan cikan cir cir ses, nerde bu kalin catlak sey? Uyuyamam ben gunduz vakti. Havuzbasinda mojito mu icsem? Sevmiyorum mojitoyu ama sirf konsept kasmak icin bu caba gerekli midir? Bu kadar mi yaptim demek icin yapar insan? Irdelenesi konular.

Sabah alarmi niyetine TV'yi kurmustum. Bir acildi ki Groundhog Day kutlamalari varmis bugun kuzeylerde bir yerde, ismini degil telaffuz etmek, dogru yazmamin bile imkansiz oldugu bir soguk sehirde. Tam da o sirada aklima Groundhog Day filmi geldi. Kendimi o karelerde sıkışmış hissettim. Gunlerim birbirinin benzeri otellerde, benzer tartismalarla geciyor. Sadece penceremdeki manzara degisiyor. Mantigin durdugu yer neresi? Hani kisa omurluyduk? Birbirinin ayni gunlerle kisitli butcemizi harcamak takvim uzerine centik atmaktan baska nedir? Mahpus muyuz? Zincirlemisiz kendimizi kariyere, paraya, statüye. Emekliliğe övgüler duzmeye basladik bile. Hani genctik, guzeldik? Ne hayrını gorduk? Har vurup harman savursaydık bari. Alenen dolapta curuttuk.


Gene Sıdıka Sıdıka depresirken annem aradi. Ama Sıdıka annesi gibi degildi bu sefer. Bana aklimi basima toplayip, kavramlari karmasiklastirmayip, kicimi kirip, kocaya varip cocuga karismami ogutlemedi. Babanla ben gelicez, bizi Arjantin'e götür, dedi. Aynen. Bunu dedi. Bir ayda dört kıta, beş iklim, iki tekerlekli bir bavul, suru babam suru. Gurbetin basindasin. Derdin gunun yalnızlık. Akşam olmuş, güneş batmış. Gezmeyip de ne halt edeceksin? Di mi, ama?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hafiye,
Hayirdir, blog'unun alt basligini degistirmissin.
Ne oldu "ben doverek seviyorum" felsefesine?

Yesim Arpat dedi ki...

Aslinda hala oyle ama hadi itiraf edeyim de siz muendizler eylenin biraz: o profil notu yazisinin fontunu kucultemedim. Şık durmuyor diye en iyisi mi kaldıriym dedim, hepsi bu.