Salı, Haziran 06, 2006

Arabası Hafiye'nin

Arabamı da bugün elden çıkarıyordum. Güya. Bin kez söylediğim halde burunlarının dikine iş yapıp vaktimi çaldıkları zaman, iste o zaman bir kriz hanım oluyorum. Bazen ama. Bugün, mesela, çok sakindim. Bir haftadır arabayı teslim almaya gelirken banka çeki getirmelerini, aksi takdirde arabayı ve ruhsatını veremeyeceğimi söylemiştim. Ne oldu? Geldiler. Kişisel çekleriyle. Amerikan Güzeli anne-kiz. Lojistik problemleriyle bir saatimi çaldılar. Neticede arabam hala bende.

Arabayı kimyayı yeni bitirmiş ve Ağustos'ta Utah'ta master'a başlayacak olan Megan adında 22 yaşındaki kız satın alıyor. Öğrenci olduğu için aile çıkıyor paraları. Anne çocuk psikologu. Dünyanın en rahat insani. Daha önce arabayı görmeye, arabayı tamirciye göstermeye, vs gelirken bana verdiği randevuların hiçbirini tutamamıştı. Hep bir gecikme, hep bir erteleme halinde. Arabadan gelen acıklı sesleri bile 'farkedemeyen' bir tamirci seansından sonra ben dayanamayıp yaptırdım artık. Hatun müthiş memnun herşeyden. Vakit kaybı da dahil. Hiç acelesi yok zira. Beni tutun, tersyüz edin. İşte anne o. Sevimli tombiş bir bedeni, dünyaya sağır bir çift de kulağı var. İlk anne ile Megan geldi arabayı görmeye. Sonraki gün baba ile Megan. Anne, arabayı tamirciye baktırırken kendi arabasını bana bırakmıştı. Şirkete. Park edeyim istedim. Sonradan banyo yapmazsam öleceğim geldi. Arabanın içinde kıllar, tüyler, yumaklar, kokular, çöpler serpili. Yapış yapış bir direksiyon...iyyykk. Baba zıttı, janjan. Yunanmış. Bayağı bir rakı-şiş muhabbeti yaptık. Yakışıklı bi abı. Düzgün, seri, doğru soruları soruyor. Çıkardığım kontratı düzeltiyor. Nezih.

Sürpriz olamayacağı üzere anne ile baba ayrı. Megan, babasının üçüncü nikahına katılmak üzere Kaliforniya'ya gideceğinden arabayı teslim alamadı çünkü geçen hafta. Önden ilk kaporayı anne, diğerini baba verdi. Bugün geldiklerinde de geri kalanın yarısı babanın çekinde, diğeri annenin. Kişisel çek olmaz, banka çeki, dedim. Ya da EFT. Daha önceden dilimiz yanmış, Pamuk'u öyle kaybetmişiz. Amerikan bankaları kadar uyuz, müşteri hizmeti falan bilmeyen başka millet bankaları var mıdır acaba? Bundan 9 sene evvel ben kendi küçük Garanti hesabımla fonlar alıp satip, EFT'ler çekiyordum internetten ziuvv ziuvv. Burada öyle şeyler hala yok. Ellerinle formlar doldurup imzalayip öyle. Hadi anne, gider bir saat uzaklıktaki bankasından yollarmış ama hesabın yarısının sorumlusu baba balayında ve telefonunu kapalı tutuyor. Anne üşeniyor bankasına gidip EFT yapmaya. Sana verelim bu çekleri, sen arabayı verme, kalsın, biz sonra gelir alırız, diyor. Hani o anda gerçekten bu kadının saf ve masum olduğuna inanıyorum. Hayır, bir de demişim bunlara, ben yurtdışına taşınıyorum, diye. Ya alıp paraları gitsem ben? Güvendiğinden değil de sanki saflığından bütün bunlar. Diyorum da ona zaten. Ya bana bir şey olursa da paranızın karşılığını alamazsanız? Hafiye yine en kötüsünden tuttu mu hadisenin ucunu? Annemle ne kadar çok vakit geçirirsem o kadar çok en kötüsüne gidiyor aklım.

Megan, erkek arkadaşından istiyor parayı bu sefer. Oğlan çıkarıyor yolluyor. Bana da telefonun ahizesini kapataraktan "Annesi CPA. Çok parası var onun," diyor manitası için. Bir yanım çik çik'liyor durumu, öbür yanım 'abi söyle bi hatun olamadık, bi telefon aç manitaya, 12 bin dolar yatırsın hesabına' diyor. Ki bu kız bacağım kadar.

Yarına gelicek bakalım paralar. Arada ben de bayağı bir Amerikan ailesi dinamikleri görmüş bulundum. Lakin araba da, ruhsatı da hala bende. Ne kontrat var ne bir şey. Bu kadar olur.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

bence biz necip Türk milleti olarak had safhada paranoyak, kuşkucu ve komplo-kuramcıyız. ne devlet vatandaşına güvenir, ne vatandaş başka vatandaşa. (hoş iki taraf da haksız sayılmaz "şark kurnazlığı" yüzünden.) bu yüzden Anglosakson halkları anlamakta zorlanırız.

... diyerek Kubilayım'a da bir muz orta yaparım (polemik / tartışma / irdeleme ortası -- "Japonya'nın kavunu karpuzu" tatışmasının tadı hala damaklarımda!)

:-))

Bora Yattara

Yesim Arpat dedi ki...

Alo, caanim. Bir onceki arabami kisisel ceke kurban ettim. Aysudak ve Rusen bilir. Parasini alamadik, mahkemeler, hacizler. Hepsi yalan. Yoksa, normalde bende var bi naiflik.

Adsız dedi ki...

hafiye,
birkac gundur blog ortamlarindan uzak kaldim, takip edemiyorum.

japonya'ya geliyor musun gelmiyor musun, hele onu bana bir soylesene.

blogunu okumadan sana buradan yazayim bari dedim.

en son 10 Haziran'da gelmek gibi bir eylem plani hazirlamistin...

ne oldu? yoksa annen seni ikna edebildi mi buralara gelmeden direk Turkiye yapman konusunda?

Adsız dedi ki...

Aslicim, guvenme, guvenme. Sen Pamuk dedikce ben fena oluyorum, utaniyorum valla. Bana gelen anne kiz da, bir tatli, bir Guneyli sevimlilik abideleriydi anlatamam. Yalanmis her sey. Yalanmis. Aysudak