Cuma, Haziran 02, 2006

Kitaplar Toplanırken

Kitaplarımı kutulama faslında da bayağı bir vakit kaybettiğimi tahmin edersiniz. Aa, sunu şu zaman okumuştum. Aa, bunu bitirememiştim. Arada annem de atlıyor. Bunu ben sever miyim? Şunu? Ya bunu? Annelerin kitap zevkleri bir garip. Bu olgun anne-kadınlar sanırsınız ki kadın kuşağı programlarının uzantısı şeyleri sever ya da ne bileyim, içsel meseleler, hissiyat debelenmeleri gibi şeyler ilgilerini çeker. Hayır, güzelçim. Öyle değil. Banu'nun annesi Amerika'ya geldiğinde, kızı gündüz işteyken sıkılmasın diye ona Türkçe kitaplar götürmüştüm. Fikrimin İnce Gülleri olsun, Sevgili Arsız Ölümler olsun. Öyle şeyler. Teyze bir de hızlı okuyucu çıktı. Bitiriverdi hepsini çabuk çabuk. Evde gerisi var getireyim, oldum. "Gündelik şeylerden bahsediyor bu getirdiklerin yalnız. Böyle olmasın. Dedektifli, katilli, polisiye şeyler varsa getir," dedi. Banu'nun annesi aksiyon merakıyla, benimki de okuduklarına verdiği tepkilerle beni dumurdattı.

Kendimi savunmak zorunda bırakmayın burda. Biliyorum ki müzik zevkim arada bir çöpleşiyor. Olabilir. Şu gerçek sevgiyi bulma yolunda ayağa batan pıtırakları anlatan kitapları da sevmem ama her nasılsa bulunur evde. Yüreğinin Götürdüğü Yerlere Gitmeler, Doğmamış Çocuğa Mektuplar'dan bahsediyorum. Okumuşluğum yok. Valla yok. Ne? İnanmazsanız inanmayın. Diyelim ki kitap zevkim de çöp. Amaaan, çok da bir tarafımdaydı. Neyse işte, annem sen tut, oku bunları. Bir sinirlen bir sinirlen. Eve geldim, surat asık. Gül gibi kadıncağız neler çekmiş de bu erkek milletine güven olmazmış da en güzeli tek başına yaşamakmış da. Söylem 180 derece değişmis. Yaklaşık 10 saat kadar önce, yani işe giderken tam tersi şeyler söylüyordu. Dedim anne, bırak okuma ya bunları. Hem dur, ben sana başka şeyler bulayim. Yok, dedi, ince diye okumuş bunları zaten. Çabuk çabuk bitiyormuş. Nedir bu nesil annelerin çabuk çabuk bitirme telaşı, anlamadım. Belki her daim böyle değillerdir. Gündüzleri sıkılmaktan oluyor, olabilir. Bilemiyorum.

Asıl söyleyeceğim şeyi söyleyemedim. Gene kayboldum konudan. İşte kitapları yerleştirirken, annemle olan mücadelem bittiğinde, Çıtır'ın hediyesi TS Eliot'in Four Quartets'ini buldum. Okumaya daldım. Birazcık daha aydınlattı baba beni. Little Gidding kısmından şöyle bir şey gördüm. Özlem, aç kulaklarını:

We shall not cease from exploration
And the end of all our exploring
Will be to arrive where we started
And know the place for the first time.

Sonra bir de minik bir karta basılmış bir not çıktı kitaptan. A, ben görmemişim bunu. Sürpriz! : "Joy, joy. If you can say it, you can have it", diyor. 'Say' kelimesine tükenmez kalemle bir çarpı atılmış; yerine 'write' kelimesi eklenmis. Yani, "Joy, joy. If you can write it, you can have it". Gene gözleri doldurdum. Bu Çıtır'ı ne yapsam, bilemedim.

7 yorum:

Onur dedi ki...

Kolay gelsin, Hafiye.
Zordur ben de daha bir kac hafta once ayni seylerle ugrasiyordum. Iyi bir kac yakin arkadasim gelip hizlica herseyi evirip cevirmeye yardimci oldu. Yoksa bitmiyor o bakismalar, hesaplasmalar, son bir incelemeler falan filan.

Adsız dedi ki...

Bu kadar iclenmeyin yahu, bizi de icletmeyin.

O paketler bir gun geliyor; kitaplarina, CDlerine -kapaklari kivrilip kirilsa da-tekrar kavusuyorsun. Adres degisiyor sadece; sana ait onemli ne varsa senle beraber geliyor. Ama hemen, ama sonra... Geride birsey kalmiyor.

Iclenmeyin.

-Mutlu

Adsız dedi ki...

bence de... ama bi düzeltme yapmadan da duramıyciim izninizle:

içletmeyin --> içlendirmeyin

sanki daha Türkçe gibi ha?

BY

Yesim Arpat dedi ki...

Adanali'ya gramer sorulmaz. Icletmek iste bal gibi. DIYDIY gibi bu da gecerli bizim nezdimizde.

Adsız dedi ki...

yok, bence de sorun yok aslında; sonuçta TDK değiliz haşa. da, ikisi arasında "ufak" bir fark var: biri doğru, diğeri külliyen... (neyse artık.)

ne demek yahu "içletmek"? dağıttırmayın şimdi bana ortalığı -- bak, biz Zeybekler de asabi olabiliriz duruma göre. tööööv-be, tööööv-be, üstüme iyilik sağlık yahu!

hayır, gösterin bana Tarama / Derleme sözlüğünden o yöreye özgü "içletmek" diye bir sözcüğü, amenna. "gocurtmak" de, "hönkürmek" de, harbiden kullanılan bir şey de, gözümün yağını ye. di mi ama Dimitri?

hieeeyyyttt, dağıtı dağıtı veririm bu siteyi gari. :-o

BY

Adsız dedi ki...

good site

Adsız dedi ki...

good site