Çarşamba, Mayıs 31, 2006

Taşikardi

Valide bir iki karışınca naraları bastım ya, şimdi ince ince çalışıyor. Bu günlerdeki misyonu hemen dönmemi sağlamak. Japonya'ya gitmeyeymişim. Hayır, biraz da onun yüzünden eledim Alaska'ya da gitme işini. Ne yapacaksın tek başına soğuk yerde, bir daha gelirsin, vs vs. Bir yandan içim de istemedi pinponlarla dolu bir teknede doğal güzellik seyretmeyi. Canım aksiyon istiyor. Adrenalin bağımlısı oldum. Doğru adrese kesin dönüyorum, di mi?

Geçen gün alışverişten yeni dönmüşüz. Bir firfırlı gömlek deniyorum. Üşeniyoruz da aldıklarımızın hepsini mağazada denemeye. Eve gelip serilip bakınması daha güzel. Nasılsa iade sorun değil. İşte yeni gömlek. Almışım. Giymişim ama önünü kapatamamışım. Bir de gömlek gerçeküstü bir şey çıktı; mağazada alıp atmışız sepete, eve gelince anlayamadım, neresi fırfır, neresi yaka. Telefonda Ruşen ve Pelin. Dallas'talar ikisi birden. Neler yaptığımı soruyorlar, anlatıyorum. Yüzbeşbinonyedinci kez diyorum ki, 4 Haziran'da ev boşaltılıyor. 5'inde anne-baba gidiyor. 7'sinde evin satış işlemleri bitiyor. 9'unda işi bırakabilirsem 10'unda Japonya'ya giderim. 17 gibi dönüp hemmmen İstanbul.

Öbür hatta biri var. Arabayı satın almak isteyen biri. Ruşen'e kapatıyorum. Sonra kapı çalıyor. Gözde. Gelecekti. Gelmiş. Gömleği giyememişim. Önüm açık. Meydandayız. Kulağımda telefon. Gözde'yi öpüyorum ama o sarılmak da istiyor. Kaçmış oldum bir kere. Ayıp oldu. Onu orda annemle bırakıp içeri gidip arabayı 6'sında almak isteyen kıza diyorum ki kapora ver, anlaşalım, ben satmıyim arabayı o güne kadar. Kapora ne kadar olsun diye bilemedim. Telaşla, balkona oturmuş Gözde ve anne ikilisine bir çırpıda durumu anlattım. Bin dolar getirsin, tamam. Geri ara. Anlat. Okey. Yanlarına döndüğümde Gözde, bi sakin ol, dedi. Taşikardi olmuşsun.

Günlerdir taşikardiyim, evet. Hergün bir belge kayboluyor. Arabanın ruhsatından, ev klimasının servis raporlarına kadar herşeyi şeytan alıp götürüyor. Kimilerini satamadan getiriyor. Kimilerinin piyasası iyi olsa gerek, çıkamıyorlar ortaya. Acaba dün evin aidatını yatırdım mı, diye düşünüyorum şimdi. Çeki yolladım mı, yollamadım mi? Ohoo, o bankadan çekilinceye kadar ben gitmiş olurum. Uzak ara uğraşması zor.
İnsan dün aidatını postaya koyup koymadığını unutur mu? Zehir Hafiye unutuyor artık.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Breathe in... breathe out... Fark etmedim bile sarilmadigini:P Ne ayibi kizim, deli misin? Ben cumartesi geliyom yardima da ne tasinacak onu anlamadim :-) Bavullari alip cikacaz herhalde. Neyse ben diyorum ki...Breathe in...breathe out... :-) Operim cok...

Adsız dedi ki...

Ha ayrica kesin git Japonya'ya. Hazir elinde bos zamanin var, kartin var. Bi daha zaman bulup, bilet bulup gidene kadar...Gez hafiyecim gez, acilirsin :-)